Zînî Wertê’den Heftanîn operasyonuna

Forum Haberleri —

.

.

  • Zînî Wertê’nin kaderi Heftanin’de verilen mücadeleye bağlıdır. Haftenin’de özgürlük savaşçılarının verdiği mücadele ve gösterdikleri kahramanlıklar sayesinde, herşeyi tersine dönüştürmeye kapıyı da aralıyacaktır.

 

SORAN AHMET

Erdoğanın sık sık 2023’ü dile getirmesi sadece bir söylemden ibaret olmayıp, T.C devleti ve bazı uluslararası güçlerin Türkiye’nin önüne koyduğu hedeflere ulaşma tarihidir. Devletler herşeyden önce kendi gelecekleri için bir strateji belirler ve bu stratejiye uygunluk gösterecek hükümetleri oluştururlar. Erdoğan ve Bahçelinin ittifakı da bu stratejiye uygun kurulan bu dönemin hükümetidirler. Uluslararası arenada bunun ismi BOP olurken. Bu projenin Türkleştirilmiş versiyonuna da yeni Osmancılık veya Misaki Mili’dir. Birinci boyutu da; zayıf gördüğü komşu ülkelerden kısmi toprak tırtıklamaktır. Erdoğanın James Jeffrey ile birlikte hazırladığı ve Erdoğanın BM’de gösterdiği haritayı bu projeye uygun tamamlamaktır.

Bu proje temelinde, Suriyenin kuzeyinde başlayan toprak tırtıklaması, yine Kıbrıs Rum alanına düşen akdeniz sularını uydurma ‘mavi vatan’ kavramıyla adlandırıp, Libya’nın parçalanmışlığından yararlanıp bir oldu bitiyle el koymaya çalışması ve devamında ise Güney Kürdistan sınırında toprağını genişletmeye çalışmasıdır. Güney Kürdistan’da başlattığı operasyondan başarılı çıkarsa bunun devamında daha önce Jeffre ile hazırladığı harita temelinde, Rojava’daki işgaline Kobanê ve Deriki’de dahil ederek, Semelka kapısına kadar ele geçirecektir. Bununla da bir yandan Habur sınır kapısının önemini azaltmak için de Sehel ve Telafer üzeri Irakla direk bir kapı açmak olurken, diğer yandan Rojava’nın Güney Kürdistanla olan sınır kapısını ortadan kaldırmak olacaktır. Elbete Halep, Kerkük ve Musul hayalleri de vardır. Ancak bunlar, 2023’e kadar gerçekleştirebilecek hayaller değildir. Ne zaman ki yukarıya saydığımız hedeflere ulaşırsa ve kendini buna dayanarak daha güçlü his ederse belki o zaman bunun için de harekete geçecektir.

Güncelde Güney Kürdistan’a yönelik başlatılan operasyonun hazırlıkları uzun bir süreden önce başlatılmıştı. Gerek bazı uluslararası devletlerle, yine Irak hükümeti ve Güney Kürdistan’da bazı güçlerle çeşitli görüşme ve anlaşmalara varılmıştır. Bu çerçevede operasyonun amaç ve hedefleri bir çok çevre tarafından bilinmektedir. T.C devletinin amacının Salt PKK olmadığı, asıl amacının güney Kürdistanın bir kısmının işgal edilmesi olduğu bir çok kişi tarafından çeşitli vesilelerle dile getirilmiştir. Bu Gerçeklik, gerek Cengiz Çandar’ın, gerekse Hoşyar Zebari ve Ethem Barzani’nin röportajlarında dile getirdiklerinden netçe anlaşılmaktadır. Bunun bir boyutu Irak hükümeti ile yapılan anlaşma olurken, asıl önemli ve en tehlikeli olan boyutu da bundan aylar önce Duhok’ta Kürt güçleri ile TC devlet yetkilileri arasında yapılan anlaşma olmaktadır. Bunun yanında bir de Güney Kürdistan ve Irak’ta bazı önemli şahsiyet, kurum ve aşiretlerle de yapmış olduğu kimi görüşme ve anlaşmalardır.

Duhok’ta Güney güçleriyle yapılan görüşme ve anlaşmaya; TC den Dış İlişkilerden, Ordu ve MİT’ten üst düzey kişiler katılırken, Güney Kürdistan’dan da Hükümetten parlamenterleri bulunan beş parti temsilcileri katılmıştır. Bu anlaşmanın bazı madelerini ve amaçları şöyledir;

1- Güney Kürdistan’da operasyon başlatmak için genel peşmerge gücünden ayrı PKK’ye karşı Raperin bölgesinde 2500 kişilik yeni ve gizli bir güç oluşturmak.

