Türkiye'de Covid 19’dan 120 bin insan öldü

Toplum/Yaşam Haberleri —

KORONA

KORONA

  • HDP Iğdır Milletvekili Dr. Habip Eksik: Türkiye'de pandemi yüzünden 120 bin insan öldü. 10 milyondan fazla insan Covid-19'a yakalandı. AKP ve devlet sayı ve veriler konusunda yalan söylüyor.

MIHEME PORGEBOL

 

Avrupa Demokratik Kürdistanlılar Toplum Kongresi (KCDK-E) ve Kürt Akademisyenler Ağı (KURD-AKAD) ortaklığıyla Kürt doktorlar ve ilgili meslek gruplarının katılımıyla ZOOM üzerinden bir konferans gerçekleştirildi.

 

KURD-AKAD Eşbaşkanı Dr. Dersim Dağdeviren'in moderatörlüğünde gerçekleştirilen ilk oturumda Almanya'dan katılan Dr. Serhat Sönmez, Covid-19 pandemisi hakkındaki son gelişmeleri aktardı. Sönmez, dünya genelinde vaka sayısının 100 milyona yaklaştığını ifade ederek salgın nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısının da 2 milyona yaklaştığını ifade etti. Bugüne dek toplamda 40 bine yakın sayıda aşı yapıldığını da ekleyen Sönmez, salgına dair Türkiye'den veriye ulaşmanın da çok zor olduğunu ifade etti. Türkiye'de açıklanan rakamların tamamen politik saiklerle belirlendiğini söyleyen Sönmez, "Türkiye'de 11'inci ayda vaka sayısının yaklaşık 10 katına kadar çıktığını görüyoruz. Bunun sebebi aslında salgının yayılım hızı değil, mevcut iktidarın gerçek rakamları politik nedenlerden ötürü gizlemiş olmasıdır" dedi.

 

"Başûr'da tedbir ve önlemler yetersiz"

Sönmez'in bilgilendirmesinin ardından Neşe Kayacan moderatörlüğünde "Savaş, çatışma ve pandemi sürecinde Kurdistan'daki sağlık sistemi" başlıklı panel gerçekleştirildi. Panel'de ilk olarak konuşan Dr. Dana Kerkukî, "Güney Kurdistan: Sağlık alanındaki sorunların çözümüne dair stratejiler" başlıklı tebliğini sundu. Güney Kürdistan'da 100 binden fazla kişinin Covid-19 pozitif olduğunu belirten Kerkukî eldeki verilere dayanarak burada 4 binden fazla kişinin salgın nedeniyle yaşamını yitirdiğini belirtti. Güney Kürdistan hükümetinin salgına dair tedbir ve kontrol amaçlı doğru dürüst bir politikasının olmadığını belirten Kerkukî  Güney Kurdistan'daki imkan ve politikalara bağlı olarak alınan tedbir ve önlemlerin yetersizliğinden bahsetti. "Güney Kürdistan hükümeti aşıyı herkes için ücretsiz olarak sağlamalıydı" diyen Kerkukî salgına dair önlemlerin bireysel olarak alınan tedbirlere bağlandığını ifade etti.

"Türkiye'de vaka sayısı 10 milyondan fazla"

Kerkukî'nin ardından söz alan HDP Iğdır Milletvekili Dr. Habip Eksik ise Türkiye ve Kuzey Kürdistan'daki sağlık politikalarına değindi. Eksik, Türkiye'deki sağlık sisteminin çok kötü bir durumda olduğunu belirtti. "2003 yılında AKP bir program yaptı. 'Biz sağlık alanında bir dönüşüm yapmak istiyoruz' dediler. Neo-liberal ve kapitalist politikalarını sağlık sistemi üzerine uyguladılar. Hastaları müşteri olarak görüyorlar. 'Ne kadar hasta varsa bizim için o kadar iyi' diyorlar. Bu yüzden insanların sağlığını korumayı tercih etmiyorlar. Suyu kirletiyor ormanları yok ediyorlar. Halkın sağlıklı olmasını istemiyorlar" diyen Eksik, AKP hükümetinin büyük ve kapitalist ilaç şirketlerini beslediğini ve böylece de  kendi iktidarlarını sürdürebildiklerini ifade etti. Eksik, insanların mevcut devlet politikaları yüzünden sağlıklarını kaybettiklerini vurgulayarak "Türkiye'de pandemi yüzünden 120 bin insan öldü. 10 milyondan fazla insan Covid-19'a yakalandı. AKP ve devlet sayı ve veriler konusunda yalan söylüyor. Türkiye'de sağlık için tedaviye ayrılan bütçe bütün bütçenin %75'i iken insanları hastalıklardan korumaya dönük bütçe %25'i oluşturuyor. Senede 160 bin insana Türkiye'de kanser tanısı konuyor. Bu da bize devletin sağlığı ticari bir alan olarak değerlendirdiğini gösteriyor. Devlet dirsek temasında olduğu ilaç şirketlerinin daha fazla kazanması ve ticari rant elde edebilmesi için insanların hasta olmasını istiyor" dedi.

