Yeni Osmanlıcılık hayallerine karşı tarihsel bir bakış

Forum Haberleri —

❏

RENAS AMED

Bu dönemde yoğun olarak TC’nin Yeni Osmanlıcılık hayalleriyle devlet sınırlarını ve hegemonya alanlarını genişletmek istediğinden bahs ediliyor. Bu tespit çok doğru ve yerinde olan bir tespit olarak derinliğine ve genişliğinde irdelenmeyi gerektiriyor. Yaşanan güncel olaylar, siyasal gelişmeler ve sosyolojik analizlerle bu tespitler halka ulaştırılıyor. Tarihsel, güncel, ulusal ve evrensel bir sorumluluk olarak her Kürt’ün bu kirli ve kanlı oyunu boşa çıkarmak için bir söz söylemesi, bir eylemde bulunması, duyguda ve ruhta direniş ve isyan meşalesini gürleştirmesi gerekiyor.

Yapılan tespitlere dönüp bakarsak şu soru öne çıkıyor. Erdoğan ve Bahçeli kliğinin İttihat-i Terakki zihniyetiyle, cihadist katliamcı pratiğiyle Yeni Osmanlıcılık hayallerini nasıl geliştirmek istiyor? Belli ki PKK’de somutluk kazanan Kürt Özgürlük mücadelesini gerekçe göstererek; tüm Ortadoğu’ya hakim olabilmek için başta Kürdistan olmak üzere, Suriye, Irak ve Libya’da somut işgal saldırıları geliştiriyor. Bunu yaparken ne yazık ki teslimiyetçi köle Kürt’ü yanına alarak özgürlükçü Kürt’ü ise imha ederek adım adım ilerlemek istiyor.

Bu ırkçı, saldırgan, imhacı, katliamcı, asimilasyoncu, faşist, cihadist zihniyet ve pratiğe hizmet eden köle Kürt’e söyleyecek bir kaç sözümüz olmalı. Faşist Türk devleti Bakur, Başûr, Rojhilat ve Rojava’da sınırsız ve dizginsiz bir imha saldırısı geliştiriyor. Kürt halkının en seçkin, en dürüst, en fedakar, en saygın ve en mücadeleci evlatlarını gözünü kırpmadan, paramparça edercesine imha etmeyi temel varlık nedeni olarak görüyor. 21.yy’ın en direngen evliya ve dervişlerini tümden imha etmeden büyük hegemonya hayallerinin gerçekleşmeyeceğine inanıyor. Peki köle ve üç kuruşa her şeyini satmaya hazır düşkün Kürt, güncelde yaşananları hiç mi göremiyor? Kürt toplumu içerisinde her zaman lanetli bir rol sahibi olmuş bu eğilim eğer günümüzde yaşananları göremiyorsa tarihte yaşanan kimi süreçleri bu eğilimin sahiplerine hatırlatmanın belki bir faydası olabilir. Hem özgür ve direngen Kürt, özgürlük mücadelesinde daha keskin bilenebilsin diye hem de köle Kürt, ihanet tarihinden kimi dersler çıkarabilsin diye bu süreçlere değinmek önem arzediyor.

Kürtler, Selçuklular sürecinde şayet Alparslan’ın ordularına yardım etmeseydi, Türklere Ortadoğu kapıları açılmazdı. Daha sonraki süreçlerde Osmalı devleti kurulduğunda öncelikle İç Anadolu’da gelişip yönünü Avrupa’ya vermiş ve Viyana kapılarına kadar dayanmıştı. Ama Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlıların yönünü Ortadoğu’ya dönme planı gündeme geldiğinde Kürtlerle ittifak bu yayılma planının temel yolu olarak öne çıktı. İdris-i Bitlisi, Safavilere karşı Osmanlı İmparatorluğunun çatısı altında Kürt Mirliklerini birleştirerek bir anlaşmaya varmıştı. Osmanlı devleti bu anlaşmayla Çaldıran, Mercidabık ve Ridanye savaşlarından zaferle çıkıp Ortadoğu’nun tümü ele geçirmişti. Eğer Kürtlerin desteği olmasaydı Osmanlıların Ortadoğu’ya yayılmaları öyle kolay olmazdı. Bu ittifaka karşılık olarak Osmanlılar sadece Kürtlerin Mirlik düzenine karışmayacak, Mirlikler de Osmanlı’ya güç ve destek sunacaktı. 1514 yılındaki Çaldıran savaşından 1806’daki Baban isyanına kadar Kürtler oluşturulan statü çerçevesinde aşiretler düzeyinde yaşadı. 1847 yılıyla birlikte Osmanlılar tarafından Mirlik düzeni ortadan kaldırıldı. Oysa günümüzde AKP–MHP faşizmi yeniden Osmanlıcılık hayalleriyle her yere saldırıyor ama bunu Özgür Kürt’ü ortadan kaldırarak yapmak istiyor.

Dönüp Baban isyanına baktığımızda Kürtlerin Mirlik düzeninde basit ve doğal yaşam istemlerine dahi bir müdahelenin gerçekleştiğini görüyoruz. Osmanlılar Abdurrahman ve Xalit kardeşler arasındaki çelişkilerden yararlanarak isyanı bastırmayı başarıyor. Xalit Paşa, kardeşi Abdurrahman’a ihanet ediyor. Sonuçta Babanlar yeniliyor.

Mir Muhammed ayaklanmasında Meleyê Xetê adındaki imam, rahatlıkla Osmanlıların safında yer alarak “kim ki Osmanlılarla savaşırsa eşinden boşanmış sayılır, çünkü Osmanlılar Halifeliği temsil ediyorlar” diyebiliyor. Yenilginin başka nedenleri olsa da bu durum savaşması gereken yapının Osmanlılar karşısında savaşmamasına neden olabiliyor. Bu da beraberinde yenilgiyi getiriyor.

