Türkiye’nin karanlık döneminden çıkış zamanı

Forum Haberleri —

❏

  • AKP iktidarının akıldışı (irrasyonalite) uygulamaları bütün toplumsal kesimlere zarar verecek hale geldi. Faşist AKP-MHP iktidarı, kendileri dışında herşeyi ve herkesi potansiyel tehlike olarak görmekte ve hedefe koyup saldırmaktadır. Türkiye’nin  kimyasını bozdular ve bozmaya da devam etmektedirler.

RAUF KARAKOÇAN

AKP iktidarının akıldışı (irrasyonalite) uygulamaları bütün toplumsal kesimlere zarar verecek hale geldi. Faşist AKP-MHP iktidarı, kendileri dışında herşeyi ve herkesi potansiyel tehlike olarak görmekte ve hedefe koyup saldırmaktadır. Türkiye’nin  kimyasını bozdular ve bozmaya da devam etmektedirler. Hemen hemen her alana, her kurul ve kuruluşa el attılar. Ya kendilerine kattılar ya boyun eğdirerek hükmettiler ya da yapılarını değiştirerek kendileri için tehlike olmaktan çıkardılar. Kendileri için yeni bir sistem kurdular. Bu sistemi zorla da olsa her kesime yedirmeye çalıştılar. Karşı çıkanı ise saf dışı etmek için her yol denenmektedir.

Sıra Barolara geldi. Şimdi Barolar büyük bir sınavla karşı karşıyadırlar. Yasamayı, yargıyı kamçı gibi kullanan zihniyetin, savunma makamını da ehlileştirmesi durumunda toplum tümüyle savunmasız kalacaktır. Devletin çıplak zoru karşısında kendisini savunamaz duruma gelen toplumda, faşist rejim tam ve tek hakim güç haline gelecektir. Adına tek adam rejimi, diktatörlük, tiranlık her ne dersek diyelim, dört başı mamur faşist, ırkçı uygulamalarla toplum mutlak bir cendere altına alınacaktır. Savunma hakkı elinden alınmış toplum hayvandan daha kötü bir duruma düşecektir. Her hayvan kendi savunmasını kendisi yapar ve bir savunma mekanizması vardır. İnsanın doğuştan gelen bu hak Türkiye’de ne yazık ki insanın elinden alınmaya çalışılıyor. Kendisini savunma hakkı neredeyse devlete karşı suç kategorisine girmiştir. İnsanlar mevcut anayasal haklarını kullanamaz duruma geldiler. Gösteri ve yürüyüş hakkı, örgütlenme hakkı, düşünce ve ifade hakkı engelleniyor ve suçlu muamelesi görüyor.

AKP-MHP faşist rejiminin haksız, hukuksuz uygulamalarını görmek isteyenler Kürtlerin maruz kaldığı ayrımcılığa, baskı ve şiddette bakmaları yeterli olacaktır. Kürt coğrafyasında uygulanan vahşet sınır tanımıyor. Kürtler, yok edilmesi gereken hedef kitle haline geldi. Hemen her gün yeni bir darbeyle uyanan Kürtleri, ya teslim alınma ya da yok edilme seçeneği dışında yaşam şansı bırakılmıyor. Faşist rejimin Kürdistan’daki yüzü maalesef baskı, işkence, tutuklama, korkutma, sindirme ve nihayetinde imha etmedir.

Kürtlerin yürüttüğü demokrasi mücadelesi, Türkiye toplumundan yeteri desteği alamadı ve maalesef yalnız bırakıldı. Faşist rejimin oluşturduğu algı ile toplum uyutuldu ve kandırıldı. Kürtlerin siyasal hakları ellerinden alındı. Yöneticileri tutuklandı, belediyelerine kayyumlar atandı. Türkiye’nin diğer kesimlerinden istenen düzeyde destek ve dayanışma eylemleri gelişmedi. Faşist rejim bu durumu fırsat bilerek baskının dozunu daha da artırarak amaçlarına ulaşmaya çalıştı. Şimdi sadece Kürtler değil, herkes bu faşist rejimin hedefindedir. Türkiye’ye karanlık bir dönem yaşatılmaktadır. Bu karanlık dönemden çıkış zamanı gelmiştir. Baroların boyun eğmesi halinde toplumun üzerine ölü toprağı serpilecektir.

Barolara biçim verildikten sonra sıra diğer meslek kuruluşlarına geleceğinden kimse kuşku duymasın. Kıdem tazminatı tartışmaları yeni bir gündem olarak devrededir. Kıdem tazminatına göz diken faşist rejim işçiyi, emekçiyi de iliklerine kadar sömürecektir. Diktatörlüğe karşı aktif mücadele yürütülmez ve tavır geliştirilmezse toplumsal kesimler nefes alamaz duruma gelecektir. AKP iktidarıyla karanlık dönemini yaşayan Türkiye, her geçen gün daha da yaşanmaz duruma gelecektir. Türkiye adeta kendi orta çağ karanlığını yaşamaktadır. Dinci, kinci bir yönetimin zihniyeti ve yaşam tarzı hakim kılınmaya çalışılıyor. Buna asla ve asla izin verilmemesi gerekir.

Diktatör Erdoğan ve partisi AKP dönemini kapatmanın zamanıdır. AKP rejimini hatırlamamak üzere tarihin çöplüğüne atmak için tek adres sokaklardır. Voltaire “Geleneklere İlişkin Deneme” adlı eserinde orta çağ karanlığı için çok çarpıcı bir ifadesi vardır, “O çağın tarihini bilmek sadece aşağılamak için gereklidir” demektedir. Günümüz Türkiye karanlığı için de benzer bir tanım çok yerinde bir tanım olacaktır. Erdoğan’ı ve faşist rejimini aşağılamak için tanımak gerekir. Söyledikleriyle çelişen, yalan söyleyen böyle bir diktatörün eşine az rastlanır.

Çağdışı, akıldışı düşünce ve uygulamalarıyla Türkiye’nin geleceğini çalan bir diktatörün insanlık düşmanı DAİŞ ve benzeri İslami çete guruplarıyla Ortadoğu’ya da karanlık bir dönem yaşatmaktadır. Halkları yerinden yurdundan ederek, topraklarını işgal etti, mallarına, mülklerine el koydu. Karanlıktan beslenen bu faşist rejim, bölge halkları için de zararlı hale gelmiştir. Mücadeleye odaklanmanın dışında çıkış yoktur. Türkiye’nin karanlık döneminden çıkmak için ortak mücadele zorunlu hale gelmiştir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.