Xizir yardımlaşma ve dayanışma inancıdır

Forum Haberleri —

  • Xizir’ın yaşattığı toplumsal gücün, temsil ettiği ahlaki değerlerin ne kadar anlamlı ve değerli olduğunu, Aleviliğin durduğu yer gösteriyor. Aleviler bu değeri yaşamlarından da iyi biliyor.

CİHAN EREN

Xizir haftası, Reya Heq Alevi inancının kutsal haftalarının en anlamlısı ve önemlisidir. Xizir haftasındaki hizmetlerin, inançsal boyuttan çok, toplumsal kültürü ve kimliği temsil eden, yaşatan yanı vardır. Bu kadar önemli ve yaşamsal olan bir kültürün, Alevilerin bir kesimi tarafından unutulması, inançsal ve yaşamsal sorunlara yol açmıştır. İnançsal ve kültürel değeri büyük olan Xizir’ı terk eden kendini, özünü terk etmiştir. Bu terk ediş, en başta dara ve zora karşı maddi ve manevi güç dayanaklarını unutmayı beraberinde getirmiştir. Unutanlar, vicdanlarının sesini duymamaya, Xizirca yapmaları gerekenleri yapmamaya başlamıştır.

Xizirca görevleri yapanların azalmış olması, darda ve zorda olan inançlıların maddi-manevi yardımına gidecek canların azalmasını da beraberinde getirmiştir. Gerektiği yer ve zamanda muhtaçların imdadına ‘Xizir gibi yetişen’lerin çıkmaması, en başta da Alevilerde darda ve zorda olanların zalimlere bakmasına hatta dönmesine yol açmaya başlamıştır. DAİŞ’e katılan Alevi gençler, milliyetçilere ve din istismarcılarına destek veren Aleviler, birçok Müslümanın dahi kabul etmediği Diyanete kulak kabartanlar, kendilerine dönük saldırılara bile gerekli cevabı veremeyen Aleviler vb… gerçekliklerin, bu anlattıklarımızla bağlantılı sonuçlar olduğunu kimse inkar edemez. Genelde Alevilerde özelde de Reya Heq Süreğinde bir kesimin değerlerini unutması, kendilerini güçsüz, çaresiz yapmış, değerlerine inananları da dara ve zora sokmaya başlamıştır.

Her sürekten Aleviler, Xizir haftası içindeki hizmetlerin, yaşadıkları birçok soruna ve soruya yanıt verdiğini unutmamalıdır. En başta, musahiplerin birbirini ziyaret ederek, aralarındaki ikrarın yüklediği ödevi yerine getirdiği hafta olmasıyla, dostluk, arkadaşlık, samimiyet gibi erdemleri inanç yoluyla diri tutan bir haftadır. Musahiplik, toplumsal kültür olarak eşine az rastlanır karşılıklı güven, dayanışma, paylaşma, sevgi ve saygı gibi erdemlerin zirvede yaşanmasını, yaşamaya devam etmesini sağlamaktadır. Xizir haftasında zirve yapan bu itikat, Aleviler arasındaki birliği, diriliği sağlamaya vesile olmuştur.

Xizir Cemi, bir Cem’de olan tüm ritüelleri ve kültürü barındırıyor. Duaları, duazlarıyla ana dili yaşatıyor. Rızalığı ile huzur veriyor, rahatlık sağlıyor. Kelamıyla, şiiri ve müziği besliyor. Sorgusuyla, doğru düşünceyi, sözü ve eylemi hatırlatarak, yanlış yola sapanı düzeltip canların insan-ı kamil olma yolunda yürümesini sağlıyor. Umut veriyor, inanç aşılıyor, irade ve dayanıklılık kazandırıyor. Lokmalarıyla paylaşımı büyütüyor. Aç ve açıkta kimseyi bırakmayarak, “Xizir dostê roza tengo” inancını pratikleştiriyor. Böylece Xizir’dan beklenen yardım, destek, canlar eliyle gerçekleşmiş oluyor.

Günümüz Alevilerinin belli bir kesiminde toplumsallık zayıflamıştır. Bu da inançlarıyla yarattıkları zenginliklerini ve kendilerini farklı yapan kültürlerini unutmalarına neden olmuştur. Bunun sosyal ve siyasal ifadesi, asimile olmaktır. Alevilerin en azından bir kesimi, kendisi olmaktan çıkacak kadar asimile olmuş denilmektedir. Alevilerden bir bölüm, farkında olmadan yaşanan asimilasyon sürecini, inancını kast ederek ‘bu hurafelere mi inanacağız, artık şehirlere göçtük bu tür şeyleri yaşamanın olanağı kalmadı vb…’ söylemlerle dillendirebiliyor. Gerçekte bu ve benzer ifadeler, maddiyatçılığın, benciliğin esas alındığını ve toplumsal dayanışma ve yardımlaşma kültürünün terk edilmekte olduğunu anlatır.

