Uzaklardaki 'barış'a duyarlı MGK

MGK

MGK

  • Türk Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) yılın son toplantısı sonrası yapılan 7 maddelik açıklamanın ilk üç maddesi Kürtleri ve Türkiye'yi doğrudan ilgilendirdiği halde bir kez bile 'barış' kelimesi geçmedi. Gazze, Sudan, Ukrayna ve Güney Kafkasya ile ilgili dört maddede ise 'barış' enflasyonu vardı.

MGK, son toplantısında yine klasik şablonundaki ezberleri tekrarladı; feshedilen PKK ile bir siyasi parti olan PYD'yi, DAİŞ'le aynı cümleye sıkıştırdı. Devam eden sürecin realitesi, ruhu ve selametine uymayan toplantı duyurusunda, Kürtler bir kez daha 'bekaya tehdit'le kodlandı.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, önceki akşam Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilen Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı, 2 saat 15 dakika sürdü. Toplantının ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı yazılı bir açıklama yaptı. Buna göre; toplantının gündemi 7 maddede özetlendi. İlk üç maddesi Kürtlere, son dört maddesi de Türkiye'nin ilgi alanlarına ayrıldı. Kürtlerle ilgili maddelerde agresif ve bir kez bile 'barış'ın geçmezken de diğer maddelerde daha münis ve bol bol 'barış'ı kullanılması dikkat çekti. Maddelerin tamamı şöyle:

İlk üç madde

* PKK/KCK-PYD/YPG, FETÖ ve DEAŞ terör örgütleri başta olmak üzere millî birlik ve beraberliğimiz ile bekamıza yönelik her türlü tehdit ve tehlikeye karşı yurt içinde ve yurt dışında azim, kararlılık ve başarıyla yürütülen faaliyetler ile son dönemde meydana gelen uluslararası gelişmeler hakkında Kurula bilgi sunulmuştur.

* ‘Terörsüz Türkiye’ hedefi doğrultusunda, terörün tam ve kalıcı biçimde sona erdirilmesi ile millî birlik ve dayanışmamızın tahkimine yönelik sürdürülen çok boyutlu çalışmalar ele alınmış; bölgemizin geleceğinde terörün ve şiddetin hiçbir tezahürüne yer olmadığı vurgulanmıştır.

* Komşumuz Suriye’nin karşılaştığı zorlukların üstesinden gelerek hak ettiği uluslararası konuma erişme ve bölgesel istikrara katkı sunma hususunda kaydettiği ilerlemeden duyulan memnuniyet dile getirilmiş; Türkiye’nin, kardeş Suriye halkının tüm kesimlerinin huzuru, refahı, esenliği ve güvenliği için sunduğu desteği sürdüreceği belirtilmiştir.

Diğer dört madde

* Gazze’de sağlanan ve ülkemizin de mimarları arasında yer aldığı ateşkesin bölgedeki soykırımın durdurulması için hayati önem arz ettiği belirtilmiş; bununla birlikte, ateşkesi ihlal eden İsrail yönetiminin saldırılarına derhal son vermesi ve yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğinin altı çizilmiştir.

Türkiye’nin, ateşkesin tesisinde olduğu gibi müteakip süreçte de Gazze’de barış ve istikrarın teminatı olacak mekanizmalarda sorumluluk üstlenmeye ve Gazze’nin ayağa kaldırılması gayretlerine katkı vermeye hazır olduğu ifade edilmiştir.

* Sudan’da yaşanan gelişmeler değerlendirilmiş; ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik desteğimiz teyit edilerek, masum sivillerin maruz kaldığı katliamların bir an evvel durdurulmasına ve ülkedeki çatışmaların sona ermesine matuf adımların atılması için başta bölge ülkeleri olmak üzere tüm uluslararası aktörlere iş birliği içerisinde harekete geçme çağrısında bulunulmuştur.

* Rusya-Ukrayna Savaşı’ndaki son durum değerlendirilmiş, savaşın tırmanması riskine işaret eden gelişmeler karşısında diplomatik çözüm arayışlarının önemi vurgulanmış; Türkiye’nin kalıcı ve adil barışın tesisi için uluslararası ortaklarıyla birlikte çabalarını sürdüreceği kaydedilmiştir.

