Yaşam hakkı için 1 Mayıs’a!

Kadın Haberleri —

.

.

  • 1 Mayıs’ta sağlık emekçileri, “Ölmek istemiyoruz” diyerek taleplerini haykıracak. SES Eşbaşkanı Selma Atabey, Ekonomik, özlük, demokratik hakları bir kenara; yaşam hakkımızı savunmak zorundayız. Ölüyoruz, bunun ötesi yok. Alanlarda olabildiğince birleşik mücadele ile haykıracağız” dedi.

DİLAN BABAT
JİNNEWS/ANKARA

İşçi ve emekçiler, her yıl 1 Mayıs’ta hem gasp edilen hakları hem de görünmeyen emekleri için alanlara çıkıyor. Pandemi dolayısıyla geçen sene olduğu gibi bu yıl da belirlenen miting alanlarında, dar gruplar halinde işyerlerinde, işsiz bırakılanlar ve çalışmayanlar balkonlarda ve sosyal medyada taleplerini dile getirecek. Tüm bu etkinlikler 1 haftaya yayılmış şekilde gerçekleştirilecek.

Sömürülen emekleri, ağır, güvensiz çalışma ortamlarıyla ve koronavirüs salgınıyla beraber sağlık emekçileri en çok gündeme gelen meslek alanlarından biri oldu. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eşbaşkanı Selma Atabey, sağlık emekçilerinin 1 Mayıs’ı ’Ölmek istemiyoruz’ şiarıyla karşılayacağını söyledi. 

Özlük haklarına saldırı
 
Türkiye’de ilk vakanın açıklanmasından bu yana sağlık çalışanları Covid-19 konusunda bilgilendirilmediği ve yetersiz malzeme ile çalışmak zorunda bırakıldığı için ciddi sıkıntılarla karşılaştıklarını söyleyen Atabey, üçüncü pikin yaşandığı pandemi sürecinde de istedikleri noktada bir tedbir alınmadığını kaydetti. Pandemi sürecinde sadece personel sorunu ile karşılaşılmadığını belirten Atabey, “Özlük haklarımıza saldırıda bulunuldu, ekonomik haklarımız tırpanlandı. Anti demokratik birçok uygulamayla karşılaştık. Özellikle kamuda personele dönük alınan tedbirlerin hiçbiri sağlık alanında gerçekleştirilmedi” dedi.  
 
İtirazımız var
 
Pandeminin ilk süreçlerinde sağlıkçıların evlerinden uzak yaşamak zorunda kaldığını, yaşam alanlarını da kendilerinin temin ettiğini hatırlatan Atabey, bugün de hala aynı sorunların yaşandığını söyledi. Eşbaşkan devamla,  “Pandeminin üçüncü pikinde yeni kısıtlamalarla birlikte yeni düzenlemeler yapıldı. Sağlık emekçileri bu düzenlemelerden de muaf bırakıldı. 60 yaş üzeri çalışanlara, kronik hastalığı olanlara, 10 yaş altında çocuğu olan emekçilere izin verilmedi. Buna tabii ki itirazımız var. Dönüşümlü ya da uzaktan çalışma olmadı ve sağlık emekçileri böyle koşullarda çalışmak zorunda bırakıldı” diye konuştu. 
 
Yüzde 70’i kadın
  
Sağlık alanının yüzde 70’ni kadın emeğinin oluşturduğunu kaydeden Atabey, “Ama kadınlar görmezden gelindi. O alanda sadece erkekler varmış gibi sadece erkekler ile çalışıldı. Sistem sadece hekimler üzerinden gidiyormuş gibi göründü” dedi. 

İfade edilenle yaşanan ayrı

Sürecin asıl kahramanlarının sağlık emekçileri olmasına rağmen emeklerinin görülmeyen bir noktada olduğunu yineleyen Atabey, şöyle devam etti: “Bunlar bir kenara; ekonomik, özlük, sosyal ve demokratik bütün haklarını yok sayarak, daha çok çalışmayı, hatta ölümü dayatan bir süreçle karşı karşıya kaldık.  İktidarın basında ve kamuoyu ile paylaştığı rakamlarla, sağlık emekçilerinin alanda gördükleri çok farklı. Ve bu farkı kamuoyu ile paylaşmak istediğimiz noktada ciddi saldırılarla karşı karşıya kalıyoruz. Bize dönük dosyalar açılıyor, sürgünlere maruz kalıyoruz. Görünmez kılınmak bu işte.

180 bin sağlık emekçisi koronavirüsüne yakalandı. Hatta ikinci ve üçüncü virüsü kapan sağlık emekçileri var. Bunların yarın nasıl bir hasar bırakacağı konusunda bir fikrimiz yok. Emeğimiz görülmüyor ama bizim üzerimizde çok rahat siyaset yapabiliyorlar.” 
 
Yanlışların bedelini toplum ödüyor
 
Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı ile kendilerinin açıkladığı veriler arasında çok ciddi fark olduğunu yineleyen Atabey, “Eğer siz lebaleb kongreler yapar, cenazenizi on binlerle uğurlarsanız, yan yana durup halka da, ‘siz maske takmadınız, bu durumdan sorumlusunuz’ diyorsanız, orada çok ciddi yanlışlıklar var demektir. Yöneticiler bu yanlışlıkları sürdürdükleri sürece maalesef biz pandemi ile mücadelede daha fazla can kayıpları ile bu bedeli ödemek zorunda kalacağız” şeklinde konuştu.   
 
‘Ölüyoruz, ötesi yok’ 
 
Atabey, 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı vesilesiyle de şunları belirtti: “Cenazelerine binlerce, kongrelerine on binlerce kişi katılabiliyor ama bizim sokakta 50 kişiyle mesafeyi gözeterek  maskeli bir şekilde 1 Mayıs’ı kutlamamız engellenmeye çalışılıyor. 1 Mayıs’ın hafta sonu olmasından kaynaklı sokağa çıkma yasağı ve pandemi gerekçe gösteriliyor. Birçok ilimizde 1 Mayıs’ı kutlamak için 30 Nisan’ı zorluyorlar. Ama izin verilmediği takdirde o alanları tekrar zorlamak zorundayız. Çünkü bizim sesimize kulak tıkayan iktidara ve dünya kamuoyuna bazı şeyleri aktarmak gibi bir sorumluluğumuz var. Biz SES olarak, 29 Nisan’da iş yerlerimizde kendi taleplerimizi dile getireceğiz. Özellikle İstanbul Sözleşmesi bizim için önemli bir yerde duruyor. Çünkü bizim sendikamız eşbaşkanı, kadın sekreteri ve kadın üyesinin yoğun olduğu bir sendika. 1 Mayıs’ta en fazla İstanbul Sözleşmesi’ni ön plana çıkarmak istiyoruz. İkincisi ise koronavirüsün meslek hastalığı sayılmasını ön plana çıkarmak istiyoruz. Bunun yanı sıra birçok taleplerimiz olacak. Bu talepler doğrultusunda 29 Nisan’da kendi iş yerlerimizde 30 Nisan’da ise planlanan miting alanında taleplerimizi duyurmaya çalışacağız. Bu süreci hep birlikte yürütmeye ihtiyaç var. Ekonomik, özlük, demokratik hakları bir kenara; artık yaşam hakkımızı savunmak zorundayız. Ölüyoruz, bunun ötesi yok. 1 Mayıs’ta emeğimizi ön plana çıkaracağız, yaşam hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz. Alanlarda olabildiğince birleşik mücadele ile haykıracağız." 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.