2- Bu güç TC devleti tarafında silahlandırılacak ve tüm masrafları TC devleti tarafından ödenecek. Bu örgütleme TC devleti denetiminde KDP ve Yekgirtu öncülüğünde örgütlendirilecektir.

3- Güney Meclisi savaş Başlar başlamaz PKK’yi suçlayan bir karar çıkaracak.

4- Hükümette etkili olan kişiler bu kara propogandaya öncülük edecek ve operasyona toplum nezdinde meşruiyet sağlayacak. vs.

 

İlk pratik adım Zînî Wertê pravokosyonu;

Zînî Wertê’nin İlk olmasındaki amaç;

1- YNK ve KDP’nin Ortak hareket edebileceği bir alan olması ve genel peşmerge dışındaki güçlerin gizlice burda konumlandırlması.

2- KCK yönetim gücünün bu alanda olduğunu düşünerek, örgüt içi ve dışı güçler arasında koordinasyonu sağlamasını engelemek.

3- İlk etapta Sadece isimden ibaret olan peşmerge, peşmerge bakanlığına bağlı gücü kulanılacak ve PKK ilk etapta bu güçle çatışmaya sokulacaktır. Sonrasından da bu savaşa diğer güçlerin katılımı sağlanacaktı. YNK Hükümet ortağı olduğu için bu savaşa katılması için böylelikle baskı oluşturulacaktı.

4- Hemen arkasından PKK, Güney Kürdistanın meşru gücü olan Peşmerge Bakanlığına bağlı güçlere saldırıyor propagandası yapılacak ve PKK’ye karşı savaşmayı meşrulaştırılacak.

5- Bu durum, TC’nin operasyonuna meşruluk kazandıracağı gibi, kamuoyunda her iki gücün(TC ve Peşmergeler) birlikte operasyona katılması için gerekçe yaratmış olunacaktı.

6- Böylelikle 1992 deki gibi bir operasyon başlatılacak. Güney Kürdistan Meclisi de buna meşruluk sağlıyacaktı.

T.C ve Kürtlerin içindeki Truva atının projeleri bunlar olurken, başta gerek Güney Kürdistan halkı olmak üzere, diğer parçalarda ve diasporadaki Kürt halkının buna karşı gösterdiği duruş ve kabullenmeyiş, sosyal medyadaki buna karşı başlatılan kampanyalar ve en önemlisi de PKK’nin Halkın öngörü ve taleplerini dikkate alarak sağduyulu yaklaşması, çatışma ortamından uzak durması bu planı önemli oranda boşluğa düşürmüştür. YNK’nin böylesi bir operasyona katılmaya gönülsüz olması ve halkın da tepkilerini gördükten sonra kendisini bu planda çekmesi de, bu projenin planlandığı gibi yürümemesinin önemli bir etkeni olmuştur. Böylelikle Güney hükümetinin karar alma gücü zayıflamış, KDP ve Yekgirtu halk desteğinden yoksun yalnızlaştırılmışlardır. Bu da operasyona katılma iradelerinin zayıflamasına neden olmuştur. Mevlut Çavuşoğlunun YNK ve Süleymaniye’yi hedef göstermesi, hemen ardından Kunemasî’deki katliamı gerçekleştirmesinin nedenide budur. Diğer yandan her zaman olduğu gibi Şeladizê Halkının tutumuda bazı Kürt güçlerine önemli bir mesaj olmuştur.

Tüm bunlardan dolayı TC devleti, Heftanîn operasyonunu KDP ve Yekgirtu’nun kısmi yardımı ile başlatmak zorunda kalmıştır. Başlangıçta sansasyonel bir çıkış yapmış olsada, gerilla direnişi karşısında giderek susmak zorunda kalmıştır.

