Ulusal birlik konferansına hazırız

Dünya Haberleri —

Lozan miting

Lozan miting

  • KNK Eşbaşkanı Ahmet Karamus, Lozan Antlaşması’nın 102. yılında açıkladığı deklarasyonda ulusal birlik çağrısı yaptı: “Ulusal konferansa hazırız ve gerekli adımları atmak için buradayız. Barıştan yana halkları ve Kürt dostlarını, Kobanê direnişiyle birlikte yükselen halkımızın özgürlük arayışına destek vermeye çağırıyoruz.”
  •  KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar, “Lozan statükosu yıkılmaya yüz tutmuşken, ortak stratejiyle bir araya gelmeliyiz. Ortak stratejimiz olursa Kürdistan’ın statüsünü kabul ettirebiliriz. KNK’nin deklarasyonunda yapılan her çağrıyı yerine getirmeye, ulusal birlik konferansı için üzerimize düşeni yapmaya hazırız” dedi.

Avrupa’daki Kürt halkı ve dostları, Lozan Antlaşması’nın imzalanmasının 102. yılında, İsviçre'nin Lozan kentinde “Lozan statükosunu kabul etmedik, etmeyeceğiz” şiarıyla bir araya gelerek anlaşmayı protesto etti. Kürdistan’ın dört parçaya bölünmesine neden olan ve başta Kürt halkı olmak üzere bölge halklarını bir asırdır süren katliam, asimilasyon ve inkâra mahkûm eden bu antlaşma, imzalandığı yerde kitlesel bir yürüyüş ve mitingle kınandı.

Binlerce kişi KCK, KNK, YNK, Goran Hareketi, Rojava Özerk Yönetimi, KCDK-E, TJK-E, PJAK, ESU, PİK, PYD’nin aralarında bulunduğu toplamda 17 Kürdistani hareketin öncülüğünde,  Lozan Jean-Monnet Meydanı’nda toplanarak, “Lozan’ı kabul etmiyoruz” ve “Lozan Antlaşması bir soykırım antlaşmasıdır” sloganlarıyla Lozan Antlaşması görüşmelerinin yapıldığı tarihi Chateau d’Ouchy’ye (Ouchy Şatosu) doğru yürüdü. Yürüyüşe, İsviçre’nin farklı kentlerinden gelen Kürdistanlıların yanı sıra, Mezopotamya inanç gruplarının temsilcileri ve çeşitli İsviçreli kurum, kuruluş ve dayanışma grupları da destek verdi.

Chateau d’Ouchy’da KNK Yürütme Konseyi’nin deklarasyonu okundu. KNK Eşbaşkanı Ahmet Karamus’un okuduğu deklarasyonda öncelikle tüm Kürt partilerine, kurumlarına ve bireylere ulusal birlik çağrısı yapıldı. Lozan Antlaşması'nın yol açtığı parçalanmanın hala devam ettiği, bu statükonun bölgede kalıcı barış ve çözümün önünde en büyük engel olduğu hatırlatıldı.

Karamus, özellikle Rojhilat ve Bakurê Kurdistan’daki gelişmelerin yeni bir sürece işaret ettiğini kaydederek, “Bu statüko değişmedikçe bu bedeller ödenmeye devam edecektir” dedi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısıyla başlayan sürece değinen Karamus, Kürt tarafının ciddi ve samimi yaklaştığı bu süreci sabır ve kararlılıkla sürdürdüğünü ifade etti.

 Türkiye Parlamentosu'nda bir komisyonun kurulmasıyla sürecin yeni bir evreye girdiğine dikkat çeken Karamus, şunları ekledi: “Bu süreç çok hassas ve tüm Kürtleri ilgilendiriyor. Bakurê Kurdistan’daki çözüm, tüm Kürdistan’ın çözümüdür. Bu sürecin adil bir çözüme ulaşması için hepimizin daha fazla diyalog ve müzakere içinde olması gerekir.”

