Yeni dönemde eskiye dönüş

Dünya Haberleri —

.

.

  • Yeni dönemin neler getireceği meçhul olsa bile, iç kamuoyunun Biden’dan dış politika anlamında beklentileri çizdiği demokrasi, özgürlük ve insan hakları çerçevesiyle tutarlı olması yönünde. Biden & Harris Yönetimi bu tarafa doğru yönelecek olsalar bile, kademeli ilerlemenin ötesinde radikal bir değişiklik öngörmek oldukça zor.

 

VİYAN IŞIK

Joe Biden göreve başladığından beri ilk kez ABD dış politikasındaki yol haritasını 5 Şubat’taki konuşmasında anlattı. Hiç şüphesiz dünyanın her yerinde ABD Başkanlık Seçimi’ni takip eden milyonların da esas merak ettiği konu buydu. Biden "ABD geri döndü" diye söze başladı ve Trump döneminde Amerikan dış politikasının son derece alışılmadık rotasını geri çevireceğinin sinyalini verdi. Biden'ın sözlerindeki "diplomasi" vurgusu da aşina olan kulaklara Demokratların klasik dış politika anlayışını çağrıştırdı. Özellikle “diplomasi, dış politikamızın merkezinde olacak” vurgusu ABD dış politikasında uluslararası normların tekrardan önemseneceğine yönelik bir beklenti oluşturdu.

Önemli bir başlık olarak Rusya

Konuşmasında en çok dikkat çeken kısım şüphesiz demokrasi vurgusu oldu. ABD’nin yakın müttefikleri olan Batı dünyasıyla iletişimde olduğunu söyleyen Biden, Trump Yönetimi’nin dış politikasını ima ederek son yıllarda ihmal edilen demokratik ittifaklar kurmanın öneminin altını çizdi. Özgürlük, demokrasi ve insan haklarını uluslararası camiada hiç değilse kâğıt üzerinde savunmanın, Biden Yönetimi’nin dış politikada yaptığı en önemli değişiklik olacağını söylemek mümkün. Buradan hareketle, ABD’nin dış politikasının önemli bir başlığını Rusya’nın oluşturduğunu söylemek mümkün.

Çin politikası ve iç kamuoyunun tatmini

Rusya’da muhalefet lideri Alexei Navalny’nin zehirlenmesinin ve siyasi motivasyonlarla hapse atılmasının kabul edilemez olduğunu Putin’e aktardığını söyleyen Biden, aslında dış politikasının ilk atılımlarının özgürlük, demokrasi ve insan hakları üzerine çizdiği çerçeve dahilinde olduğunu göstererek iç kamuoyunu tatmin etmeyi hedefliyor. Trump döneminin en büyük şoklarından biri ise Çin’le girilen “ticaret savaşı”ydı. Cumhuriyetçilerin sıklıkla Çin aşığı olarak itham ettiği Biden, bu kesimlere Çin’i hafife almayacağını ispat etmeye çalışacak.

İklim anlaşmasına dönüş

Biden, yeni toplumsal hareketlerin bel kemiği olan ekoloji hareketinin taleplerini karşılamaya yönelik dünya için küçük, ABD için ise “büyük” bir adım attı. Trump’ın çekildiği Paris İklim Anlaşması’nı tekrardan imzalayarak diplomasiyi iklim hedeflerine entegre ettiğini söyledi. Liberal kanadı oldukça mutlu eden bu adım pek çok sol çevre tarafından yeterli bulunmuyor.

Mülteci politikasında göz boyama

Dünya çapında 80 milyon kişinin zorunlu göçe tabii tutulduğunu söyleyen Biden, 2021 yılında ABD’ye alınacak mülteci sayısını 15,000 kadar arttırmayı planlıyor. Trump’ın mülteci düşmanı politikalarından sonra 15 bin rakamı pek dişe dokunur olmasa bile göz boyamak için yeterli. Dünya çapında artan mülteci düşmanlığı, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki merkez partileri mülteciler üzerine olan programlarını yeniden gözden geçirmeye itti. Demokrat Parti için sağ-merkez kalan Biden, diğer tüm demokratlar gibi Trump’ın mülteci politikasını eleştirdi. Ancak, radikal bir politika değişikliğine gitmeyeceği bariz. Trump’ın ‘Müslüman yasağı’ olarak bilinen Müslüman ülkelere yönelik giriş yasağı, Biden tarafından ayrımcı olarak adlandırılıp bu kararnameyi görevi aldığı ilk gün iptal etmişti.

Kademeli ilerleme, mülteciler politikası için en doğru tabir olabilir.

LGBTQ bireyler için yeni rota (!)

Biden, LGBTQ sığınmacılar için özel olarak bir rota belirleyeceğinin sinyali verdi. LGBTQ topluluğunun dünya çapında yaşadığı problemleri diplomasi yoluyla ekarte edeceğini söyleyen Biden’ın bu politikası liberal ve merkezci kesimler için mutluluk verici bir gelişme olsa bile, siyasi spektrumun sol tarafında kalanlar için pek inandırıcı bir vaat değil. Diğer yandan, Biden Yönetimi’nin Ortadoğu ve Afrika’ya yönelik planlarıyla Trump Yönetimi’nin politikalarını revize edeceğini söylemek mümkün.

Radikal değişimler beklenmemeli

Türk havuz medyasını oldukça rahatsız eden Brett McGurk’ün Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü olarak görevlendirilmesini es geçmek olmaz. Daha önceden Obama yönetiminde IŞİD ile Mücadele Özel Temsilcisi olarak görev yapan McGurk, Türk devletinin Rojava’yı işgaline Trump’ın yeşil ışık yakmasını eleştirmişti. McGurk’ün göreve gelmesinin Erdoğan’a bir uyarı olduğunu söylemek pek de yanlış olmaz.

Yeni dönemin neler getireceği meçhul olsa bile, iç kamuoyunun Biden’dan dış politika anlamında beklentileri çizdiği demokrasi, özgürlük ve insan hakları çerçevesiyle tutarlı olması yönünde. Biden & Harris Yönetimi bu tarafa doğru yönelecek olsalar bile, kademeli ilerlemenin ötesinde radikal bir değişiklik öngörmek oldukça zor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.