* Azerbaycan ve Ermenistan arasında yürütülen barış sürecinde son dönemde kaydedilen müspet gelişmeler muvacehesinde ikili ve bölgesel iş birliği imkânları ele alınmış; Güney Kafkasya’da barış ve istikrarın tesisi ile kalkınmanın sağlanmasına yönelik irademiz teyit edilmiştir.

Alışılmış kodlardan vazgeçilmiyor

Bir dönem Meclis Savunma Komisyonu üyesi de olan DEM Parti Milletvekili Mehmet Kamaç, muhabirimiz Aziz Oruç’a konuyla ilgili yaptığı açıklamada, MGK’nın PKK’nin feshi ve devam eden çözüm sürecini görmezden gelen bir dil kullandığını vurguladı. Kamaç, şunları söyledi: “Bildirgede kimi örgütlerle birlikte PKK’ye de atıfta bulunuluyor ve onlara karşı kararlı mücadelenin süreceği vurgulanıyor. Oysa PKK feshini ilan etti, silahları imha etti ve Türkiye sahasından çekildi. Bildirge kendini tekrarlıyor; bu bir zihniyetin de tekrarını gösteriyor. Eski devlet refleksi devam ediyor ve alışılmış kodlardan vazgeçilmiyor.”

Altında Rojava hesabı var

Kamaç, MGK bildirgesinin sürecin ruhuna uymadığını vurgulayarak, “Bildirge üzerinden Rojava’ya baskı uygulama hesabı yapılıyor. Bir süreç yürütülürken yokmuş gibi davranmak doğru değil. Örgüt fesih kararı vermişse devlet buna MGK bildirgesiyle karşı mesaj vermek yerine somut adımlarla karşılık vermeli. Doğru olan da budur” dedi.

Devlet sorumlu yaklaşmalı

Sürecin ruhuyla bağdaşmayan açıklamalara Savunma Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde de tepki gösterdiklerini ifade eden Kamaç, “Herkes sürecin ruhuna uygun hareket etmeli. Devlet, sorumluluğunu öncelikle yerine getirmek zorunda. Çünkü hassas bir dönemden geçiyoruz ve alınan tarihi kararların anlam bulması için karşılıklı iyi niyet ve pratik adımlar gerekiyor” şeklinde konuştu.

Savunma değil, savaş bütçesi

Savunma bütçesine de eleştirilerde bulunan Kamaç, şşöyle devam etti: “Madem bir süreç var ve dünya yeni bir sürece giriyor, neden sınır ötesi tezkere üç yıl uzatılıyor? Bu aslında savaşa hazırlık anlamına geliyor. Oysa bu coğrafyanın barışa ihtiyacı var. Kaynaklar savaşa değil, barışa aktarılmalı. Umarız zihinsel bir değişim gerçekleşir ve Ortaroğu’ya huzur ve barış gelir. 40 yıllık savaşta Türkiye’nin resmi rakamlara göre 2 trilyon dolar harcama yapıldığı söyleniyor fakat gerçek rakam 4 trilyon dolara tekabül ediyor. Milli Savunma Bütçesi’ne bakıldığında geçen yıla göre yüzde 33,7 artış var. Barış konuşulan bu günlerde bu kadar kaynak savunmaya aktarılıyor olması büyük bir çelişki. Süreç varsa ve barış hedefleniyorsa bütçe buna göre düzenlenmeli. Aksi, savaşa ve krize yol açar. Kaynaklar ülkenin barışına, huzuruna ve çözümüne harcanmalı.”

Yüzde 34 artış gösterdi

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın açıklamasına göre, Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nde savunma ve iç güvenlik harcamalarına toplam 2,15 trilyon TL ayrıldı; bu, bir önceki yıla göre yüzde 34 artış anlamına geliyor. En büyük pay 1,2 trilyon TL ile savunma harcamalarına; kalan 953 milyar TL ise İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığına ayrıldı. İç güvenlik bütçesi, siber güvenlik ve sınır güvenliği altyapısını güçlendirmeye de odaklanıyor. Bu haliyle toplam bütçenin yaklaşık yüzde 11,4’ü savunma ve güvenliğe ayrılmış durumda. HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.