Türkiye’nin gri listeden çıkması
Forum Haberleri —
- Gri listeden çıkması kara para aklama ve terörün finansmanı boyutuyla Türkiye'nin lehine değerlendirilebilecek açık bir yanıtı yok. Mehmet Şimşek bu durumu "başardık" sözleriyle açıklasa bile durumun bir başarı değil, bir pazarlık sonucu değiştiği anlaşılıyor.
ALİ GÜNDEM
Türkiye FATF'nin yani uluslararası Mali Eylem Görev Gücü'nün gri listesinden çıkarıldı. Bu kararı Erdoğan'ın maliyeden sorumlu bakanı Mehmet Şimşek Twitter üzerinden "başardık" ibareleriyle duyurdu. Türkiye 2021 yılında "terörizmin finansmanı ve kara para aklama ile mücadelede geride kaldığı" gerekçesiyle Mali Eylem Görev Gücü'nün gri listesine alınmıştı.
Mali Eylem Görev Gücü nedir kısaca hatırlatıp meseleye bakalım: 1989 yılında G-7 ülkeleri tarafından kara para aklamanın uluslararası alanda önlenmesi amacıyla Uluslararası Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü-OECD bünyesinde kurulan Mali Eylem Görev Gücü'nün toplam 40 üyesi var. Türkiye kuruluşundan iki yıl sonra 24 Eylül 1991 tarihinde bu kuruluşa üye oldu.
O günden beri de ilk kez 2021 yılında bu örgütün gri listesine alındı. Bu listede Türkiye dışında Nijerya, Jamaika, Kenya, Yemen, Bulgaristan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Filipinler ve Suriye dahil olmak 20 ülke daha yer alıyordu.
Peki Türkiye'de ne değişti de bu listeden çıkarıldı? Bu sorunun kara para aklama ve terörün finansmanı boyutuyla Türkiye'nin lehine değerlendirilebilecek açık bir yanıtı yok. Mehmet Şimşek bu durumu "başardık" sözleriyle açıklasa bile durumun bir başarı değil, bir pazarlık sonucu değiştiği anlaşılıyor. Uzun zamandır NATO ve Batı hattından uzaklaşarak Avrasyacılığa göz kırpan AKP-MHP faşizmi son genel seçimin ardından Mehmet Şimşek ile yeniden eski çizgisine dönüşün ipuçlarını vermeye başladı. Kapı kapı dolaşarak finansal destek arayan Mehmet Şimşek bir yandan da kara para merkezine dönüşen ve uluslararası uyuşturucu baronlarının cirit attığı, mafyanın köşe başlarını tuttuğu Türkiye'nin imajını değiştirmeye dönük mesajlar verdi. Kara para, uyuşturucu ve mafya ile adı anılan Süleyman Soylu'nun bakanlıktan alınmasıyla birlikte Türkiye'nin çeteleşen yüzünün göz önünde olanlarına dönük bazı operasyonlar yapıldı. Tümü olmasa bile ülkeye çöreklenmiş mafya ve çetelerin bir kısmı mahkemelere çıkarılmaya başlandı. Mevcut durum hükümetin küçük faşist ortağı MHP'de huzursuzluğa neden olsa bile batan ülke ekonomisinin reel durumu Erdoğan'ı buna mecbur bıraktı.
Bu girişimlerin ardından eli nispeten güçlenen Mehmet Şimşek bir kez daha kapıları çaldı ve görünen o ki G7 ülkelerinin başını çektiği Mali Eylem Görev Gücü'nden istediği desteği aldı. Türkiye'nin gri listeden çıkarılması hiç kuşkusuz bu pazarlıkların sonucudur. Yoksa Türkiye'nin bir kara para aklama ve terörü finanse etme merkezi olduğuna hiç kuşku yok. DAİŞ'in tüm paralarını Türkiye üzerinden uluslararası dolaşıma soktuğu birçok uluslararası kurumun raporuna yansıdı. Uluslararası uyuşturucu kartellerinin büyük patronlarının, bilinen mafya çetelerinin Türkiye'de yaşamakla kalmayıp bu ülkeden vatandaşlık aldıkları ve hiçbir engelle karşılaşmadan tüm işlerini sürdürdükleri de yüzlerce gazete haberine konu oldu. Hatta MHP, parti içi muhaliflerden biri olan Sinan Ateş'i bu mafya çetelerine öldürttü.
Bu tabloda değişen bir şey yok. Değişen, Türk devletinin Mehmet Şimşek'le birlikte NATO ve Batı'ya yeniden göz kırpması. Muhalefetin bir kısmının da Türk devletinin Batı’ya yanaşmasına destek vermesi bu sonucu çıkardı.
Peki, Türkiye'nin gri listeden çıkarılması ekonomiye bir katkı sağlar mı?
Bu kararın en önemli yansımalarından birinin sermayenin yeniden Türkiye'ye dönüş olması bekleniyor. En azından iktidar bunu böyle propaganda ediyor. Ancak durum hiç de öyle görünmüyor. Sermaye, reel durumun ne olduğunun farkında ve Türkiye'ye yatırım bazında girmez. En fazla kısmi bir rant akışı sağlanır ki bu da paradan para kazananların lehinedir ve yoksulu daha da yoksullaştırır. Elbet doların artışında duraksama görülmesi bu kararın bir sonucudur. Ekonomistler ise dolar artışında yaşanan duraksamanın geçici olduğunu belirtiyor. Ekonomistlerin önemli bir bölümü rahatlamada önemli bir faktör olan enflasyon düşmesinin bu kararla sağlanamayacağını, halkın sofrasındaki ekmeğin küçülmeye devam edeceğini yazıyor. Dış ticaret açığı da ortadan kalkmayacak. Belki olacak tek şey Erdoğan’ın kafa tuttuğu NATO üyeleri ile Batı dünyasının yeniden kullanışlı bir materyaline dönüşmesi olacak. Bu da ‘Reis’ efsanesinin bir kez daha çöktüğünün resmidir. Gerisini, kendilerini dünyanın lideri olarak görenler ve ona biat edenler düşünsün.