Yerli halkların isyanı
Dünya Haberleri —

Yerli halklar eylem / foto:AFP
- “Halkların Buluşması” zirvesi, COP30’e karşı yerli halkları Belém’de bir araya getirerek, sorunlarını küresel boyuta taşıdı. Hareket, hava, orman, su, toprak, maden ve enerjinin metalaştırılamaz ortak değerler olduğunu savunuyor.
Brezilya Amozonya’sı Belém’de düzenlenen sosyo-çevresel sorunlar etrafındaki mücadeleleri bir araya getirmeyi amaçlayan küresel bir hareket olan “Halkların Buluşması” sona erdi. 2023 Ağustos ayından bu yana Brezilya’daki toplumsal ve halkçı hareketler, koalisyonlar, kolektifler, ağlar ve sivil toplum örgütleri; kadın hareketleri, sendikalar, yerli halklar, aile çiftçileri ve köylüler, quilombola toplulukları, geleneksel halklar ve topluluklar, Afrika kökenli geleneksel topluluklar ve gençlik örgütleri arasında bir yakınlaşma süreci inşa ediyordu.
Halkların Zirvesi, Amazonya’da gerçekleşen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (UNFCCC) COP30’una karşı özerk bir alan olarak doğdu. Amacı, halkçı inşayı güçlendirmek ve mücadelelerin birliğine dair gündemleri yakınlaştırmaktı. Bu kapsamda Halkların Zirvesi, 10-19 Kasım tarihleri arasında dünyanın dört bir yanından gelen örgüt ve halkları toprak mücadelelerini tartışmak ve ortaklaştırmak için bir araya getirdi. Hareket, kamuoyunu harekete geçirme, katılımcı ve halkçı demokrasiyi güçlendirme, gerilemeleri teşhir etme ve durdurma, ayrıca Brezilya’da ve dünyada karar alıcılar üzerinde ekoloji mücadelesinin yönünü değiştirmeleri konusunda baskı oluşturma iradesine dayanıyor.
ANF, Brezilya Amozonya’sında ‘Halkların Buluşması’nı takip ederek, günlerce süren eylemselliklere dair sonuç dosyası hazırladı. 12 Kasım’da, kara ve su yoluyla Belém’e gelen yüzlerce yerli halk delegasyonu karşılandı. Kentin farklı noktalarında buluşma alanlarıyla başlayan gün, enerji dönüşümü ve kültürel etkinlikler başlıklı tartışmalarla devam etti.
13 Kasım’da, su hakkının savunulması, iklim krizi ve doğa hakları, gıda egemenliği, enerji dönüşümü, toprak reformu gibi pek çok konu etrafında tartışma oturumları düzenlendi. Farklı delegasyonlar bu tartışmalara gün boyunca çeşitli çalışma gruplarında ve farklı mekânlarda katıldı.
14 Kasım’da, Küresel Güney’deki akademisyenler ve topluluklardan oluşan uluslararası ağ olan Küresel Alternatifler Ağı -AMD (Demokratik Modernite Akademisi) ve Jineoloji Akademisi de bu ağın üyelerindendi- “Radikal Demokrasi ve İklim Adaleti: COP30’da Eksik Kalan Tartışma” başlıklı bir panel düzenledi; COP’a radikal bir alternatifin gerekliliği tartışıldı. Halklardan yükselen, özerklik ve demokrasiyi güvence altına alan bu alternatifin, iklim krizine yönelik gerçek bir çözümün anahtarı olduğu vurgulandı. COP30’un sunduğu devlet-merkezli çözümün ise sorunu çözme kapasitesine sahip olmadığı, aksine geciktirip derinleştirdiği belirtildi. Aynı gün, Amazonya Toprak Özyönetimleri ve medeniyet krizi başlıkları da önemli tartışma konularındandı.
15 Kasım’da, 2016’da öldürülen Honduras’taki COPINH’in (Halkların ve Yerli Örgütlerin Yurttaşlık Konseyi) kurucularından Berta Cáceres’in kızı Berta Zúñiga, kayıp Mapuche lideri Julia Chuñil’in oğlu ile birlikte basın toplantısı düzenleyerek unutmayı kabul etmeyeceklerini açıkladı ve Dünya İklim Yürüyüşü’nün başlangıcını ilan ettiler. Yaklaşık 70.000 kişinin katıldığı yürüyüş, Amazonya yerli halklarının öncülüğünde ve kadın hareketlerinin yoğun katılımıyla oldukça canlı ve çeşitliydi.
Zirvenin son gününde, sonuç bildirgesi COP30 başkanlığına teslim edildi. Bildirgede yer alan önemli ifadelerden bazıları şunlardı: “Yerli halkların, geleneksel toplulukların, quilombolaların, balıkçıların, toplayıcıların, babaçu hindistan cevizi kırıcı kadınların, köylülerin, kent emekçilerinin, gençliğin, kadın hareketlerinin, LGBTQIAPN+ topluluklarının, sendikaların, kenar mahalle sakinlerinin ve tüm biyomlarda mücadele edenlerin birliğine ihtiyacımız var.”
Bildirgede şu öneriler yapıldı: *Piyasanın sahte çözümlerine karşı çıkmak ve hava, orman, su, toprak, maden ve enerjinin metalaştırılamaz ortak değerler olduğunu savunmak,
*Savaşların ve militarizasyonun sona ermesi, askeri kaynakların iklim krizinden etkilenen bölgelere aktarılması,
*Madencilik, fosil yakıtlar, barajlar ve çevresel felaketlerin yol açtığı kayıp ve zararların şirketlerce karşılanması ve tam tazmin,
*İnsan hakları ve çevre savunucularının korunmasını güçlendirmek, toplumsal hareketlere yönelik kriminalizasyonla mücadele etmek. BELEM