 

 

Başûr’da birlik acildir

Başûrê Kurdistan’daki anayasal ve federal statünün korunmasının tüm Kürtlerin sorumluluğu olduğunu belirten Karamus, Bağdat hükümetinin Kürdistan Bölgesi’ne yönelik “düşmanca” tutumunu hatırlattı. Ayrıca, Kürt partilerine parlamento seçimleri sonrası yaşanan siyasi belirsizliği çözmesi çağrısı yaptı.

Rojava’da tehditler sürüyor

Rojava’daki durumun hâlâ kaotik olduğunu ifade eden Karamus, Alevi, Dürzi ve Hristiyanlara karşı katliam gerçekleştiren Şam rejiminin bu politikaları yeniden uygulama riskine karşı dikkatli olunması gerektiğini söyledi. Kürt halkının kendi demokratik sistemini kurması ve geliştirmesi gerektiğini  belirterek, Demokratik Özerk Yönetim’in korunmasının sadece Kürtler için değil, bölgedeki tüm halklar ve inanç toplulukları için yaşamsal olduğunu vurguladı.

Rojhilat’ta mücadele ortaklaştırılmalı

Rojhilat Kürdistanı’nda İran devletinin baskı politikalarının sürdüğünü de hatırlatan Karamus, Kürt halkının bu baskıya karşı sesini yükselttiği ve mücadeleyi ortak platformlarda büyütmenin gerektiğini ifade etti. 

 

 

Ulusal konferans için buradayız

Bu süreçte Kürt halkının geleceğini belirleyecek en önemli adımın ulusal bir konferans olduğunun altını çizen Karamus, Lozan Antlaşması’nın 100. yılı dolayısıyla başlatılan bu çabanın somutlaştırılması gerektiğini belirtti:

“Lozan Antlaşması’nın 102. yıl dönümünde tüm Kürt partileri, yapıları ve halkımız, bu konferansa katılmalı ve ortaklaşmalıdır. KNK olarak bu ulusal konferansa hazırız ve gerekli adımları atmak için buradayız.”

Kürdistan halklarının sesini duyun

Karamus, uluslararası kurumlara ve Kürt dostu çevrelerine ise şöyle seslendi: “Kürt halkı ve Kürdistan halklarının sesini duyun. Yüzyıldır bu şehirde alınan kararlar, Kürt halkının statüsüz bırakılmasına neden oldu. Bugün bu hatadan dönülmelidir. Dost tüm devletleri, barıştan yana halkları ve Kürt halkının dostlarını, Kobanê direnişiyle birlikte yükselen halkımızın özgürlük arayışına destek vermeye çağırıyoruz.”

 

 

Kabul etmedik, etmeyeceğiz

KNK’nin deklarasyonun ardından konuşan KCDK-E Eşbaşkanı Zübeyde Zümrüt, Lozan Antlaşması’nın Kürtler ve bölge halkları açısından yarattığı yüzyıllık ağır sonuçlara değindi: “Yüzyıldır bu inkâr antlaşmasına karşı direndik. Bu antlaşmayı asla kabul etmedik ve etmeyeceğiz. Artık bu utanca son verilmesi gerekir.”

‘Yaşasın Kürt halkının direnişi’

İsviçre Sosyalist Parti adına Julien Eggenberger söz aldı. Lozan’da Kürt halkının ihanete uğradığına dikkat çeken Eggenberger şunları dile getirdi: “Lozan Antlaşması yalnızca bir vaadi (Sevr Antlaşması'na yazılmış olan Kürt özerkliği vaadini) ortadan kaldırmakla kalmadı, milyonlarca kadını ve erkeği bir yüzyıllık baskıya mahkûm etti. Onların varlığı haritalardan silindi, dilleri, kültürleri, kendi topraklarında özgürce yaşama hakları inkâr edildi. Yüz yıl sonra, bu adaletsizlik hâlâ kanamaya devam ediyor. Kürtler hâlâ dağılmış, zulme uğramış, yerlerinden edilmiş durumdalar. Ama bilinmeli ki; direnişiniz, sizi hapsetmek isteyen unutuştan çok daha güçlüdür. Bunu yüksek sesle söylemeliyiz: Lozan Antlaşması sadece tozlu eski bir anlaşma değil; açık bir yaradır. Bu yara tanınmadığı, adalet sağlanmadığı sürece, Ortadoğu’da kalıcı bir barış mümkün olmayacaktır. Uzun zamandır baskı ve adaletsizlik altında yaşıyorsunuz. Kültürünüz, diliniz, kimliğiniz inkâr edildi

