Yüreğime kimse kelepçe vuramaz

Kadın Haberleri —

Hanife Yıldız

Hanife Yıldız

  • Kaybedilen oğlu Murat Yıldız için mücadelesini 1995'te Galatasaray Meydanı’na taşıyan Cumartesi Annesi Hanife Yıldız, 28 yıldır soluksuz bir şekilde meydan ve sokaklarda.
  • Galatasaray Meydanı'na çıkmaları yasaklanan annelerden Yıldız, gözaltına alınmayı göze alarak gelmeye devam ediyor. Yıldız, “Yüreğime kimse kelepçe vuramaz. Susmayacağım” dedi.

Cumartesi Anneleri, gözaltında, işkencede veya çeşitli devlet yöntemleriyle hak ihlallerine maruz bırakılarak kaybettirilen yakınlarının acılarını paylaşmak ve adalet arayışlarını sürdürmek amacıyla bundan çeyrek asır kadar önce Galatasaray Meydanı’nda oturmaya başladı. Kayıp yakınları, 27 Mayıs 1995 Cumartesi günü saat 12.00’de oturma eylemi yaptı. Emine Ocak’ın, oğlu Hasan Ocak’ın 21 Mart 1995’te 30 yaşındayken gözaltına alınması ve 58 gün sonra işkenceyle katledilen bedeninin Kimsesizler Mezarlığında bulunmasıyla başlatılan eylem, “Her Cumartesi aynı saatte Galatasaray Meydanı’nda sessizce oturalım” fikrini doğurdu.

Annelerin direnişi

Hasan Ocak’ın babası Baba Ocak’ın kayıp yakınlarına Galatasaray’da buluşma çağrısı yapması ardından kısa süre içerisinde yüzlerce yakınlarını kaybeden aile, meydanı bir hafıza mekanına dönüştürdü. Bunun ardından medya ise oturan insanlara “Cumartesi Anneleri” demeye başladı. İlk eylemlerinden itibaren tüm baskı, işkence ve gözaltılara rağmen Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyen Cumartesi Anneleri’nin talepleri arasında, “gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması, failler ve sorumluların yargılanması, cezasızlığın son bulması ve Türkiye'nin BM Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme'yi imzalanması” yer alıyor. Zaman zaman eylemlerine ara vermek zorunda kalan Cumartesi Anneleri, meydandan bir kez olsun vazgeçmeyerek haftalarca polis şiddeti ve gözaltılara maruz kalsalar da kayıpları ve kemiklerini aramaktan yılmadı. Cumartesi Anneleri’nin bitmek bilmeyen bu mücadelesi, tüm dünyada da etki yaratarak kayıp yakınlarına güç ve umut verdi.

 

 

Kendisi karakola götürdü

Baba Ocak’ın çağrısı ile Galatasaray Meydanı’na gidenlerden biri de kayıp oğlu Murat Yıldız’ın acısını hala çok taze yaşayan annelerden Hanife Yıldız’dı. 19 yaşındaki oğlu Murat Yıldız, 23 Şubat 1995'te bir kafede yaşanan tartışma sonrasında polis tarafından aranmaya başladı. Murat’a ulaşmak için karakola götürülen anne Yıldız'a polisler tarafından Murat’ın teslim olup ifade vermesi durumunda serbest bırakılacağı söylendi. Yıldız, tek çocuğu olan Murat’ı, avukatı ve yeğeniyle birlikte Bornova Özkanlar Asayiş Karakolu’na götürerek Komiser Ramazan Kaya ve polis Tahir Şerbetçi’ye 'teslim etti'. Üç gün sonra Murat serbest bırakılmayınca karakola giden Yıldız'a “soruşturma kapsamında İstanbul’a götürülürken Murat’ın feribottan atlayarak kaçtığı ve aramalara rağmen bulunamadığı” söylendi.

Bir daha haber alamadı

“Oğlum kendi isteğiyle teslim oldu, hapis cezası bile gerektirmeyen bir suç isnadı karşısında neden kaçsın?” diyen Yıldız, o günden sonra oğlu Murat’tan bir daha haber alamadı, tüm başvuruları sonuçsuz kaldı. JINNEWS'ten Marta Sömek'e konuşan Yıldız, “Adalet peşinde koşarken ben aşındım. Bedenim, ayaklarım aşındı. Yollarda kalan iki gözüm aşındı ama zaman aşınmamalı” ifadeleriyle oğlunu bulma ısrarını daima sürdürdü. Bu kararlılık ve arayışla Galatasaray Meydanı mücadelesi başladı. “Ben buraya Murat’ın annesi olarak geldim ama baktım bir sürü Murat var. Ben onların da annesiyim. Beni buraya benim yüreğim getirdi. Biz devletten canlarımızı istiyoruz” sözleriyle Galatasaray Meydanı’na giden Yıldız'ın yüreğindeki acı ve gözyaşları ise hala sürüyor.

Beni buraya adaletsizlik attı!

