YÜKSEL YOKOLMA: El Libertador: Simon Bolivar

Haberleri —

Latin Amerika halkları tarafından "kurtarıcı" lakabıyla büyük bir kahraman olarak anılan Bolivar, Panama, Kolombiya, Ekvator, Peru, Venezuela ve Bolivya'nın tarihinde, Latin Amerika'nın İspanyol sömürgeciliğinden kurtuluşunda önemli roller oynamıştır. Bolivar, adeta bu ülkeler tarafından paylaşılamamış, ilginç bir hayat hikayesi olan devrimci bir liderdir. Yine, Bolivya olarak isimlendirilen Latin Amerika ülkesi, ismini çok sevilen bu liderden almıştır. Kaynaklarda kendisiyle ilgili çok az bilgi bulunan Simon Bolivar, geçtiğimiz haftalarda hayatını kaybeden Venezuela devlet başkanı Hugo Chavez'in yoksulları kayıran devrimci icraatlarında kendisine hep referans edindiği liderlerden biridir.

Aslında aristokrat bir aile olan Bolivarlar'ın kökeni Bask ülkesine kadar dayanır. Büyükleri 16. yüzyılda buradaki köylerden ayrılıp Venezuela'ya göç etmişlerdir. Simon Bolivar, henüz iki yaşındayken babası tüberküloz hastalığından ölür. Annesini ise dokuz yaşındayken yitirir. Ama varlıklı bir ailesi olduğu için özel öğretmenlerin de desteğiyle iyi bir öğrenim görür ve  bu arada askeri bir eğitim sürecinden de geçer. Eğitimini tamamlamak için 1799'da İspanya'ya giden Bolivar, bu yıllarda markiz Ustariz ile tanışır. Ustariz'in kendi entelektüel gelişimi üzerinde önemli etkileri olur.
Bolivar, Paris'e olduğu kadar Napolyon'a da hayrandır. 1802 yılında Maria Teresa ile Madrid'de evlenir ve birlikte Venezuela'ya dönerler. Ama eşi birkaç ay sonra geçirdiği bir hastalık sonucu hayatını kaybeder. Simon Bolivar, 1803 yılı sonlarında yeniden Avrupa'ya döner. 1805 yılında Masonluk'tan farklı, gizli bir aristokrat-burjuva örgütlenmesi olan Farmasonluk teşkilatına üye olur ve 1806 yılında bu teşkilatın "ustalık" derecesini kazanır. Napolyon'un, kardeşi Jozef Bonapart'ı İspanya kralı olarak ilan ettiği aynı yıl Venezuela'ya geri dönen Bolivar, İspanya sömürgeciliğine karşı örgütlenen direniş hareketine destek verir. 1810 yılı yazında Londra'ya gider. Orada Fransız Devrimi'nde önemli rol oynamış Venezuelalı devrimci Francisco De Miranda ile tanışır ve bir süre sonra ikisi de Caracas'a giderler. 1811 yılında Venezuela'nın ilk kongresini toplarlar ve 5 Temmuz'da da ülkenin bağımsızlığı ilan edilir. Bolivar, Miranda'nın komutası altında Venezuela'nın Valencia kentindeki savaşta görev alır. 1812' de Caracas'ta bir deprem felaketi yaşanır. İspanyollar 12 bin insanın ölümüne yol açan bu depremin, kendilerine karşı koyan isyancılar için Tanrı tarafından gönderilmiş bir ceza olduğu propagandasını yapacaklardır. Sonunda Puerto Cabello kalesi bir ihanet sonucu İspanyolların eline geçer. Venezuela yenilmiştir. Simon Bolivar, kaçarak sığındığı bugünün Kolombiya'sındaki Cartagena'da 15 Aralık 1812'de "Cartagena Manifiestosu"nu kaleme alır. İlk önemli yazımı olan bu manifestoda Bolivar, geçmişin ve uğranılan yenilgilerin bir değerlendirmesini yaparak, bundan sonraki süreçte bağımsızlığa giden yolun başarıyla katedilmesi için destek aramaktadır. 1813'te Venezuela'da baş gösteren bir ayaklanmaya liderlik yaparak, 23 Mayıs'ta Merida'ya ulaşır. Orada kendisine "El Libertador" yani "kurtarıcı" ünvanı verilir. 6 Ağustos 1813'te Caracas'ı ele geçirerek Venezuela Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ilan eder. Sonra Kolombiya'ya doğru yola çıkarak, oradaki ulusal harekete liderlik yapar ve 1814'te Bogota'yı ele geçirir. Bundan sonraki mücadele sürecinde birkaç yenilgi alan Bolivar, 1815'te Jamaika'ya giderek Haiti devlet başkanı Petion'dan yardım ister. Ekonomik ve moral destek veren Petion, onu İspanya'ya karşı mücadelesinde destekleyecektir. Bunun üzerine Bolivar, 1816'dan itibaren belirli bölgeleri kendi egemenliğine geçirir.
General Bolivar'ın Yeni Granada'daki askeri manevraları, tarihin en cesur hamlelerinden sayılır. 2500 kişilik askeri güçle, sel suları altındaki ovalardan ve buzullarla kaplı dağlardan geçerek Bogota'ya ulaşıp İspanyol sömürgecilerini adeta şaşkına çevirmiştir. Bu anlamda 7 Ağustos 1819, Güney Amerika tarihinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu muharebelerin ardından Kolombiya ve Venezuela'dan oluşan Yeni Granada, sömürgecilerin kontrolünden çıkarılacaktır. Aynı yılın aralık ayında ise şu andaki Venezuela, Kolombiya, Panama ile Ekvator'un büyük bölümlerinden oluşan Büyük Kolombiya Cumhuriyeti ilan edilir. Bolivar'ın kendisi de bu cumhuriyetin devlet başkanı seçilir.
1824 yılında bu kez de Peru devlet başkanı olarak göreve getirilen Bolivar, İspanyolları bu ülkeden de kovmak için mücadeleye devam eder ve bunu başarır. Peru Kongresi'nin kendisine ödül olarak sunduğu 1 milyon Peso'yu kabul etmez. Ağustos 1825'te kurulan Bolivya Cumhuriyeti de onun adına ithaf edilecektir.
Daha sonraki süreçte Büyük Kolombiya'da yeni çatışmalar baş gösterir. Federasyonun birliğini çeşitli mücadeleler sonucunda güçlükle koruyabilen Bolivar, 1827'de bu birliğin bozulmasına engel olamaz. Aynı yıl kendisine karşı yapılan suikast girişiminden kurtulmayı başarır. Şüphelilerden biri olan eski dostu Santander, yargılanarak ölüm cezasına çarptırılmasına rağmen Bolivar bunu sürgün cezasına çevirir. 1828'de yeniden devlet başkanı olarak seçilir ama 1830'da bu görevinden çekilerek Venezuela'ya dönmek istediğini bildirir. Kolombiya Kongresi bu talebini reddetmesine rağmen bunda ısrarcı olur. Ama son nefesini verene dek federasyonun işlemesi için tekrar tekrar göreve çağrılır. Bir daha devlet başkanlığı koltuğuna dönmek istemese de elinden gelen desteği sunmaya hep devam edecektir.
Latin Amerika'nın efsanevi kahramanlarından olan Bolivar'ın, resmi kayıtlarda 17 Aralık 1830'da Santa Marta'da tüberküloz hastalığından vefat ettiği bildirilmesine rağmen, Hugo Chavez onun öldürüldüğünü ileri sürmüş ve bunu kanıtlamak için sağlığında çeşitli girişimlerde bulunmuştur.

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.