Ama asla boyun eğmediniz. Direndiniz. Var olma hakkınızı, kendi dilinizi konuşma, kültürünüzü aktarma, kaderinizi belirleme hakkınızı savundunuz. Mücadeleniz, adalet ve özgürlük arzusunda olan herkes için bir örnektir. Bu yüzden bugün burada sizin yanınızdayız! Bugün dahi baskılar sürüyor. Seçtiğiniz temsilciler hapsediliyor, sesiniz susturuluyor, haklarınız çiğneniyor. Bu adaletsizlikleri sizinle kınıyoruz. Baskıların sona ermesini, kendi kaderinizi tayin etme hakkınızın tanınmasını, sesinizin duyulmasını talep ediyoruz. Yaşasın özgürlük! Yaşasın dayanışma! Yaşasın Kürt halkının direnişi.”

Eggenberger’in ardından İsviçre Yeşiller Vaud Kanton Parlamenteri Sima Dakkus da Lozan’ın Kürtleri 100 yıllık bir inkara mahkûm ettiğine dikkat çekti ve Kürtlerin temel haklarının tanınması, özgürlüklerinin sağlanması için uluslararası toplumu göreve çağırdı.

 

 

Bu utanca son verin

Lozan’ın bir utanç olduğunu ifade eden İsviçre İşçi Partisi Lozan Temsilcisi Julien Schwap,  antlaşmaya artık son verilmesinin zamanı geldiğini ve Kürt halkıyla her alanda dayanışmanın yükseltilmesi gerektiğini kaydetti.

YNK adına Bextiyar Şêxanî, Lozan’a karşı ortak bir tutum sergilenmesi gerektiğini söyledi ve ekledi: “Ülkemiz bölünse de işgalci güçler amacına ulaşmamıştır. Önemli olan bundan sonra ortak mücadeleyle bu antlaşmaya karşı tavrımızı ortaya koymamız olacaktır.”

Gelin birlik olalım

Lozan’ın yarattığı statükoyu kabul etmediklerini ifade eden KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar ise şunlara dikkat çekti: “Bu statüko yıkılmaya yüz tutmuşken, Kürtlerin ortak strateji ile bir araya gelmesi gerekir. Yeni bir antlaşma yapılırken hazır olmalıyız. Birlik olursak yapılacak toplantılarda yer alırız. Ortak stratejimiz olursa Kürdistan’ın statüsünü kabul ettirebiliriz. Bizim görevimiz bu olmalı. Burada KNK bir deklarasyon açıkladı, biz KCK olarak, bu deklarasyonda yapılan her çağrıyı yerine getirmeye, ulusal birlik konferansı için üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Gelin birlik olalım, bize dayatılan Lozan’ı parçalayalım, halkımızın özgürlüğünü ve ülkemizin statüsünü inşa edelim.”

 

 

Rojava’yı korumak hepimizin görevi

Suriye Kürt Demokratik Sol Partisi Başkanı Salih Gedo, Rojava’daki gelişmelere değinerek, kimsenin Rojava’dan korkmaması gerektiğinin altını çizdi: “Rojava, binlerce şehidin kanıyla var oldu. Rojava’yı korumak hepimizin görevi.”

Silêmanî Valisi Heval Ebubekir’in ardından PJAK, GORAN, PÎK, Rojava Özerk Yönetimi, Süryani, Asuri ve çok sayıda hareket adına yapılan konuşmalarda, Kürt halkının Lozan Antlaşması’nı hiçbir zaman kabul etmediği vurgulanırken; günümüzde oluşan yeni bölgesel ve uluslararası dengeler çerçevesinde alternatif bir antlaşmanın mümkün olduğu mesajı güçlü bir şekilde ifade edildi. HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.