Türkiye için Kürtlerle barış son şanstır
Forum Haberleri —

Barış/foto:AFP
- Toplumsal sarsıntılar, toplumcu özgürlük fırsatları doğurur. Özgür ve vicdan sahibi insanların erdemi ise bu toplumsal özgürlük fırsatı için her türlü zulme ve haksızlığa karşı çıkmayı gerektirir.
TOLA WELAT
Biliniyor, Yunan mitolojisinde Procrustes, kendisine konuk olan yolcuların boylarını yatağa uydurmak için kol ve bacaklarını çekip uzatan ya da kırıp kısaltan sadist ruhlu bir devdir. Bu akla zarar mantık takipçileri için ifade edilen "Belirli kalıplar dışına taşan her şeyin standart bir yapıya sahip olması gerektiğini savunan kör, kötürüm görüşe" de vurgu yapar. Procrustes örneği, günümüz Türk siyaset yapıcılarının Kürt halkına ve mücadelelerine bakış açılarını özetler niteliktedir. Bu yanılgılı çözümsüzlük üreten mantığın arkasında sistematik olarak koşullandırılmış %90'lık bir anti-Kürt Türk toplumu sosyolojik gerçekliğinin de payı vardır.
Dogmatik köle bilinci anlamaya ve anlamlandırmaya çalışmaz. Kolaya kaçan dinci ve milliyetçi faşizm, kitleleri yığınlar haline getirerek yobazlaştırır. Ahlaki ve vicdani açıdan donmuş bir toplum, Türk toplumu. Kürt halkına karşı yürütülen gayri ahlaki kirli savaşın yok ettiği toplumun ruhsal değerleri, demokratik bir zihniyet devrimiyle ancak dönüştürülebilir. Demokratik devrim, bilinç kazanmış ahlaki politik ilkeselliğe sahip bireylerin örgütlü gücüyle yaşam bulur. Bunun için ahlaki sorumluluğa sahip olmak gereklidir. Demokrasiye, eşitliğe, özgürlüğe sahip çıkmak, bu ahlaki sorumlulukla doğrudan ilişkilidir. Toplumsal sürüklenmeyi ve sürüleştirmeyi durdurmanın yegâne yolu, bu tutarlı ve kararlı duruştur. Örgütlü cehalete karşı başkaldırı, demokrasi yandaşlığıdır. Yaşam alanının işgali veya gaspı, bu demokrasi yandaşlığıyla ancak son bulabilir.
Türkiye'de iktidarda olan faşizm, özünden boşaltılmış, anlamdan yoksun bir kadavra demokrasi söylemi pazarlıyor. Halkların özgürlük ve eşitlik tutkularını ifade eden demokrasi sönümleniyor. Faşist siyasi mühendislik, demokrasiyi sömürüyor. Faşizm tarafından güdümlenen Türkiye toplumu, ahlaki değerleri aşınmış, çözülen bir toplum imajı veriyor. Oysa aklı selim insanların örgütlü cehalet neslinde ısrarcı olan Türk devlet aklına seslenen “Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar. Demokrasi despotluğa dönüşür. Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir” tespiti ve uyarısı boşuna değildir.
Kitle iletişim araçlarının tümüne yakınını tekeline alan yandaş kesim, demokratik bir toplumsal barışa olan inancı kırmak için sürekli savaş naraları atıyor. Toplumu manipüle eden kanlı bir dil tehditler savuruyor. Israrla bu dile karşı mücadele eden ve oynanmak istenen oyunu deşifre eden Kürt medyası, sistematik bir şekilde susturulmak isteniyor. Kirli pazarlıklarla Kürt medyasına ve önemli gazetecilere yönelik hamle üstüne hamleler yapılıyor. Bu barış ve demokrasi karşıtı hamlelerin perde arkasındaki yeni “savaş oyunları” sahipleri ve yönlendiren “derin” merkezler iyi biliniyor.
Güvene dayalı bir barış için azami gereklilikler olan acil yasal ve anayasal düzenlemeleri erteleme ve zamana yayma taktiği de işe yaramayacaktır. Kürt halkının meşru demokratik varoluşsal haklarını tanımamak ve sürüncemede bırakmak için zamana yayıp tasfiye konseptini alttan alta yürütme niyeti kendisini ele veriyor. Sayın Bese Hozat ve Duran Kalkan’ın (kendisine devrimciyim diyen kimi kesimlerin geçeklilikten yoksun eleştirilerine yönelik) son açıklamalarında verdikleri mesajlar nettir: Ya barışçıl demokratik çözüme geleceksin ya da çözüleceksin ve çökeceksin. Kürt halkını teslim almaya dönük politik ayak oyunlarıyla sahnelenmek istenen kedi-fare oyununun hiçbir başarı şansı yoktur.
Devrim içinde devrimler yaratmış ve dünyanın hayranlığını kazanmış 21. yüzyılın Leningrad’ı Kobanê, zaferine imza atmış yarım asırlık bir tecrübeye sahip Kürt özgürlük mücadelesini ve önderliğini kandırabileceğini sananların aklına şaşmak gerek. Değişim-dönüşümü bünyesinde süreklileştiren, çağı iyi okuyan, Ortadoğu'nun çehresini değiştiren ve şimdi de dünyanın kaderini değiştiren hamlelerle enternasyonal bir dünya parti öncülüğü iddiası taşıyan bu hareket, Latin Amerika ve Fransa devrimini aşan bir parlak geleceğe sahip. Onu ve tabanını klasik politik kurnazlıklarla tasfiye etmek imkansızdır!
Toplumsal sarsıntılar, toplumcu özgürlük fırsatları doğurur. Özgür ve vicdan sahibi insanların erdemi ise bu toplumsal özgürlük fırsatı için her türlü zulme ve haksızlığa karşı çıkmayı gerektirir. Savaşa karşı toplumsal vicdanın sesi her daim demokratik barıştan yana açık taraftır. Umutsuzluğa yer yoktur. Kürt halkının örgütlü mücadelesi her türlü oyunu bozacak güçtedir. Önderliğinin ve partisinin son açılımı şimdiden büyük kazanımlar elde etmiştir. Meşruluğunu ve haklılığını dünyaya kabul ettirmiştir. “Demokratik Toplum Sosyalizmi ile küresel demokrasi hareketi gelişerek adil ve eşit bir dünya oluşturacaktır”. Yeni süreci ve Önderliğin geliştirdiği çizgiyi iyi anlamak ve bunu yaşamsallaştırmak, yoldaş olmanın gereğidir. Toplumsal zihniyet devrimi aynı zamanda bir adalet devrimidir. Barışın adaletini yaratmak için demokratik devrim inşacılığında kendini bu devrimin sağlam bir tuğlası haline getirmek zor olmasa gerek.







