Zümrüdü Anka kuşu...

Kısaca Anka denilen Zümrüdü Anka kuşu, İran ve Kürdistan’ı içine alan kültürde, ölümsüzlük efsanesinin yaratılmışıdır. Kartalla şahin arası, aslan pençeli tasvirleri bulunan Anka’nın Kürdistan efsanesindeki motifi, Tavus kuşudur.
İzninizle, kadim tarih ve tarih sürecinde inançların evriminden habersiz Recep Tayyip, beyinsel fukara kitleleri ardına takmak için Türklük, dahası İslam’ın yeni kaşifi olarak ortalıkta dolanmaktadır. Halkların, İslam’dan önce başka inancı yokmuş, hatta Osmanlı’nın son dönemlerinde, Hıristiyan Gürcistan’dan göçüp gelen dedesi Müslümanmış gibi aklınca Kürtlere sövüp aşağılarken, “onların dini Zerdüşlük” diyordu.
Evet Kürtler, devşirme değil kökü deriniklerde olan, kadim bir halktır. Kadim kültürüyle efsanelerini yaratan, inançların evrensel tarihi sürecinden geçen…
İslam’ın doğduğu topraklarda da, cisimlere, yani putlara tapınma inançtı. Araplar doğuştan Müslüman değildi.
Kürtlerin, İslam’dan önceki kadim inancı Zerdüştlüktü. Yer yüzündeki bütün kötülüklerin savaçısı Zümrütü Anka kuşu, Melekê Tavus simgesiyle kutsallarındandı.
Kürdistan efsanesine göre Melekê Tavus’un yuvası ölümsüz Bilgi ağacının dalları arasındaydı. Bütün kuşların aksine yavrularını emzirerek beslerdi.
Kaç yaşında olduğunu kimse bilmez, Tavus kuşunun. Ama kainatın üç kere yanıp, kül olmasına tanıklık etmiş, kendisi de alevler arasında kalmış, yanmıştır. Gelgelim o, umutsuzluktan umut yaratan bir ölümsüz olarak, her defasında küllerinden, kendini yeniden yaratmıştır.
Kürdistan devrimi kan ve ateş içinde devinirken, neden Zümrüdü Anka efsanesi? Oraya geleyim:
Kürdistan, Birinci Dünya Savaşının galiplerince bölünüp, ona buna sunulmuş, zalimler dilini kesmiş, varlığını inkar ederek onurunu çiğnemiş, kültürünü talan etmişlerdi. Kürtlerin yurt hırsızları, isyancı ruhlarını bastırmak için, el ve işbirliği yapıyor, ortak zulüm senayoları uyguluyorlardı. Kuzeyde Zilan, Dersim soykırımları, 1990’larda faili meçhul adıyla sivil kırım varsa, İran benzerlerinin yanında darağaçları kuruyor, Irak Enfal adıyla zalimliği zehir bulutlarına vardırıyordu. Suriye’de Kürdün kağıt üzerinde adı da yoktu.
Kürdistan, Anka kuşunun dünyası gibi yanmıştı. Kuzey, yangının külleri altında umudunu yitirmiş bir sessizdi.
Derken, bir avuç genç adam, fırlayıverdi küllerin altından. Bütün varlıkları umut ve umuda adanmış canları, altında toplandıkları sığınak, Anka kuşunun bilgi ağacını andıran PKK idi.
Onları umut olarak gören halkın desteği, fedailere katılmalarla ayaklanmanın yayılması, her yaştan onbinlerce canın toprağa düşmesi, işkence acıları, yakılmış dört bin köy, bazı Avrupa ülkelerinin nüfusu kadar mültecileşmiş insan (4 milyon)…
Hiç bir acı boşa gitmedi.
Yer yüzünün en kadim halklarından biri olan Kürtler var, bugün. Kürdistan’ın dört parçasında güç.
Onları esir tutanlar şaşkın. Çünkü zulüm duvarları küçük gözenekli kalburken, serada, süzgece dönüştü. Bir deliği tutup, tıkayayım derken, öteki delikten başını gösterip, “ben budadayım” diyor, Kürt.
Tarihin akışı böyledir. Ne zaman, hangi gölün taşacağı belirsiz, hiç bir emek nafile yere değildir. Kürdistan’ın Güney batı parçası olan Suriye parçası da bedellerin karşılığını gördü. Kürdistan, Kürtlerin yönetiminde, artık.
PKK’nin öngörüsüdür, bu.
TC, Suriye’yi patlatırken, onlar Arapların iktidar kavgasında tetikçi, figür olmadılar. Kürdistan geleceği için pepırık taşları döşemeye baktılar.
Öbür yanıyla Rojava (Suriye Kürdistan’ı), Kürtlerin ulusal dayanışma ruhunun ürünüdür. Kürdistan ulusalcılığının zaferi. Zor, ama başarıldı.
Türk medyası, devletlerinin onca çabaya rağmen önleyemediği yapılanmanın yasını tutarcasına, Güney Kürdistan liderini suçluyor. İhanete uğramış gibi Suriye Kürdistan’ının, KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan ile Federe Kürdistan Başkanı Barzani’nin anlaşmasıyla doğduğunu işliyor.
TC, umutsuzca bir çırpınışla sağa sola toslayan bir yıkım ekibi gibi. Recep Tayyip, yıkıma destek için ta Moskova’ya uzandı. TC siyasi partileriyle yas içinde.
Ama artık çok geç. Küllerinden doğan Zümrüdü Anka, kanat çırpıyor ululuklarda. Kürdistan’ın çağıdır, artık. Onların kimsenin malı, mülkünde gözü yok. Yurt hırsızı değildir, onlar.
Dipten göğererek, küller arasından başını gösteren Kürdistan ulusal ruhu, hırsız ve katillerden yurdunu geri alıyor.