Yıldız'ın 28 yıl boyunca büyüttüğü tek şey mücadelesi, direnci, öfkesi ve isyanı oldu. O gün bugündür de meydanları, sokakları ve adliyeleri bir kez olsun terk etmeyen Yıldız, ilerleyen yaşı ve sağlık sorunlarına rağmen 5 yılın ardından Galatasaray Meydanı’na yeniden çıkan anneler arasında yer alıyor. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) iki kez ihlal kararı vermesine rağmen her hafta meydan kendilerine yasaklanarak polis işkencesiyle gözaltına alınan Yıldız'ın vazgeçmeye niyeti yok. Yıldız,  ısrarlı adalet talepleri ve çağrılarına rağmen yıllardan beridir maruz kaldıkları şiddet ve hiçbir adım atılmamasına karşı, şunu söylüyor: “Beni buraya rüzgar atmadı. Beni buraya adaletsizlik attı. Ağıt, masal ve roman olduk. Dünya duydu ama hükümet duymuyor. Görmesen de çözmesen de bu ayıp senin ayıbın. Bu çözülmeden barış, demokrasi gelmez. Siz de kardeşimiz olamazsınız…”

 

 

Tek isteği oğlunun mezarı

Kayıplarının yaşam ve mezar hakkını ellerinden aldıklarını; bir anne için kolay olmasa da mezar hakkını ve kaybedenlerin yargılanmasını istediğini söyleyen Yıldız, “Hep düşündüğüm şey şu, acaba ne oldu? Acabalarla, niyelerle 28 yıl nasıl geçiyor… Çok iyi anlıyorum ki bizi polis kaybetmiyor, bizi adaletsizlik kaybettiriyor. Adaletsizlik bana bu acıyı yaşattırıyor. Herkes kendi elini vicdanına koysun, bir anneye yapılmayacak şeyi nasıl yapmışız deyip bunları düşünsün” diyor.

Bu acıyla ölmek istemiyorum

Oğlunun karakola ifade vermeye gittikten sonra kaybedildiğini belirten Yıldız, şunları ifade ediyor: “Ben bu acıyla ölmek istemiyorum. Onca yıllar geçiyor, acı da onunla beraber büyüyor. Oğlum 19 yaşında kaldı, ben onun acılarıyla 71 yaşıma geldim. Haklı olan bir anne nasıl haksız oluyor? Gözaltına alınıyorum, koluma kelepçe vuruyorlar ama yüreğime kimse kelepçe vuramaz. Beni susturmak istiyorlar. Ben de evladımın ateşiyle yanıyorum. Ölüyse ölüsünü, diriyse dirisini verin. Kimse beni susturamaz. Son nefesime kadar nerede olursa olsun, bütün adalet arayanlarla beraber oğluma adalet arayacağım.”

 

 

O acıyla beraber büyüyoruz

AYM’nin verdiği iki karara rağmen her hafta Galatasaray Meydanı’nda polis şiddetiyle gözaltına alındıklarına dikkat çeken Yildız, şöyle devam ediyor: “Vazgeçmiyoruz Galatasaray Lisesi önündeki eylem yerimizden. Biz oranın tapusunu almadık. Biz orada acılar dile getirdik. Sanki benim oğlum beni orada görüp gelecek ya da arayacak. ‘Beni bir daha arama ya da arıyorsan arayıp yine götürüp kendi güvendiğin devletine mi teslim edeceksin?’ deyip öyle bir şey yaşamak ne kadar kolay geliyor dile. Yani dil söylerken çok kolay ama sen bir de gel anne yüreğine anlat. O acıyla beraber büyüyoruz. Devletin bana yaşattığı bu şeyden sonra annelik hakkımı elimden aldı. Benim anneliğimi yok etti, evladımla birlikte. Ben de o devleti tanımıyorum. Devlet benden alacaklı olsa on kere kapıma gelir, haciz getirir ama ben devletten alacaklıyım, devlet bana kapısını kapatıyor.”

Ben söz vermişim

Oğlu Murat’a verdiği sözü ne olursa olsun tutarak mücadelesini sürdürmekten asla vazgeçmeyeceğinin altını çizen Yıldız, şunları ekliyor: “Sokaklarda polisi üstüme sürüyorlar ‘konuşulmasın, bizim ayıbımız bilinmesin, duyurmasınlar’ diye. Susmayacağım. Ben oğluma da kendime de söz vermişim, sonuna kadar devam edeceğim." İSTANBUL

 

*****

Akıbetlerini açıklayın!

Her yıl 17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası’nda birçok eylem, etkinlik ve anma gerçekleştiren Cumartesi Anneleri için bu hafta büyük bir önem taşıyor. Cumartesi Anneleri / İnsanları’nın hafta boyunca yaptığı çağrılar ise şöyle: “Hakikat ve adalet talebimizin gereğini yerine getirin. Kayıplarımızın akıbetini açıklayın, cezasızlık politikasına son verin, kayıp dosyalarında etkin soruşturma yürütün, failleri cezalandırın. Devletlere, zorla kaybetmeyi suç olarak düzenleme, yargılama ve cezalandırma, gözaltında kaybetmelerin önlenmesi ve geçmişte yaşanan kaybetmelere dair hakikat ve adalete erişimin sağlanması sorumluluğu getiren, BM Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme’yi derhal imzalayın ve uygulayın. Beş yıla yakın bir süredir hiçbir hukuki dayanağı olmadan bize ve tüm topluma kapattığınız Galatasaray’daki yasağı derhal sonlandırın, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulayın. Kayıp yakınları ve hak savunucularına yönelik polis şiddetine ve yargı tacizine son verin.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.