Marcucci: Vazgeçmek bir seçenek değil

Kadın Haberleri —

.

.

  • Bu, siyasi bir ceza ve İtalya dahil tüm Avrupa’da enternasyonalizm açısından tehlikeli bir teamül oluşturacak. Bunun enternasyonalizme saldırı olduğu ve bu saldırının koşullarını yaratmak için fazlasıyla zorlama bir çabaya girildiği açık.

REWŞAN DENİZ

Maria Edgarda Marcucci (29), Kadın Savunma Güçleri’ne katıldığı gerekçesiyle geçen mart ayında İtalyan yargısı tarafından iki yıl “özel ev hapsi” cezasına çarptırıldı.
Akşam 9’dan sabah 7’ye kadar evinden çıkması yasak olan Marcucci’nin 18’den itibaren ise kamuya açık alanlara gitmesi de Torino Mahkemesi’nce yasaklandı. Pasaportu ve ehliyetine el konulan Marcucci, şehir dışına yapacağı her yolculuğu da polise bildirmek zorunda.
Marcucci, Eylül 2017’den Haziran 2018’e kadar Efrîn’de kaldı. Türk ordusuna ve DAİŞ’ten devşirip ordu adı altında öne sürdüğü çetelerin işgal saldırılarına karşı koydu. Ülkesine döndükten sonra yaşadığı deneyimlere dair İtalya’nın dört bir yanında kültür dernekleri, üniversiteler, araştırma grupları, sosyal merkezler, konferans ve okullarda sunumlar yaptı.
6 aydır ‘ev hapsi’ yaşayan Maria Edgarda Marcucci ile Rojava’da geçirdiği deneyimleri ve kendisine verilen cezayı konuştuk.

Size verilen ceza, daha sonraki davalar için emsal oluşturdu mu?

Adaletin durumunu ve özel olarak da bu davayı düşünürsek, bu sorunun cevabı evet. Bu karar diğerlerinden farklı, ortada işlenmiş bir suç yok çünkü. Bu siyasi bir ceza ve İtalya dahil tüm Avrupa’da enternasyonalizm açısından tehlikeli bir teamül oluşturacak. Avrupa ile Kürdistan arasında herhangi bir bağ kurulmasını önlemek istiyorlar. Öcalan’ın felsefesinin yayılmasını engellemek ve toplumsal değerler doğrultusunda bir yaşam olasılığının deneyimlendiğini inkar etmek istiyorlar.
Bu İtalya’da ilk örnek olsa bile, diğer Avrupa devletleri de birçok enternasyonalisti hayal gücünü zorlayan ve tamamen uydurma suçlarla yargılamaya çalışmışlardı. En yakın tarihli olan örnekte, İngiltere, eski bir YPG gönüllüsünün babasını bile cezalandırmaya çalıştı. İtalya’ya geri dönersek, Sardinia’daki arkadaşlarımıza yöneltilen terör suçlamasını unutmamalıyız. Bunlardan biri Rojava’ya gitmemişti bile! Peki ilgisi neydi? Kürt mücadelesi ile dayanışma hareketinde ve yerel hareketlerde yıllardır aktif olması. Bunun enternasyonalizme saldırı olduğu ve bu saldırının koşullarını yaratmak için fazlasıyla zorlama bir çabaya girildiği açık.

Karar, sivil toplum örgütlerinde ve hak savunucularında bir tepkiye yol açtı mı?

Toplum bir bütün olarak çelişkilerle dolu ve birçok insan açısından bu dava birçok seviyede açık bir kırılma noktası oldu. Öncelikle İtalyan devleti DAİŞ karşıtı mücadelede uluslararası koalisyonun parçası olduğunu iddia ediyordu. Ama olan biteni analiz edersek, DAİŞ karşıtı mücadeleye katkısının ve bu konudaki pozisyonunun, özerk yönetim ve onun siyasi olarak tanınması açısından düşündüğümüzde, tamamen Türkiye ile ekonomik ve siyasi ortaklığın gölgesinde kaldığını görürüz. Bu durum Türkiye’nin en son askeri işgalinde de net şekilde kendisini gösterdi. İtalya Dışişleri Bakanı Di Maio, İtalya’nın saldırıyı kınadığını ve Türkiye’ye silah satışının durdurulması gerektiğini açıkladı ama bu konuda herhangi bir adım atıldığına dair hiçbir şey bilmiyoruz. Bu konudaki belgeler gizli ve bir mahkeme kararı, bize bu konularda devlete asla güvenilmeyeceğini söylüyor: İtalya ile Türkiye arasında askeri ekipman satışını teşvik etmeye dönük düzenlenecek bir panel etkinliğine karşı yapılacak barışçıl bir protesto gösterisi için mahkeme özel gözetim tedbirleri alınması yönünde karar verdi. Ve bu karar, bakanın açıklamasından sadece üç hafta sonra geldi. İnsanlar resmi açıklamaların gerçeklikten ne kadar uzak olduğunu kendileri gördü. Bu sürekli olan bir şey. Toplum olarak yaşamımızın her alanında görüyoruz bunu ve pandemi sürecinde de çok acı bir şekilde tekrar gördük. İç ve dış politika arasındaki ilişkiyi ilk bakışta anlamak kolay olmasa da hükümete güvenilemeyeceği son derece açık. Çoğu zaman söyledikleri şeyler bir avuç yalandan ibaret. Bu olayın gösterdiği bir başka şey ise, adaletin durumu… Hiçbir suç işlemediğiniz halde hüküm giyebiliyorsanız demokratik ölçütlerden geriye ne kalmıştır? Bu herkesin aklında olan bir soru. Özellikle de bu sistemin adil olduğuna hala inancını olanlar açısından…

