Türkiye’de ENSEST gerçeği!
Bir kaç hafta kadar önce işadamı ve sunucu Murat Başoğlu özyeğeni ile öpüşürken paparazilere yakalandı. Görüntüler sosyal medyada ve günlük basında yer aldı. Bu gibi durumlarda toplumda bir tepki oluşması, meselenin tartışmaya açılması gerekirken, amca ile yeğen arasındaki ilişki basit bir magazin malzemesine çevrilerek kapatılmaya çalışıldı. Türkiye’de ensest gerçeğine dokunmaktan özel olarak kaçındılar. Onlara yakışan da zaten buydu!
Lakin takip edebildiğim kadarıyla bu konuda kadın örgütleri de herhangi bir tepki geliştirmediler. Yine ilerici, demokrat, devrimci kamuoyu da, bu meseleyle ilgilenmedi. Toplum ise hala üç maymunu oynamaya devam ediyor!..
Durum bu minvalde küllenmeye bırakılmışken, Hürriyet Gazetesi yazarı Melis Alphan, bu iki yüzlü tutumun, ahlak anlayışının karşısında yer almayı tercih etti. Ve 2 Eylül günü, “Murat Başoğlu’na niye şaşırıyoruz? Türkiye’de ensest oranı yüzde 40!” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazının yayınlanmasıyla birlikte ensest karşısında sus pus olanlanlar, susarak enseste ortak olanlar kıyameti kopardılar...
Sosyal medyada Alphan’a yönelik tam bir linç kampanyası başlatıldı ki, öyle böyle değil... Tehditlerden, küfürlere, ağıza alınmayacak hakaretler gırla gidiyor. Bu linç kampanyası yetmemiş olacak ki, bir de Alphan’a 301’den yargılanma tehdidi devreye konuldu.
Melis Alphan bir tabuya, toplumda egemen olan iki yüzlü ahlak anlayışına dokunmuş. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun (TKDF) 2014 yılında yayımladığı Türkiye’de ensestin yüzde 40 olduğuna dikkat çekmiş. Yaşanan ve açığa çıkan bazı örnekleri köşesine taşımış. Bu nedenle, Türkiye’de erkek aklı ve erkek egemen toplum, koca bir ur haline dönüşmüş bu yarayı kaşıdığı için, Alphan’ı hedef tahtasına oturttu. Yarın ensest meselesini tartışacak olan başkalarının da hedef tahtasına konulacağı muhtemel. Ancak, kadın örgütleri, cins bilincine sahip bütün kadınlar başta gelmek üzere ilerici, devrimci, demokrat kamuoyu toplumdaki bu iki yüzlü ahlak anlayışına karşı bayrak açmalı. Başoğlu ve yeğeni arasında yaşanan ilişkinin açığa çıkmasıyla başlayan bu tartışmayı olması gereken mecrada sürdürmeli, Türkiye’de ensest gerçeğini masaya yatırmalıyız.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun 2014 yılında yayınladığı “Türkiye Ensest Atlası” ensestin sadece yoksul ailelerin sorunu olmadığını, ensestin her türlü sosyo-ekonomik ve kültürel çevrede yaşandığını ortaya koyuyor. Yine Atlas’a göre, “psikolojik sorunları olmayan, doğru ile yanlışı ayırt edebilen, alkolik ya da devamlı işsiz olmayan, eğitim seviyesi yüksek kişiler de ensest faili olabiliyor.”
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü’nün bir röportaj sorusuna verdiği bazı yanıtlar ise, Türkiye’de ensest gerçeğinin daha net anlaşılmasını sağlıyor: “Ensest oranının belirli bir bölgeye mahsus olmadığını söyleyebilirim. Sadece ekonomik seviyede, eğitimde bir düzeye gelmiş gelmemiş kişilerde olup olmadığını da söyleyemeyiz. Eğitimle alakası yok. Üniversite mezunu örnekler de var.”
Federasyon’un 56 ilde yaptığı araştırma sonuçlarını açıklayamaması, yine aynı süreçte sitesinin hack’lenmesi, dönemin Diyanet İşleri Başkanı TKDF Başkanı Canan Güllü’ye; “Çok alenen konuşuyorsunuz Sayın Başkan, biraz halının altına süpürün.” demesi ise, devletin enseste yaklaşımını gösteriyor. Aynı zamanda bu sözler, Türkiye’de ensestin ulaştığı düzeye ilişkin ortaya konulan verilerin buzdağının sadece görünen kısmı olduğuna işaret ediyor.
Bugüne kadar tartışmadığımız, tartışmaya açmaktan imtina ettiğimiz bir mesele ensest. Ensestin kurbanları arasında erkek çocuklar olsa da, daha çok kız çocukları ve kadınların kurban olduğu biliniyor. Ve kim ne derse desin, bir kez ok yaydan çıktı! Murat Başoğlu’nun yeğeniyle öpüşürken görüntülenmesi üzerine, mesele erkek egemen Türk medyası tarafından magazin malzemesine dönüştürülse de; bizler durumdan vazife çıkarmalıyız. Toplumun iki yüzlü ahlak anlayışıyla ve Türkiye’de ensest gerçeğiyle yüzleşme ve hesaplaşmayı hedeflemeliyiz...
