Türkiye’de basın işgal altında

Forum Haberleri —

.

.

  • İsimlerinin önüne Prof. veya uzman diye sıfatlar da ekliyorlar. Mübareklerin başka işi gücü yok. Her gün ve gece bu kanal senin şu kanal benim dolanıp duruyorlar.

ZEKİ AKIL
Faşist Erdoğan savaş atına binmiş dört nala gidiyor. Şimdi elinde kalan en etkili silah bu. Diğer konularda sıfırı tüketti. İçeride ve dünyada büyük oranda deşifre oldu. Halka yoksulluk ve bela dışında vereceği bir şey yok. 

Bir zamanlar AB’ye girecekti, Kürt sorununu çözecekti, yasaklar, yoksulluk ve yolsuzluklarla mücadele edecekti. Şimdi Türkiye Cumhuriyeti’nin en soyguncu ve en çok yolsuzluk yapan yönetimi olarak tarihe geçti. Tıpkı Hitler gibi yasaları ve kurumları kendisi için ayak bağı görerek hepsini bir tarafa attı. Ülkeyi faşizmin karanlıklarına çekti. Demokratik kazanımları ortadan kaldırdı.

Erdoğan her gün Kürtleri katliamlarla tehdit ediyor. Başûrê Kurdistan Dünya’da savaşın en yoğun olarak yaşandığı bir bölge. Karadan ve havadan süren bombardımanlarla bölgede yaşam olanağı ortadan kaldırılıyor ve doğa büyük bir tahribata uğruyor.

Rojava ise "bir gece ansızın geliriz" tehditleri altında. Şimdi bu tehditler Yunanistan için de savruluyor. Tehditler üzerine Yunanistan, Türkiye’yi NATO ve Avrupa Birliğine şikayet ediyor. ABD ve Avrupa, Türkiye’yi uyardı ve Yunanistan’ın yanında yer alacağını açıkladı. Yunanistan hiç olmazsa bir yerlere başvuruda bulunabiliyor ve destek alıyor. 

Türk devleti Rojava’yı her gün bombalıyor. İşgal ettiği bölgelerde Kürtlere karşı etnik temizlik uyguluyor. ABD ve Rusya’dan yeni işgaller için izin koparmaya çalışıyor. Aralıksız cinayetler işliyor. Ama Kürtlerin Yunanistan gibi baş vuracakları bir yerleri de yok! ABD, NATO ve Avrupa’nın ne kadar çifte standart uyguladığı da ortada. Yunanistan için harekete geçiyorlar ama Kürtler için oralı olmuyorlar. Başûrê Kurdistan’a saldırılarına destek bile veriyorlar. Rojava saldırılarını NATO genel sekreteri Stoltenberg gibileri Türkiye’nin güvelik kaygılarını dikkate almak gerek söylemleriyle meşrulaştırıyor.

Türkiye’nin dışarıya dönük saldırganlığı ve işgalciliği gözler önünde. Bu konularda çok yazılıp çizildi. Dünya tarafından da büyük oranda bilinir olmuş. Bu yazıda asıl değinmek istediğimiz faşist Erdoğan rejiminin Türkiye halklarının bilinçleri üzerinde yürütmek istediği işgaldir. Halk olan biteni öğrenmesin ve gerçekler çarpıtılsın, saptırılsın diye basın üzerinde tam bir işgal  ve istila harekatı düzenleniyor. AKP’nin denetime aldığı basına dikkatle bakılırsa neyi kastettiğimiz daha iyi anlaşılır. 1990’larda çoğunlukla emekli generaller bu rolü oynuyorlardı. Özel olarak görevlendirilen bazı generaller TV’lere çıkarılıp tartışmalar bloke edilirdi. Aydınların, gazeteci ve politikacıların ülkenin sorunlarını tartışmaları engellenirdi. Gündemi Özel Harp Dairesi, onun psikolojik savaş merkezi belirler ve yönlendirirdi.

Türkiye şimdi daha karanlık bir tünele girmiş durumda. Halkın aydınlatılması ve doğru bilgilendirilmesi engelleniyor. Ölen askerleri ve savaşa yapılan harcamaları Türkiye halkları bilmiyor. Bu bilgiler halktan gizleniyor. Basın Erdoğan ve şürekasının denetiminde. Bu ağır sansür ve bilgileri gizleme, çarpıtma yetmiyormuş gibi bazı özel savaş elemanlarını televizyonlara musallat etmişler. Basın gerçekten tam işgal altında. 

Bu tiplerin bazıları artık herkesi gına getirdiler. İsimlerinin önüne Prof. veya uzman diye sıfatlar da ekliyorlar. Mübareklerin başka işi gücü yok. Her gün ve gece bu kanal senin şu kanal benim dolanıp duruyorlar. İnsanlar bunların o pespayeliklerini ve sırıtan yüzlerini gördükleri kadar aile bireylerini görmüyorlar. Bunların televizyonları işgalleri tam bir zülüm haline gelmiş. İnsan kendi halkına bu kadar kötülük yapmaz ve zülüm uygulamaz.

Bu özel harp elemanları her şeyin uzmanı! Mübarekler, bakıyorsun terör uzmanı olarak lanse edilmişler. Kim bunları terör uzmanı yaptı? Bunlar televizyonlara, basın ortamına nasıl düştüler, nereden geldiler? Kim bunlara bu kadar title dağıtıyor? Bazı emekli askerler ayrıca üniversitelerde akademisyen olmuşlar, prof, doçent gibi unvanlar almışlar. Bunlar terör uzmanı olsa iyi. Zaten bununla kastedilen Kürt karşıtlığı ve düşmanlığıdır. Kürtler deneyimli, bu tiplere karşı şerbetlidirler. Bu yalanlar ve özel savaş propagandalarına karşı bağışıklık kazanmışlar. Olan toplumun diğer kesimlerine oluyor! Ayrıca terör veya güvenlik uzmanı diye basını işgale gönderilenler Corona virüs salgınından siyasi partilerin iç sorunlarına kadar burunlarını sokmadıkları yer kalmıyor.

Mübarekler tam bir ansiklopedi gibiler. Onlarda yok yok. Maydanoz gibi her şeye doğranıyorlar. 

Aslında Türkiye basınında değerli, meraklı ve araştırmacı gazeteciler var. Bu tipleri araştırıp ne olduklarını deşifre edebilirler. Belki artık bundan bıktık. Bir değil iki değil. Ortalığı zararlı otlar gibi kaplamışlar, hangisini deşifre edeceğiz ki, diyebilirler. Doğrudur. Bazı şeyler bıkkınlık verebilir. Ama konu faşizm olunca mücadeleden geri durulamaz. Çünkü içeride savaş, dışarıda savaş ve kaynakların talanı gibi büyük tahribatlar gündeme geldiğinde diğer kaygıları bir tarafa bırakmak gerekiyor. 

Doğrudur, faşizme karşı mücadelenin riskleri vardır. Çünkü faşizm özgür ve demokratik kişilikleri hedefler. Türkiye’de her zaman aydınlar, Kürtler, aleviler ve sol çevreler takibe uğramış, hapislere doldurulmuş, işkencelere maruz kalmışlardır. Ancak faşizmi aşmanın ve demokratik bir ülke yaratmanın başka bir yollu da yoktur. Türkiye, halkın bilincini çarpıtan ve faşizmi egemen kılmaya çalışan özel savaş elemanlarına terk edilemez.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.