  • Bazen insanlar enternasyonalistlere ‘destekçi’ gözüyle bakıyor. Buna biraz gülüyorum doğrusu. Çünkü benim için mesele tam tersi. Elbette böylesine büyük ve önemli bir harekete elimizden gelen her şeyi vermeye çalıştık ama sonuç olarak bize yardım eden aslında bu hareket.

Bu karar hayatınızı nasıl etkiledi? Rojava ile enternasyonalist dayanışmanıza etkisi ne oldu?

Bu karar hayatımı değiştirdi tabii ki. O kadar çok dostla zaman geçirme onuruna eriştim ki... Cömertliklerinin sınırı yoktu. Bazen insanlar enternasyonalistlere “destekçi” gözüyle bakıyor. Buna biraz gülüyorum doğrusu. Çünkü benim için mesele tam tersi. Elbette böylesine büyük ve önemli bir harekete elimizden gelen her şeyi vermeye çalıştık ama sonuç olarak bize yardım eden aslında bu hareket. Kendi adıma konuşursam benim için hayatın birçok sorununa ve alanına yönelik yaklaşımımı tamamen değiştirdiğini söyleyebilirim. İçsel bağlantıları daha iyi anlamamı ve bu anlayışı tanıştığım başka insanlarla paylaşıp kolektif olarak daha da derinleştirmemi sağladı. Rojava’ya gidenlerimizin hepsi ama elbette başka insanlar da, dostlarımızı onurlandırmak ve onların yolunu izlemek istiyoruz. Vazgeçmek bir seçenek değil. Bu, uğruna her şeyimizi verdiğimiz ortak hayalimize ihanet etmek olur. Bir sorumluluğumuz var ve bunu ne olursa olsun yerine getirmeliyiz. Hêlîn ve Têkoşer gibi enternasyonalistler sayesinde birçok insan Heval Sara’nın kitaplarını ve Öcalan’ın felsefesini okumaya ve bunlarda mücadele için güç veren birçok araç bulmaya başladı. Benim için de farklı değil. Bu kolektif sürece dayatılan tüm sınırlamalara rağmen birçok katkıda bulunabilirim.

Yanılmıyorsam Rojava’da bir yıl kaldınız ve hem DAİŞ’e hem de Türk devletinin işgaline karşı ortak mücadelede yer aldınız. İşgale karşı sivilleri korumak için hayatını riske atan bir birey olarak ortak mücadele sizin için ne anlam ifade ediyor?


  • “Kendi halkını uğruna savaşacak ve ölecek kadar seviyorsan -ki bir devrimci olmak istiyorsan yapman gereken bu- uzaklardaki başka halkları da uğurlarına savaşıp ölecek kadar seversin.” Mücadelenin nerede olduğunun bir önemi yok. Bireysel kurtuluş diye bir şey yok. Dünyadaki tüm toplumlar adına olmalı, yoksa kurtuluş olmaz.