Unutmayalım ki en yakınına bile yardım etmek istemeyen, elindeki fazlayı muhtaçla paylaşmayı erdemden saymayan, eşini dostunu arayıp sormayı çıkara bağlayan, hanesine misafiri içtenlikle kabul etmeyen birinin yaşadığı bu anti toplumculuğa doğru derken baş vurduğu en kolay yol, inançların yaşattığı toplumsal kültürü küçümsemektir. İnançlardaki toplumsallığı geri ve zamanı geçmiş görmektir. Bu sadece Alevilerde değil hemen her inançta böyledir. Avrupalılar bu anti toplumculuğu, kapitalist modernite kültürünün baskısıyla bir yere kadar kabullendikleri için çok açık cümlelerle, davranışlarla ifade ederler. Örneğin ‘Alman usulü’ denilen kültür böyle bir şeydir. Fakat Ortadoğulular kapitalist modernite kültürünü tam kabullenemedikleri için yaşadıkları kültürel asimilasyonu inançlarındaki toplumsal ahlakı, zamanı geçmiş, geri kalmış gibi kavramlarla nitelendirerek anlatma, anlamlandırma yoluna giderler. Bu bilinçli bilinçsiz, yaşadıkları çelişkinin üstünü örtmede bir yol, vicdanlarını rahatlatmak için baş vurdukları bir yöntemdir.

Bir insanın toplumsal değerleri ve her yerde ve zamanda geçerli olan ahlaki erdemleri terk etmeye zorlayan, kapitalist modernite yaşamı ve kültürüdür. Bunu bilince çıkaramayan, çıkaramadığı için de nedenini anlayamadığı iç huzursuzluğunu, en kolay yoldan, inanç adı altında korunan, yaşatılan ve sürdürülen değerlere bilinçsizce eleştiri yaparak çözmeye çalışır. Bugün bu durum en çok Aleviler içinde yaşanıyor diyebiliriz. Yaşadığımız çağın her türlü sorunu, kapitalist modernitenin insanın ruhunu kirleten maddiyatçılığı ve bencilliğinden kaynaklanıyor. İnanç adı altında yaşanan toplumsal ve ahlaki değerlerden kaynaklanmıyor. Darda ve zorda olana yardım etmeyi emreden, eşitlik ve adalet isteyen bir fikir, kültür ve inanç neden geri ve zamanı geçmiş olsun ki!

Sadece kendini düşünmenin ve kendisi için istemenin makul ve makbul sayıldığı günümüz dünyasının yol açtığı hastalıklar, Alevilerde en çok da Xizir adıyla anlamlandırılmış kültürü vurmaktadır. Dolayısıyla inancın toplumsal ve kültürel değerini bilmeden konuşan Alevilere, sorunlarını Xizir inancının yaşattığı değerlerde değil, Alevi kavramıyla belirtirsek yoldan çıkaran çağın modernitesinin doğru dediklerinde aramayı öneriyoruz. Bilmek gerekir ki zamanı geçen Xizir inancı değil, inancı ve bağlı olduğu değerleri bir yelle kapılacak kadar hafiflemiş olanların, ilerici, modern dedikleri zaman ve devranın doğru bulduklarıdır. Gerici olan Xizir inancı değil, yaşamdan, kültürden ve gelenekten sorgusuz sualsiz kopanın ilerleme dediği şeydir.

Xizir’ın yaşattığı toplumsal gücün, temsil ettiği ahlaki değerlerin ne kadar anlamlı ve değerli olduğunu, Aleviliğin durduğu yer gösteriyor. Aleviler bu değeri yaşamlarından da iyi biliyor.

Xizir’ı çağırmak, ‘kapı’ ve ‘penceresini’ ona açık tutmak her zaman için gereklidir. Bunu bilmemek, buna inanmamak kendini kaybetmekle sonuçlanır.

Xizir her inançtan insanın dostudur. Ancak bugün en çok Alevilerin O’na ihtiyacı vardır. Bu nedenle Alevilerin, Xizir’ın yanlarında olacağı zamanı yaratmaları, mekana dönmeleri, uğrayacağı ‘evlerini’ temiz tutmaları gerekiyor. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.