Tutsakları siyasi pazarlık yapıyor
- İHD Merkez Hapishaneler Komisyonu Sözcüsü İlhan Öngör, yasal düzenleme olmasına rağmen hasta tutsakların bırakılmadığını; iktidarın siyasi pazarlık meselesi haline getirdiğini belirterek, ”Bu keyfi bir sistem; hukukun uygulanmadığı açık ve net” dedi.
Hasta tutsakların artık tedavi edilemez duruma geldiğinde tahliye edildiğine dikkat çeken İHD Merkez Hapishaneler Komisyonu Sözcüsü İlhan Öngör, yaptıkları başvurularda ise tek satırlık cevaplar aldıklarını söyledi.
Hasta tutsaklara yönelik uygulamalar cezaevlerinden cenazelerinin çıkmasına neden oluyor. Tahliye için tek merci olan Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından “Cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen tutsakların tahliyesi, cezaevi savcıları tarafından “Devlet güvenliğine tehdit” gerekçesiyle engelleniyor. Bu da ölümlere yol açıyor. Son olarak kanser hastası 70 yaşındaki Mehmet Ali Çelebi, Sincan Cezaevi’nden tahliye edildiği 25 Ağustos’tan 9 gün sonra yaşamını yitirdi.
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) son verilerine göre, Türk cezaevlerinde 604’ü ağır bin 605 hasta tutsak tedavi için tahliye edilmeyi bekliyor. Cezaevi Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından hasta tutsaklara ilişkin veri paylaşılmıyor. Türk Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Faruk Gürer’in önergesine verdiği yanıtta, 2013’ten Aralık 2020’ye kadar ATK’nin bin 330 hasta tutsak hakkında “cezaevinde kalabilir” raporu verdiği bilgisi yer aldı.
Ölüme yakın tahliye
İHD’nin 2020 yılı raporuna göre, 16’sı ağır hasta tutsak cezaevinde, 5’i de tahliyelerinden kısa bir süre sonra yaşamını yitirdi. Bu yılın ilk üç ayında ise iki ağır hasta tutsak cezaevinde, biri de tahliye edildikten kısa bir süre sonra yaşamını yitirdi. Nisan-Eylül ayları arasında bir ağır hasta tutsak cezaevinde, bir ağır hasta tutsak da tahliye olduktan kısa bir süre sonra yaşamını yitirdi.
İHD Merkez Hapishaneler Komisyonu Sözcüsü Avukat İlhan Öngör, hasta tutukluların tahliyesi için işlettikleri süreci, yürütülen politikaları, MA’dan Zemo Ağgöz’e değerlendirdi.
Ağır kesiciyle geçiştiriliyor
Öngör, çok ağır olan hasta tutsakların tedavi edilmediği, zamanında hastaneye götürülmediği, infaz erteleme taleplerinin yerine getirilmediği söyledi. Cezaevinde yaşamını tek başına idame ettiremeyecek hasta tutsakların ATK raporlarıyla cezaevinde tutulduklarını kaydeden Öngör, sadece tutuldukları cezaevi revir doktoru tarafından ağrı kesici ilaçlarla bu sürecin geçirilmeye çalışıldığına dair başvurular aldıklarını söyledi.
Tek satırlık cevap
Aldıkları başvuruları, Adalet Bakanlığı, Meclis İnsan Hakları Komisyonu, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı’na ilettiklerini ifade eden Öngör, hukuki sürecin hızlandırılması ve infazlarının ertelenmesi amacıyla yaptıkları başvurulara ise tek satırlık cevap verildiğini söyledi. ”Hasta mahpusla ilgili işlemlerin yapıldığı, devam edildiğine...” şeklinde yanıtlar verildiğini paylaşan Öngör, şöyle devam etti: ”Başkaca herhangi bir bilgi verilmiyor. Yaptığımız başvurularda hasta mahpuslara dair işlemlerin yapıldığı yönünde cevap alsak da hasta mahpuslarla yaptığımız görüşmelerde bu işlemlerin yapılmadığı uzun bir süre bekletildiği ve hatta hasta mahpusların hastalıklarının ağırlaştığını gözlemliyoruz. Hasta mahpusların avukat görüşme odasına bile gelemeyecek halde olduğunu gözlemliyoruz.”
Ring, kelepçe ve karantina
Yaşamını tek başına idame edemeyecek olan ağır hasta tutsakların salgın gerekçesiyle uzun bir süre hastaneye götürülmedikleri için durumlarının ağırlaştığını ifade eden Öngör, şunları kaydetti: ”Sonrasında ise ring araçlarında götürüldükleri hastanelerde kelepçeli muayene oldular ve hastane dönüşünde karantina koğuşlarında kalıyorlar. Karantina koğuşlarında yaşamlarını tek başına idame edemiyorlar. Bu süreç sağlıklarını daha da kötüleştirdi.”
Siyasi pazarlık konusu
Hasta tutsakların artık tedavi edilemez duruma geldiğinde tahliye edildiğine dikkat çeken Öngör, şunları ekledi: “Yaşamlarını yitirecek duruma geldiğinde tahliye ediliyorlar. Yasal düzenleme olmasına rağmen hasta mahpusların infazı ertelenmiyor. İktidar hasta mahpusları siyasi pazarlık meselesi haline getirmiş durumda. Devlet, pozitif yükümlülüklerini yerine getirmiyor ve bu nedenle hukuk devleti olma ilkesinden tamamen uzaklaşmış durumda. Bu keyfi bir sistem; hukukun uygulanmadığı açık ve net.” MA/ANKARA