Orada bir yıla yakın kaldım ve Efrîn direnişine katılma onuruna eriştim. Toplumun bir bütün olarak işgale nasıl direndiğini görmek inanılmazdı. Bundan kendi adıma bir anlam çıkarıp özetlemek zor, çünkü söylenecek çok şey var. Yine de Şehit Hêlîn’in sözlerinin verebileceğim en iyi örnek olduğunu düşünüyorum: “Kendi halkını uğruna savaşacak ve ölecek kadar seviyorsan, ki bir devrimci olmak istiyorsan yapman gereken bu. Uzaklardaki başka halkları da uğurlarına savaşıp ölecek kadar seversin.” Sanırım Heval Hêlîn’in hayatı bunun parlak bir örneği, hayatının her gününü inandığı doğrultuda yaşadı. Hepimiz birbirimize bağlıyız ve mücadelenin nerede olduğunun bir önemi yok. Hepimizin kurtuluşu için katılmak zorundayız. Bireysel kurtuluş diye bir şey yok. Dünyadaki tüm toplumlar adına olmalı, yoksa kurtuluş olmaz.
Demokratik konfederalizme yönelik her saldırı küresel topluma yönelik bir saldırıdır. Dünyanın her yanında aynı düşmanla ve benzer sorunlarla karşı karşıyayız. Listenin en tepesinde kadınların kurtuluşu ve ekoloji, doğal ve kültürel kaynakların savunulması ve demokrasi ile, tüm kesişimleriyle birlikte bütün bir mücadele. Dünyanın dört bir yanında güncel hareketler bize gösteriyor ki, yeni kuşaklar dünyayı bütünsel bir şekilde kavrıyor. Onlar küreselleşme çağının içine döndüler ve bunu başka bir dünya inşa etmek isteyen insanlar arasında ortak bir güce dönüştürmeye çalışıyorlar. Dostumuzun bize öğrettiği sözlerle, “Berxwedan Jiyan e!”

Rojava’daki enternasyonal dayanışma deneyiminiz sizi nasıl etkiledi? Kişisel yaşamınıza ve mücadelenize nasıl bir güç kazandırdı?

Mücadelemizde kendimizi güçsüz hissettiğimiz anlar olur; moralsiz oluruz ve perspektifimizi kaybederiz. Rojava’daki deneyim bana mücadelenin tüm yaşamı kapsayan bir süreç olduğunu öğretti. Elbette iniş çıkışları olacaktır ama akıl ve irademizi birleştirdiğimizde elde edemeyeceğimiz hiçbir şey yok ve tüm sorunlar çözülebilir. Devrimin her şeyin sorunsuz olması anlamına gelmediğini anladım. Devrim böyle bir şey değil. Devrim sürekli değişim demek ama karşılaştığın zorlukları hangi değerlerle ve hangi amaç için aştığın önemli.
Bu, YPJ ve kadın hareketi ile yaşadığım en derin deneyimdi. Kadın kurtuluşu ideolojisi, günümüz dünyasını analiz etmede öyle temel bir araç ki; o olmaksızın sanırım çok daha büyük bir belada olurdu başımız! Anlayışımızı ve pratiğimizi derinleştirmemiz ve daha fazla kadınla paylaşmamız gerekli ama benim gibi toplumu değiştirmek isteyen kadınlara daha şimdiden o kadar çok şey kazandırdı ki! Fikir-zikir-eylem birliği, çağdaş batılı zihniyetten öylesine uzak bir şey ki, onda bireysel kurtuluş diye bir şey yok. Bunu kendimden de görebiliyorum; dostlarım olmadan sınırlarımın çoğunu aşamazdım, devrimci kişiliğimi geliştiremezdim. Paylaşımlarımız sayesinde iç ve dış dünyamı daha iyi anladım. Hareketin içinde olmak benim için muazzam bir deneyimdi ve bunu dünyanın her yerinde mümkün kılmakta katkım olsun istiyorum. Bunun için çok çalışmak gerekiyor ama bu sadece bir zorunluluk değil, yapmaya değer bir şey. Ve elbette, kapitalizmin sunabileceği tüm seçeneklerden daha iyi.

Sivil özgürlüklerinizin kısıtlanması temelinde verilen cezaya rağmen Rojava Devrimi ile dayanışma mücadelenizi nasıl yürütmeyi düşünüyorsunuz?

Bu davayı internet sitelerinde ve sosyal ağlarda anlatmaya çalışıyorum. Sivil toplumda davayı yakından takip edenler oldu ama hepsi Rojava Devrimi’ni çok iyi bilmiyor tabii ki. Ama elbette haberdarlar. Ben ve diğer yoldaşlar anlatmayı başarabilirsek, Demokratik Konfederalizm bilincinin toplumda büyüyeceğini biliyorum. Sosyal medyadan pek hoşlanmıyorum, sokakta olmayı tercih ediyorum ama elbette o da mücadelenin bir aracı olabilir. Ayrıca, bunun kendimi daha da eğitmek, çalışmak ve analizimizi derinleştirmeye katkıda bulunmak için bir fırsat olduğunu düşünüyorum.

Bir buçuk yıl daha ev hapsinde tutulacaksınız. Cezanızın bir buçuk yılı kaldı. İtalya devletinin sivil özgürlüklere yönelik saldırılarına karşı güçlü bir hareket oluştuğunu düşünüyor musunuz?

Evet, ama bazı yerlerde ve bazı durumlarda. Mücadeleleri birleştirmek ve toplum için bir alternatif yaratmak için çalışmamız lazım.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.