Botan Miri Bedirxan Bey öncülüğünde başkaldırdığında kendi öz yeğeni ve savaşın temel komutanlarından olan Êzdinşêr’in ihanetiyle karşılaşabiliyor. Çünkü Osmanlılar Bedirxan ve Êzdinşêr arasındaki çelişkilerin farkındadır ve bu çelişkilerden yararlanmak istemektedirler. Êzdinşêr’e “eğer ayaklanmayı bastırmada bizlere yardım edersen seni Mir yaparız” vaadinde bulunuluyor ve bu vaade kanan Êzdinşêr, Berdixan Beye karşı içine girdiği ihanet pratiğinin ödüllendirilmesinden kısa bir süre sonra kendisi ayaklanmak zorunda kalıyor. Sonuçta her iki ayaklanma da bastırılıyor.

Belki de güncelde en dikkat çekmesi gereken olay, 1914 yılında Şêx Selam Barzani’nin Osmanlılar tarafından Musul’da idam edilmesi oluyor. Şêx Selam Barzani Osmanlılar tarafından idam edildi. Çünkü Osmanlılar, Barzani’lerin giderek bulundukları bölgede etkili hale gelmesinden oldukça rahatsızdılar. Bunu sınırlandırmak isterken yaşanan olayların sonucunda bu idam olayı gerçekleşiyor. Oysa günümüzde Barzani ailesi sanki bu olayı unutmuş gibi görünüyor. PKK şansında somutluk kazanan Kürt Özgürlük mücadelesi ortadan kalkarsa rahat rahat yaşayabilecekleri gafleti içinde kendilerinden geçmiş görünüyorlar.

Birinci Dünya Savaşı sonrasında Mustafa Kemal mecbur kalarak Kürtlerle ittifak yapmaya yöneldi. Eğer Kürtlerle bu ittifakı yapmaya yönelmeseydi, belki de şu an adına Türkiye Cumhuriyeti dedikleri bir devlet olmazdı. Adeta köprüden geçene kadar ayıya dayı deme misali Kürtlerin ayaklarına kapandılar. Akılsız, duygusal ve yönlendirmeye açık Kürt, çarçabuk geliştirilen ittifak politikalarına kanarak Kurtuluş Savaşı adını verdikleri sürece canla başla kadıldılar. O zaman Kürtler bunu yapacaklarına kendi aralarında birlik olmaya yönelselerdi belki de durum çok farklı olurdu. Birlik olmanın bütün koşulları da mevcuttu.

Hasan Hayri’nin ilginç pratiği güncelde kulaklara küpe olacak cinstendir. Lozan analaşması sonrası batılı ülkeleri ikna etmek için Hasan Hayri’ye Kürt elbiseleri giydirilereke Meclise getiriliyor ve Mecliste Kürtçe konuşturuluyor. Bu durum belgelendirilerek Lozan anlaşmasındaki taraflara sunuluyor. Daha sonra 1927 yılında Hasan Hayri idam ediliyor. İdam edilme gerekçesi bir hayli ilginç: “Kürt elbisesi giyerek meclise gelme, Mecliste Kürtçe konuşma yoluyla ülkeyi parçalamak isteği” söyleniyor. Hasan Hayri bunun üzerine “bunu yapmamı sizler istediniz” diyor. İdam öncesi son sözü sorulduğunda “beni paramparça edin, her bir parçamı Kürdistan’ın yollarına koyun ki kimse benim gibi yapmasın” diyor. Sonrası bilinen inkar ve imha politikaları.

Seyid Rıza, Dersim’de yaşanan zulme başkaldırdığında amcasıyla kimi çelişkiler yaşayan Rêber’i yanlarına çekme taktiğini devreye koymaktan çekinmiyorlar. Sonuçta Rêber amcasına ihanet ederek direnişin en önde olan temel komutanı Elişêr ve eşi Zarife’nin kafalarını keserek işgalci Dersim valisine sunabiliyor. Sonrası bilinen inkar ve imha politikaları…

Aslında örnekler giderek çoğaltılabilir. Tarihte yaşanan bunca olay unutulabilir ama güncelde unutulmayacak binlerce olay var. Her şey unutulabilir ama Ekin ve Barin yoldaşların cenazelerine yapılanlar unutulamaz. Her şey unutulabilir ama Egid İpek’in cenazesine yapılanlar unutulamaz. Her şey unutulabilir ama onlarca şehitliğe yapılan hunharca ve canice saldırı ve yüzlerce devrimcinin kemiklerinin kaldırımlara gömülmesi unutulamaz. Kadın, çocuk ve yaşlılara yapılan saldırılar unutulamaz.

Bu örneklerden yola çıkarak Kürtlerin birleşmesi, bütünleşmesi, direnişi esas alması, özgücüne dayanması, özgürlük, eşitlik ve adalet ilkelerinde Ortadoğu halklarına ilham kaynağı olması gerektiği belirtilebilir. Bu yol, yegane mücadele yoludur. Bu yol, direnişle zafere, diğer yollar ise teslimiyet ve yenilgiye götürür. Bıkmadan, usanmadan, yılmadan bunun mücadelesinin ısrarla sürdürülmesi temel bir görev olarak her Kürt’ün önünde duruyor. Ve şehadetinin 24. Yılında Komutan Zilan sürdürülen bu mücadelenin temel manifestosu olmaya devam ediyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.