Üçlü sömürü sistemi içinde mülteci kadınlar

Kadın Haberleri —

.

.

  • Kadın, mülteci ve ucuz emek gücü olarak görülen Türkiye’deki mülteci kadınlar sömürü sisteminin içinde. Nazlı Polat, kadın mülteciler için finansal veya cinsiyete duyarlı geliştirilmiş koruma ve sosyal desteğin geliştirilmesi gerektiğini belirtti.

Ülkelerindeki savaşlardan dolayı Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan kadın ve kız çocukları, göç yoluna çıktıkları ilk andan itibaren insan tacirleri ve güvenlik güçleri tarafından şiddete maruz kalıyor. 

Tüm bunları aşıp yaşamaya tutunmaya çalıştıklarında ise sağlık, eğitim, hizmet ve çalışma alanlarında karşılaştıkları sorunlarla baş etmek zorunda bırakılıyorlar.

Jinha’dan Rojda Kızgın’a konuşan Van Barosu Göç ve İltica Komisyonu’ndan Avukat Nazlı Polat, Türkiye’deki kadın sığınmacıların yaşadıkları sorunlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kadınların hem göçmen hem de kadın oldukları için dezavantajlı konumda olduğunu söyleyen Polat, özellikle düzensiz mültecilerin bütün maddi birikimlerini göçmen kaçakçılarına teslim ettiğini belirtti.

Göç sürecinde cinsel şiddet

Polat, kadın ve kız çocuklarının göç esnasında uğradığı şiddeti şöyle anlattı: “Maalesef kadınlar ve kız çocukları göç esnasında göçmen kaçakçıları, güvenlik güçleri veya uğradıkları mekanlardaki kişiler tarafından cinsel şiddet dahil her türlü şiddete maruz kalıyor. Uluslararası anlaşmalarla güvenli ve yasal göç yollarının oluşturulmamış olmasından kaynaklı kadınlar ve kız çocukları da riskli rotaları kullanmak zorunda kalıyor. Bu nedenle kadınlar bu göç yolculuğu sürecinde sürekli kayıplar veriyor. Göç bir yandan kadınların toplumsal cinsiyete dayalı tehditlerden kaçmanın bir yoluyken diğer taraftan göç esnasında veya yeni geldikleri mekanlarda toplumsal yaşama katılırken tehditler, belirsizlikler ve daha birçok problem ile karşılaşıyor.”

Kamusal eşitsizlik

Eğitim alanında kadın ve kız çocukları lehine fırsat eşitliğinin olmadığını, aynı durumun fırsatları kullanma ve hizmetlerden yararlanma hakkı için de geçerli olduğuna işaret etti.

Okula gidemeyen kız çocuklarının hem sosyal ilişkilerini geliştiremediğine hem de dil sorunu nedeniyle kamusal alana dahil olamadığına işaret eden Nazlı Polat, “Okula gitmeyen, okuma yazması olmayan ya da okuryazar olup çalışma hayatı olmayan, dolayısıyla para kazanamayan, sürekli özel alanda kalan ev içi hizmet ve bakımla sorumlu tutulan, erkeğe bağımlı yaşayan ve dil bilmeyen kadınlar kamu kurumlarının sağlık, adalet gibi hizmetlerine ulaşmada büyük sıkıntılar yaşıyor” şeklinde konuştu.

Eğitim ve kamu hizmetlerinin yanı sıra kadınların iş alanında da birçok sorunla karşılaştığına dikkat çeken Polat, sermaye sahiplerinin daha çok erkekleri çalıştırmayı tercih ettiğini ve bunun da en çok kadın mültecileri etkilediğini kaydetti.

Ucuz emek olarak görülen kadın emeği

Kadın emeğinin ucuz emek gücü olarak görüldüğünü kadınların hem kadın hem mülteci hem de çalışan olarak üçlü bir sömürü sisteminin içerisinde bulunduğunu söyleyen Nazlı Polat, mülteci ve sığınmacı kadınların dışarıya çıkmasına engel olan bulaşık, garson, aşçı, temizlik gibi ataerkil sistemin kadına dayattığı işlerde çalışmak zorunda kaldıklarına dikkat çekti.

Polat, konuşmasının devamında çalışan bazı kadın ve kız çocuklarının iş yerlerimce cinsel tacize uğradığını fakat işini kaybetme veya sınır dışı edilme korkusu nedeniyle tacizi ilgili makamlara şikayet edemediğini ifade etti.

Kadın mülteciler ve sığınmacıların yaşadığı bir başka problemin ise göç ettikleri yerde maruz kaldıkları nefret ve ırkçı söylemeler olduğunu dile getiren Polat, kadınlar şiddetten korunmak için, güvenli gördükleri genellikle kendileri gibi yabancıların yoğun olduğu mahallelerde yaşamak zorunda kaldığını ekledi.

Nefret söylemleri şiddeti arttırıyor

Aynı ev veya akraba evinde yaşama durumlarının beraberinde getirdiği sorunlara değinen Polat, evin tüm yükünün kadınlara yüklendiğini, bunun cinsel taciz ve çocuk evliliği riskini doğurduğunu belirtti.

Siyasette mültecilere dönük kullandığı nefret söylemlerinin kadınların yaşadığı sorunları iki katına çıkardığını dile getiren Polat, sığınmacı kadın ve kız çocuklarının ve genel anlamda tüm göçmenlerin mevcut hak ve hizmetlere erişimini düzenleyen yasalara ilişkin toplumun bilgilendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Polat’ın kadın ve kız çocuklarının desteklenmesi için yaptığı öneriler ise şöyle: “Türkiye’de bulunan özellikle Suriyeli kadın ve kız çocuklarının ihtiyaçlarının karşılanması için sağlanan uluslararası fonlama ve destekler devam edilerek artırılmalı. Kadın ve kız çocuklarının desteklenmesi ve güçlendirilmesi için farkındalık çalışmaları daha etkili bir biçimde yapılmalı. Erkek ve oğlan çocuklarının da kadın hakları, toplumsal cinsiyet normları ve kadının güçlendirilmesinin olumlu etkileri hakkında farkındalıklarını artıracak çalışmalar yapılmalı. Cinsiyet eşitliğinin benimsenmesi için ilkokul çağından itibaren kız ve oğlan çocuklarına eğitim verilmeli. Kadın mülteciler kendileri ya da çocuklarının şiddet ya da tehditlere maruz kaldıkları durumlarda neler yapmaları gerektiği hususunda bilgilendirilmeleri konusunda adım atılmalı.”

Bu tür çalışmaların yerel yönetimler ile sivil toplum kuruluşları, insan hakları kuruluşları ve Mülteci Dernekleri ile yapılacak iş birliği ile gerçekleştirilebileceğini söyleyen Nazlı Polat, “Kadın mülteciler için finansal destek veya cinsiyete duyarlı olacak şekilde geliştirilmiş koruma ve sosyal destek sistemleri geliştirilmelidir” dedi.

HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.