Şimdi kimi soru ve cevaplarla sonuca gidelim. Neçirvan Barzani ve çevresinin bu kadar pervasızca PKK’ye saldırması ve TC’nin operasyonunu meşru gösterecek argümanlar yaratmaya çalışmasının neden ne? Yekgirtu’nun TC devletine destek vermesinin arkasında ne var? Türklerde bir ata sözü var ‘Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu‘ eğer Türkler bu operasyonla Güney Kürdistanda egemenliği sağlarsa, Yekgirtu’yu iktidara getirecek, ENKS ile Efrîn meclisini yönettikleri gibi, işgale Yekgirtu aracılığı ile bunlarla meşruiyet sağlıyacaklar. Bu yüzden 02-07-2020 tarihinde Güneyin İslami lideri Katar yolunu tutmuştur. Neçirvan ise oğlu İdris Barzani aracılığı ile yeni bir TV kanalı açmanın peşinde. Bunun için Türkiye ve ABD desteği çok önemli.

Irak Hükümeti bu operasyona yandaş mı? yoksa karşısında mı? Elbeteki bu operasyonun bir ayağı Kürtler iken diğer ayağıda Irak topraklarıdır. Elbeteki Irak devleti bundan hoşnut değil, fakat mevcut haliylede yapılacak çok şeyde yok. Bu operasyon maliki döneminde, o dönemin iç işleri bakanı olan Cevad El Botani tarafından imzalanmış bir anlaşmaya dayandığı söyleniyor. Yine ABD desteğini arkasına almış bir operasyon. Bu operasyon aynı zamanda yeni kurulmuş ve zayıf konumda olan Kazimi hükümetine de bir gözdağıdır. Bu operasyona Irak içinde yandaş olan bazı güçler olsada, karşıt olan önemli güçlerde vardır. T.C yandaşı olan başta Tarık Haşimiye bağlı olan suni güçler, yine Musul Valisi Necim Cuburi ve Saddam devirildikten sonra başa getirilen Şii Ilyad Elawi gibilerdir. Irak hükümeti tarafından gönderilen sınır muhafız birlikleri operasyonu durdurmak için değil, Türklerle yapılan anlaşma temelinde operasyon alanının genişliği ve derinliğini belirlemek içindir. Eğer bu operasyon başarılı olursa ve hedeflediği alanları ele geçirirse TC ve Irak arasında Sehel sınır kapısı açılacak ve Talafer üzeri yeni bir hat oluşturulacaktır. Kürdistan’da bulunan önemli petrol kuyuları Irak Hükümetine devir edilecek ve çok az bir kısmı Kürtlerin elinde kalacak. Mevcut peşmerge güçleri kaldırılacak, az bir sayıda yeni bir güç oluşturulacak. Irak Hükümeti TC ile analaşmış olabilir, ancak bir çok Arap ülkesi ve bazı iç dinamikler bu anlaşmaya karşı. Hükümetin çıkışları bunların gazını almaya yöneliktir. Gösterilen tepkiler bir nevi Türk devletiyle danışıklı dövüştür.

Bu operasyon başarıya ulaşırsa hemen ardından Kuzey Suriye’ye ve Rojava’ya yönelik tekrardan bir operasyon başlatılacak, Minbic, Kobanê ve Derik işgal edilmeye çalışılacak. Kürt halkı, aydın, demokrat ve özgürlükten yana olan tüm güçlerin TC ve işbirlikçilerinin bu planlarını bilmesi gerekir. Şu anda bu plana karşı şiddetle duran ve boşa çıkarmaya çalışan temel güç Kürdistan Özgürlük Hareketidir. Yeni osmanlıcılık emelleri peşinde olan TC devletinin emelerine karşı Kürt Özgürlük hareketinin yanında yeralması gerekir. Bu saldırı ve operasyon sadece PKK’ye yönelik olmayıp tüm Kürt halkının kazanımlarına yöneliktir.

Elbeteki bu anlaşmalar bazı anlamlar taşısada, asıl berlileyici olacak olan Kürt özgürlük mücadelesinin sergiliyeceği direniş ve mücadeledir. O zaman da tüm anlaşmalar geçerliliğini yitirir ve bir kağıt parçası olmaktan öteye bir anlam ifade etmeyeceklerdir. Yine Zînî Wertê’nin kaderi Heftanin’de verilen mücadeleye bağlıdır. Haftenin’de özgürlük savaşçılarının verdiği mücadele ve gösterdikleri kahramanlıklar sayesinde, herşeyi tersine dönüştürmeye kapıyı da aralıyacaktır. Heftanîn’deki savaş bir bütünen Kürdistanın tarihini ve geleceğini belirleyecektir. Bu yüzden orada direnen bir tarih ve gelecektir yaşanan kahramanlık destanıdır. Bütün Kürt halkı onlar adına direnenlerden yana tavır sahibi olmalıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.