 

"Türk devletinin saldırıları sağlık sistemini zora sokuyor"

Daha sonra "Savaşın ortasında alternatif sağlık sistemi" başlıklı tebliğini yapan Dr. Bashrawî Alî ise Rojava ve Suriye'deki sağlık sistemlerinden bahsetti. "Suriye'de savaştan önce zaten çok kötü olan sağlık sistemi savaşla beraber daha da kötü bir hal aldı" ifadelerini kullanan Alî, şehirlerde hastane olmadığını, insanların tedaviye ulaşabilmek için yüzlerce kilometre yol katetmek zorunda kaldığını söyledi. "Teröristler tarafından gerçekleştirilen saldırı ve yol kesmeler de sağlık sisteminin aksamasına sebep oluyor" diyen Alî Rojava Özerk Yönetimi'nin sağlık alanına yaptığı yatırım ve iyileştirme çabalarından da bahsetti. Alî sözlerini şöyle sürdürdü: "Rojava yönetimi birçok hastane, poliklinik ve tıp noktaları oluşturdu. Sağlıkçı yetiştirmeye başladı. Türk devletinin saldırıları da sağlık sistemini iyice zora sokmaya dönük oldu. Türklerin saldırılarından kaçan insanlar için kamplar kurulmak zorunda kaldı. Bu kamplar da zaten yetersiz olan sağlık hizmeti imkanlarını daha da zorlaştırdı. Bu sorun sadece Rojava'nın sorunu değil, savaş sebebiyle uluslararası bir sorundur aslında"

 

Diasporadaki Kürtler mutlu hissetmiyor

Konferans, Alî'nin tebliğinin ardından Hatun Aycik'in moderatörlüğünde gerçekleştirilen "Diasporadaki Kürtler ve Sağlık" başlıklı panelle sürdü. Konferansın bu bölümünde Prof. Dr. Jan İlhan Kızılhan, diasporadaki Kürtlerin psikolojik travmalarına odaklanan tebliğini sundu. Kızılhan "Bunca savaş, yıkım ve zulümden sonra bile 40 milyon Kürt hala ayakta kalabiliyor. Bu nasıl mümkün oluyor. Bir ülkeleri, bir yurtları yok. Bu Kürt halkının direniş geleneğiyle ilgili bir durum" dedi. Kürtlerin yaşadığı bunca şeyin üzerlerinde haliyle bir etkisi olduğunu belirten Kızılhan, diasporadaki Kürtlerin yaşamına ilişkin olarak da "Diaspora yurdumuzun dışında yaşamamıza rağmen bir şekilde yurdumuzla bir bağımız olduğu anlamına geliyor. Bugün yaklaşık 25 milyon Kürt Kürdistan'ın dışında yaşıyor. Almanya'da yaşayan Kürtler üzerinden yapılan çalışmalar sonucunda Kürtler'in diasporada kendilerini mutlu hissetmediği ortaya çıkıyor. Buna rağmen örgütlüler. En küçük şehirde bile bir dernek veya kurumları var. Kürtlerin kendi kimlikleriyle Avrupa'da var olmalarının yolları üzerinde düşünmek ve çalışmak gerekiyor" ifadelerini kullandı.

 

"Irkçı saldırılar çocukları travmatize ediyor"

Türkler tarafından Kürtlere dönük gerçekleştirilen ırkçı saldırıların Avrupa'da da gerçekleştiğini belirten Kızılhan, bunun da özellikle Avrupa'da yaşayan Kürt çocukları üzerinde travmatik etkilerinin olduğunu vurguladı. Ayrıca egemenlerin kadın bedeni üzerinden politikalar yürüttüğünü de vurgulayan Kızılhan, "Êzîdî fermanlarında da bunu gördük, Diyarbakır cezaevi sürecinde de. Kadınların bedenine yapılan saldırılarla toplumu yaralayıp toplumun zihninde bir travma yaratmak istiyorlar. Biz bu paradigmayı kırmak istiyoruz" dedi. 

 

Rojava ve Mexmûr için duyarlılık çağrısı

Kızılhan'ın ardından "Pandemi sürecinde diaspora Kürtleri" başlıklı tebliğini sunan KCDK-E üyesi Dr. Azad Badikî ise Covid ve pandemi sürecinin tamamına dair bir değerlendirme yapıp çalışmaları özetledi. "Bugün kaç yurttaşımızın hastalandığını ve kaç kişinin öldüğünü bilemiyoruz. Bu bizim eksikliğimiz. Yeterince arşiv çalışması yapamadık. Çünkü biz de tüm dünya gibi bu hastalığa karşı tecrübesizdik" ifadeleriyle özeleştiri veren Badikî yaptıkları çalışmalar sonucunda pandemi sürecinde en çok kadınların mağdur olduğunu görebildiklerini ifade etti. Pandemi sürecinde ev içi şiddetin arttığını da ifade eden Badikî  son olarak "Rojava ve Mexmûr'da aşıya ulaşma konusunda ciddi sorunlar var. Bizim bunun için çalışmamız lazım. Bu ihtiyacı gidermemiz gerekiyor" diyerek Rojava ve Mexmûr halkı için duyarlılık ve dayanışma çağrısı yaptı.

Konferans daha sonra Dr. Zeynep Binici-Çetinkaya'nın moderatörlüğünde Dr. Eray Öztürk, Dr. Rojvan Bilgin ve Dr. Alexandre Köroğlu'nun katılımıyla "Kürdistan için insani yardımlar: Sorunlar ve perspektif" başlığı altında konular ve çözüm önerilerinin tartışılmasıyla son buldu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.