Yeni kabinenin şifreleri

Cafer TAR yazdı —

  • Devlet ilerici/yurtsever Kürtlüğü tasfiye etmek için içerde yoğun tedbirler almaya çalışıyor; yeni dönemde yurtsever Kürtlük yoğun saldırılarla yok edilmeye çalışılırken, buna yönelik Kürt kamuoyundan gelecek tepkiler işbirlikçilik üzerinden en aza indirilmeye çalışılacak.

İtiraf etmek lazım; son bir aydır biz de dahil bütün muhalefet cephesi büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. Kimse ben bütün bunları önceden tahmin etmiştim demesin; çünkü geldiğimiz yer itibariyle bu tür yaklaşımların hiçbir karşılığı yok; ayrıca bundan sonra olacaklara bu türden yaklaşımların hiçbir faydası da olmaz.

Doğru tutum bütün bu olanlardan en isabetli dersleri çıkarmak ve bundan sonra bizi zafere götürecek tarzı ortaya koymak olmalıdır. Aksi davranışlar sadece durumu güçleştirmekle kalmaz, Erdoğan/Bahçeli faşizminin değirmenine su taşır.

Aslına bakarsanız iktidar cephesinde de, seçim kazanıldı ama ortada büyük bir zafer yok; rejim ilk defa karşısında güçlü bir muhalefet bloğu ile karşılaştı. Öncesinde Erdoğan yarışı bütün diğer rakiplerinden açık ara önde tamamlardı; fakat şimdi ilk defa bütün devlet aygıtı devreye girmeseydi seçimi kaybetmişti.

Bütün bunların bize nasıl bir faydası var diye sorabilirsiniz; şöyle bir faydası var. Erdoğan rejimi bundan sonra ilk defa aslında bir tür savunmada olacak. Yeni açıklanan kabineye baktığınızda da aslında rejimin savunmada olduğunu görürüz.

Özellikle yeni maliye bakanı Mehmet Şimşek üzerinden Erdoğan uluslararası sermayeye “bundan sonra sizinle daha uyumlu bir ekonomi politikası sürdüreceğim!” mesajı veriyor. Türkiye ekonomisi uzun yıllardır tamamen kara para üzerinden finansman açığını karşılıyordu.

Bu durum sadece Türkiye ekonomisine zarar veren, ekonomiyi yasadışı hale getiren bir durum değil; bütün Batı ülkelerinin ekonomilerini tehdit eden bir karakter kazanmıştı. Bütün Avrupa ülkelerinin kara parası illegal yollarla Türkiye’ye geliyor, daha sonra Türk bankacılık sistemi üzerinden yeniden batı ülkelerine dönüyor.

Gelinen aşamada Erdoğan rejiminin bu tutumu batı ekonomilerinin istikrarını da tehdit eder bir karakter kazanmaya başlamıştı. Başta Almanya olmak üzere birçok batı Avrupa ülkesi Türkiye’de birikmiş göçmenlerin kendi ülkelerine gelebileceği kaygısıyla Erdoğan rejimine bu noktada çok baskı yapamadılar.

Fakat son yıllarda özellikle Ege’de, Yunanistan ve Bulgaristan sınırında yapılan tahkimatla bu sorun Batı Avrupa ülkeleri açısından biraz daha yönetilebilir hale geldi. Hiç kimse Erdoğan’ın bütün sınırları göçmenlere açmasını insanlık değerleri ile izah etmiyor. Konuyla ilgili herkes aslında Erdoğan’ın göçmenler üzerinden iç politikada muhalefeti, dışarda ise Avrupa ülkelerini dengelemeye çalıştığını biliyor.

Son on yıldır Erdoğan tarafından sürdürülen bu tehdit ve şantaj siyaseti bir yere kadar iş gördü; fakat artık bu siyasetin geldiğimiz nokta itibariye Erdoğan’a daha fazla fayda sağlama potansiyeli kalmadı. Hem içerde hem de dışarda tepki çeken “göçmenler üzerinden başka ülkeleri tehdit, içerde muhalefeti baskılama siyaseti” bitme noktasına geldi.

Tam da bu noktada işte Erdoğan yeniden yüzünü nispeten batıya dönmüş lider rolüne dönecek gibi gözüküyor. Süleyman Soylu ve diğer Batı karşıtı bakanların kabine dışı kalması bize yeni dönemde Erdoğan’ın Batı ile ilişkilere önem vereceğini gösteriyor.

Cevdet Yılmaz’ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı olması ve Hüda Par’ın aynı zamanda parlamentoya taşınması da tesadüf olarak görülemez. Erdoğan bütün bunlarla yurtsever Kürlüğü işbirlikçi Kürtlük ile ikame etmek istiyor.

Günümüze kadar Türk devleti dünyanın her yerinde Kürtlüğün bütün renklerine karşı bir sürek avı düzenledi; fakat gelinen noktada bu siyaset artık sürdürülemez hale gelmiştir. Kürtlük artık bölgesel denklemlerin değişmez bir sabiti haline gelmiştir ve bu Türk devletine rağmen olmuştur.

Türk devleti de bu yeni durumu kabul etmek zorunda kalmıştır. Bu noktadan itibaren devlet “eğer Kürtlük bölgesel denklemlerin değişmez bir sabiti haline gelmişse biz de yolumuza kendi Kürtlüğümüzle devam edelim!” noktasına gelmiştir.

KDP ile geliştirilen ilişkiler, Hüda Par’ın parlamentoya taşınması bu kabulün ilk uygulamalarıydı; Cevdet Yılmaz ve Mehmet Şimşek’in kabineye alınması ise ikinci aşama olarak devreye sokulmuştur. 

Devlet ilerici/yurtsever Kürtlüğü tasfiye etmek için içerde yoğun tedbirler almaya çalışıyor; yeni dönemde yurtsever Kürtlük yoğun saldırılarla yok edilmeye çalışılırken, buna yönelik Kürt kamuoyundan gelecek tepkiler işbirlikçilik üzerinden en aza indirilmeye çalışılacak.

Bize düşen bu çizginin elimizdeki ideolojik kurumlar üzerinden deşifre edilmesi ve halkın bu noktada uyanık hale getirilmesi olmalıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.