Yaşam insanca yaşanır olsun diye Kemal Pir her daim günceldir

Yüzünden mütevazılığın ve insani dinginliğin yalın ifadesi yansıyan Kemal Pir, 1952 yılında Gümüşhane’nin Torul İlçesine bağlı Güzeloluk köyünde doğan bir “Türk’tür.” Pir, 14 Temmuz 1982’de Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek’le başladığı ölüm orucunda 7 Eylül 1982 tarihinde Hakka Yürümüştür. “Dünyadaki eşitsizliğin kapitalizmden kaynaklandığına inandım. Marksist oldum. Yani sosyalist oldum. Dünyayı tanımak ve bilmek benim için yetmiyordu. Değiştirmek için de mücadele etmem gerekiyordu.” Kemal Pir’in bu ifadesi Marks’ın “Filozoflar dünyayı yeterince tartıştı. Şimdi tartışmanın değil, dünyayı değiştirmenin zamanı.” Tezinin fiili yorumudur.
Kemal Pir, bu tezi kimsenin aklından bile geçmeyen Türk/İslamcıların “Kırro” diye aşağıladığı, bir halk olarak varlığını, dilini kabul etmediği, insan yerine dahi koymadığı, yoksulluğu iliklerine kadar yaşayan Kürtlerin içinde uygulamaya koymuştu. Yoksa “Devrim sınıf olgusunun kesinleştiği sanayi ülkelerinde olacak!” diyerek İngiltere’yi işaret ederken “Hiç beklemediği” Rusya’da devrim olan Marks yine mi “Yanılmıştı???” Türk/İslamcılar nerden bilirdi ki “Kıro Kürtler” Marks’ı okuyacaklar, bununla da yetinmeyip dünya, Ortadoğu ve Türkiye’deki sosyal, siyasal, sınıfsal, etnik ve inançsal duruma yeni bir yorum getirecekler! Ve günün birinde Karadenizli öz be öz Türk biri, adı da Kemal!!! “Üzerine beton dökülmüş” adı, dili, kültürü yok edilmiş “Kırrolar” için kendini feda edecek! Türk/İslamcılara göre Kürt Hayri Durmuş “Bir kere terörist” ise adı Kemal olan bir Türk “Kırrolar” için yaşamını “Harcıyorsa” iki kere “Teröristtir!”
“Yaşamak direnmektir. Yaşamı uğrunda ölecek kadar seviyoruz” demişti Kemal Pir. Ne yazık ki Kemal Pir’in yaşamı ve eylemi Türkiye toplumunda yeterince anlaşılamadı. Kemal Pir, idama giderken Deniz Gezmiş’in, Denizleri “İdamdan kurtarmak” için Kızıldere’de Hakka Yürüyen Mahir Çayan ve arkadaşlarının, “Ser verip sır vermeyen” İbrahim Kaypakaya’nın savunduğu değerleri savunmuş ve geliştirmiştir. Tüm insani değerlerin yaşanır olabilmesi, emeğin özgürlüğü, Türk ve Kürt halklarının eşitliği için Hakka Yürümüştür.
Kemal Pir tıpkı Denizler, Mahirler, İbolar gibi üniversite öğrencisi olduğu gencecik yaşında bu yola girmiştir. Onu güncel kılan da bu tercihi ve eylemidir. O Türkiye tarihinde yaşamı ve eylemi ile özel bir kişidir. Halklar arasındaki dayanışmacı ruhu ile dünya siyaset tarihine mal olmuş ender bir kişiliktir. Kemal Pir için “Ölüm orucu” bir tercih değil, bir zorunluluk olmuştur. 12 Eylül faşizmi tarafından “Kutsal ayet” haline getirilen “Türk/İslamcılığın” Diyarbakır Hapishanesindeki yürütücüsü Esat Oktay Yıldıran’dır. Yıldıran için temel amaç Diyarbakır Zindanındakileri yaşamdan bile yıldırmak, yaşayan birer ölü haline getirmektir. Öyle ki Esat Oktay “Ölümü bile arayacaksınız!” derken uyguladığı işkenceler insan hafızasının almayacağı türdendir. Kemal Pir ve arkadaşları bu zulüm karşısında başka seçenek olmadığı için ölüm orucuna başladığında gestapo Esat vazgeçirmek için çok uğraşmıştır. Çünkü gestapo Esat “Eriterek öldürme zevkini” kendisi yaşamak istemektedir.
Açlık grevi ve ölüm orucu kesinlikle onaylanacak bir eylem türü değildir. Ama beni bağışlayın da Türk/İslam dışındaki etnik ve inançsal kimliklere yok etmeyi reva görenler “Süresiz, dönüşümsüz açlık grevleri karşısında” birden “Yaşam savunucusu” kesildiler. “Hoca Efendi’ye” göre “Açlık grevi günah. Tedricen ölüm intihar demek olup Allah’a asilik sayılır!” Açlık grevine “Günah işliyorlar” diyen “Hoca Efendi” bir dil olarak Kürtçe’nin ve bir inanç olarak Aleviliğin yasaklanmasını “Ayet ve surelerle” savunuyor. “Hoca Efendi”nin Kurduğu Tv kanallarında Kürtçe Kürt/İslamcılık yapmak yasak değil. Ancak Kürtler kendi ana dillerinde eğitim, savunma istediklerinde “Bölücü” oluyorlar. Ve “Hoca Efendi” vaazlarında Kürtlere ve Dersim Alevilerine beddua etmeyi ibadet sayıyor.
Türk/İslamcılar “Kırrolar” için bu kadar yufka yürekli olamazlar! Bu işin doğasına aykırı bir durumdur. Sanırım Türk/İslamcılar “Süresiz dönüşümsüz açlık grevi” yapan canlara “Siz zahmet edip canınıza kıymayın. Ölmeniz için gerekeni yaparız!!!” demek istiyorlar. Gestapo Esat da Kemal Pir ve arkadaşları için “Eğer ölüm gerekiyorsa onu da biz yaparız!” diyordu. 12 Eylül 1980 Askeri darbesinden 32 yıl sonra “İleri demokrasi”de Türk/İslamcılar dil ve inanç üzerindeki yasakları kas katı uygulayarak insanlığa karşı suç işliyorlar. Bu da yetmez gibi başka yol kalmadığından açlık grevi yapan tutuklu ve hükümlülere “Günahkar” diyorlar.
Kemal Pir, Denizler, Mahirler, İbolar, Mazlumlar yaşam insanca yaşanır olsun diye “Uğruna ölecek kadar sevdi.” Ve yine binlerce insan yaşam yaşanır olsun diye “Uğrunda ölmeyi” tercih etmek zorunda kaldı!...
