Yeni ABD yönetimi ve Ortadoğu’da değişen dengeler

Forum Haberleri —

Trump/foto:AFP

Trump/foto:AFP

  • Trump’ın en çok merak edilen siyaset tarzı ise, Ortadoğu’ya nasıl yaklaşacağı ve Suriye’deki yeni dönemi Türkiye ve İran ile ilişkiler bağlamında nasıl ele alacağı oldu. Anlaşılan o ki, Türkiye’nin Erdoğan’ı ile ilişkileri konusunda henüz tam karar vermiş değil. Bölge halkları ise, özgür ve eşit yaşama hayallerini gerçekleştirmek için ortak direnişlerini örgütlüyor.

SİNAN ÖNAL

Tüm Dünya ülkeleri, 5 Kasım 2024 tarihinde, Trump’ın ezici oyla başkan seçilmesini kaygı ve korku ile yeni bir kaosun başlangıcı olarak ele aldı. Sadece Muhafazakâr Cumhuriyetçi ideolojiye karşı olanlar ya da dünya sol ve sosyal demokrat hareketleri değil, aynı zamanda NATO paktı üyeleri de aynı kaygıları yaşadılar. Zira herkes Trump’ın 2016-2020 yılları arasındaki önceki döneminde, mevcut Amerika müesses nizamına ve dünyanın II. Dünya Savaşı sonrası kurulu dünya düzenine karşı neler yaptığını biliyorlardı. Bundan ötürü, halihazırda sahip olduğu yetkilerle neler yapabileceğini bilenler, bu hafızalara kazınmış deneyim ile kendi gardlarını almaya başladılar.

Daha yemin töreninin ilk günü olan 20 Ocak’ın hemen ardından, 50 kararnameye imza atarak, selefi olan Joe Biden’ın tüm siyasetini alt üst etti. Paris İklim Antlaşması’ndan ve Dünya Sağlık Örgütü üyeliğinden çekilmeye, üzerinde gizlilik kararı bulunan arşivleri kamuoyuna açıklamaya ve iç güvenlik ile istihbarat kadrolarını değiştirmeye kadar bir dizi yeni karar aldı.

Bu yazının konusu, çok doğal olarak, Trump yönetiminin, Ortadoğu siyasetini nasıl ele alacağı tartışmalarını içeriyor. Zira Amerika seçimlerinin hemen ardından 26 Kasım’da, Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) beklenmedik bir şekilde yeni bir askeri hamle başlattı ve bu durum Şam’ın ele geçmesi ve 56 yıllık Esat Baası’nın "ansızın" sona ermesiyle sonuçlandı.

Bildiğiniz gibi İsrail, ABD ve NATO’yu arkasına alarak, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın saldırısıyla başlattığı müdahalesinin sonucunda Gazze’yi, Ekim 2024 itibariyle, geriye bariz bir soykırım bırakarak komple ele geçirdi. Bunun yanı sıra Lübnan Hizbullah’ını yönetimsel düzeyde tasfiye ederek İran’ın on yıllardan beri kurmak için uğraştığı Şii Hilali’ni bir daha kendine gelememecesine darbeledi. 1980’lerden beri dünya sol aktivizminin temel gündemlerinden biri olan Golan tepelerinin geri kalanını da kaşla göz arasında işgal eden İsrail, daha da ileri giderek Suriye’nin Şam’ı gören tepelerini fiili olarak ilhak etti. Dahası, Rusya’nın Çarlık döneminden beri güçlü olduğu Akdeniz havzasından beklenmedik ayrılışı, tüm dünyayı hayretler içine gark etti.