YAŞ toplantısı

YAŞ kararları dokunulmazdır. Yaş toplantısında alınan ordudan ihraç kararlarına karşı yargı yolu kapalıdır. 2002 yılına kadar YAŞ’ın aldığı ordudan ihraç kararlarına karşı sivil üyelerin aleyhte şerh koymalarına rastlanılmamıştı. İhraç kararlarına karşı ilk defa aleyhte şerh koyan o tarihte başbakan olan Abdullah Gül ve M.Savunma bakanı olan Vecdi Gönül olmuştur. Yılda iki defa yapılan YAŞ toplantılarında alınan ihraç kararlarına karşı muhalefet şerhi koyma alışkanlığı bu tarihten itibaren devam etti.
Bu yılki yaz dönemi YAŞ toplantısının olağanüstü koşullarda yapılacağı önceden belli idi. Genelkurmay eski başkanı Koşaner’in 12 Haziran Seçimleri sonucunda AKP’nin oyunu artırması halinde istifasını vermeyi düşündüğü Nisan ayında basına intikal eden haberler arasında idi. TSK mensup aralarında iki orgeneral, korgeneral ve amirallerin ve de albaylarında bulunduğu çok sayıda muvazzaf subay, darbe yapmaya teşebbüs etmek suçundan dolayı cezaevlerine konulmuştu. Koşaner ve kuvvet komutanları silah arkadaşlarını bir eksiği (Necdet Özel) ile cezaevlerinde ziyaret etmişler, Koşaner basına yaptığı açıklamalarda modern hukuk ilkeleri ve insan hakları beyannamelerindeki tutukluluk süresi ile ilgili hükümlerin tutuklu askerlere de uygulanmasını istemişti. Demek ki hukuk bir gün gelir askerlere de lazım olurmuş!
Askerler bunu seksenbeş sene sonra anlayabildiler. Kırk bir kere maşallah!
YAŞ toplantısı öncesi Çankaya-Genelkurmay ve başbakanlık konutu arasında trafik oldukça yoğunlaştı.
Nihayet 29 Temmuz günü TC Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları-Jandarma Genel Komutanı hariç-istifa dilekçelerini ve emekliliklerini istediler. İstifalar üzerine büyük bir kaosun yaşanmasını, sabahlara kadar Genelkurmay Başkanlığı’nın ışıklarının sönmemesini bekleyenler boşuna beklemiş oldular. Ne büyük bir kaos yaşandı, ne Genelkurmay’ın ışıkları sabahlara kadar açık kaldı, ne de piyasalar dalgalandı. TC Başbakanı istifaları kabul ederek, paşaları emekliye sevk etti.
Böylece Kemalist ordunun Türkiye siyaseti üzerindeki vesayeti de son bulmuş oldu. Siviller ile askerler arasındaki dengede siviller lehine bozulmuş oldu. Türk sivil siyasetinin sabahtan akşama yatıp kalkıp Kürt özgürlük ve demokrasi siyasetine şükür etmesi gerekiyor. Kürt Özgürlük Hareketi bir tabu olarak görülen, dokunulmaz olan „askeri vesayeti”in fiyakasını mücadelesi ile bozdu. Otuz yıllık mücadele sırasında nice komutanlar gelip, geçti ancak Kürt özgürlük ve demokrasi hareketi eski gücünden hiçbir şey kaybetmeden yerli yerinde duruyor.
Ancak „askeri vesayetin” yıkılması Türkiye’nin demokratikleşmesini, Kürtlerin kendi topraklarında özgür yurttaşlar olarak yaşayabilmesi koşullarını beraberinde getirmiyor. Kürtler İran-Türkiye ittifakı ile İran’ın işgal ve imha hareketi ile karşı karşıya. ABD ve İsrail ile olan uzlaşmaz çelişkisine rağmen TC kanalıyla İran ve Türk askerleri Kürtlere saldırıyor. Kürt siviller canlarını ve mallarını kurtarmak için mukaddes Ramazan ayında yine yollarda. Yine kendi topraklarında muhacirliği yaşıyorlar.
Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı yapılan komplo Kürtlerin iki asırdır her parçada yaptıkları statü kazanma mücadelesine, kazanılan değerlerine büyük zarar verecek. Kürt siyasetçiler VİP salonlarından giriş yapamayacak, Türk sivil siyasetçiler tarafından kendilerine methiyeler düzülüp hoş geldin denilmeyecek.
Askeri vesayet ortadan kalktı ancak „sivil vesayet” tehlikesi top gibi kucağımızda durmaktadır. Kürt sorununun çözülmesini güvenlik güçlerine havale edilmesi, özel timlerin yeniden devreye sokulması, özel ordu kurulması, polisin ağır silahlarla techiz edilmeye çalışılması,1990’lara geri dönülme provalarının yapılması hayra alamet değildir. YAŞ toplantısından çıkacak komuta kademesi de bu yeni konsepte uygun olarak düzenlenecektir. 1999’larda yapılan operasyonlarda kimyasal silah kullandırtan bir komutanın G.Kurmay Başkanlığı’na getirilmesi bunun ipuçlarını veriyor.
Başta Kürt Müslümanlar olmak üzere tüm İslam dünyasının Ramazan ayını kutluyor, umudum yok ama yinede Ramazan ayının Ortadoğu halklarına barış getirmesini temenni ediyorum.
KÜRDİSTAN TARİHİNDE BU HAFTA:
* Kürdistan Uluslararası Festivali ilk kez 1 Ağustos 1992 tarihinde Almanya’nın Bochum şehrinde yapıldı.
* Koçgiri ve Dersim harekatının öncülerinden, ”Kürdistan tarihinde Dersim” ve „Hatıratım“ kitaplarının yazarı, Kürt aydını ve yurtseveri Dr.M.Nuri Dersimi 2 Ağustos 1973 tarihinde Halep’te hak’a yürüdü.
* 2 Ağustos 1999 tarihinde PKK lideri A.Öcalan ARGK güçlerine Kürdistan’ın kuzeyinden çıkmaları talimatını verdi. Geri çekilme sırasında TSK’nın kurduğu pusularda 500 gerilla yaşamını yitirdi.
* 2 Ağustos 1989 tarihinde Kürt tutsakların Eskişehir’den, Aydın’a sevkleri sırasında PKK’li tutsaklardan Mehmet Yalçınkaya ve Hasan Hüseyin Eroğlu şehit düştü.
* 4 Ağustos 1960 tarihinde Kürt yazar ve siyasetçi Refik Hilmi Bağdat’ta yaşamını yitirdi.
* 5 Ağustos 1922 tarihinde Kürdistan’ın doğusunda İsmailê Simko harekatı başladı.
* 5 Ağustos 1960 tarihinde Suriye rejimi aralarında parti sekreteri Dr.Nurettin Zaza ve Osman Sebri’nin de bulunduğu PDK-Suriye üyesi 5000 Kürdü tutukladı.
