'Haydut ve işgalci Türkiye' durdurulmalı

Dünya Haberleri —

  • Türkiye’yi "izlenme" kategorisinde tutan Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi karar tasarısı delegelerin ezici çoğunluğuyla kabul edildi. 2017’den itibaren izlemede olan Türkiye’nin durumunda ilerleme değil geriye gidiş yaşandığını belirten delegeler, "haydut ve işgalci" tanımladıkları Türkiye’ye yaptırım uygulanmasını istedi.

 

HABER MERKEZİ

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM), dün bir konferans düzenleyerek, Türkiye’de muhalefete yönelik baskılara ilişkin bir karar tasarısını ele aldı. Tasarıya Türkiye’den AKP’li delegeler ile ve Azeri delegeler 'hayır', Rusya 'çekimser' oy verdi. Önerge geri kalan tüm katılımcıların oyuyla kabul edildi. AKPM İzleme Komitesi, Türkiye’de muhaliflere yönelik artan baskıları güçlü bir şekilde kınadığı raporda, Türk hükümetini demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanında standartları yükseltecek somut ve “anlamlı adımlar atmaya” çağırdı.

Türkiye 'izlenme' kategorisinde

Komitede oybirliği ile kabul edilen önerge taslağı, Thomas Hammarberg (İsveç, SOC) ve John Howell (Birleşik Krallık, EC/DA) tarafından yazılan rapora dayanıyor. Komite, Türkiye’de kovuşturmaların yerel siyasetçileri, eski ve şimdiki milletvekillerini, muhalefet partilerinin üyelerini ve avukatları hedef aldığına ve gazetecilere, sivil topluma ve diğer gruplara yönelik baskıların da devam ettiğine işaret ediyor. Rapor, “2019’dan bu yana genel durumda ne yazık ki düzelme olmamıştır,” sözlerine yer veriyor. AKPM’nin Türkiye için yeniden “izleme sürecine” döndüğü 2017’de bu kararına gerekçe gösterdiği birçok sorunun, “2020’de endişe kaynağı olmaya devam ettiğinin” de altı çiziliyor.

Saldırgan dış politika eleştirildi

Komite, Türk makamlarının demokratik kurumlar, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı konularında somut adımlar beklediği bir liste sıralandı.

Raporda ayrıca, Türkiye’nin sınırları dışına düzenlediği askeri operasyonlar dahil, dış politikadaki saldırganlığına da yer verildi ve ileriki raporlarda bunların ele alınması kararlılığı ifade edildi. AKP’li üyeler bunun raporun geneli ile uyumsuz olduğunu söyleyerek çıkarılmasını talep etseler de, geri kalan delegeler, Türkiye’nin saldırgan dış politikası ile içerideki otoriterliği arasında sıkı bir ilişki olduğunun altını çizdiler ve Türkiye’nin bölgedeki istikrarsızlaştırıcı hamleleri karşısında da net bir pozisyon alarak değişiklik önergesini reddettiler.

Karabağ damga vurdu

23 Ekim Cuma günü video konferans üzerinden düzenlenen genişletilmiş daimi komisyon toplantısında Türk devletinin Karabağ’da yaşanan savaşı kışkırtan politikaları damga vurdu. Azeri delegeler Türkiye’nin saldırgan dış politikasını haklı çıkarmak için en az AKP’li delegeler kadar çaba gösterirken, Ermeni ve Yunan delegeler, Türkiye’nin içeride otoriterleşmesi ile dışarıda saldırganlaşması arasındaki ilişkiye dikkat çekti.

İlerlemedi geriledi

Bu bariz saflaşma haricinde tüm delegeler Türkiye’de demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları hususlarında gerileme yaşandığı ve Türk hükümetine karşı daha ciddi önlemler alınması gerektiği konusunda hemfikir oldu. Delegeler tepkilerini “Türkiye Avrupa Konseyi üyesi kalıp bunları yapmaya devam edemez” diyerek gösterdi.

Tecrit de gündemdeydi

Özellikle HDP Milletvekili Feleknas Uca'nın Kürt Halk Önderi Öcalan’a yönelik uygulanan tecride ilişkin sözleri AKP'li delegeler tarafından 'terör' vs. denilerek tartıştırılmaya çalışıldı. Komisyonun geri kalan üyeleri, bir önceki CPT raporunda zaten Öcalan üzerindeki tecrit durumunun hukuksuzluğunun sabit olduğunu, bu konuda geri adım atmayacaklarını söyleyerek karşılık verdi. Hişyar Özsoy ise Öcalan’ın hakları olduğunu, fakat buna rağmen 21 yıllık tecrit sürecinde sadece bir kez telefon görüşmesi yapabildiğini, 2019'dan bu yana da avukatları ve ailesiyle görüştürülmediğini belirtti.

Seçilmişlerin tutuklanması kabul edilemez

AKP'li delegelerin Türkiye’de alıştıkları ezberler AKPM'de pek işe yaramadı. Tam aksine, antidemokratik zihniyetlerini ele verdi. Raporda, HDP’nin 65 belediyesinden 54’üne kayyum atandığı, vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırıldığı, 101 HDP’liye Kobanê gerekçesiyle soruşturma açıldığı hatırlatılmıştı. Delegeler, HDP’li vekiller ve belediye başkanlarının da tutuklanmasına tepki göstererek, "Seçilmişlerin tutuklanması, hapse atılması kesinlikle kabul edilemez" dedi.

Kırmızı çizgimiz olmalı

Oy birliğiyle kabul edilen raporun görüşmelerinde delegelerin yaptığı konuşmalardan öne çıkanlar özetle şöyle:

Alman delege: Türk hükümeti geriye gidiyor. Yargı bağımsız değil. Bir kırmızı çizgi olduğunu göstermeliyiz: AİHM kararlarını uygulamak, Demirtaş ve Kavala konusunda AİHM kararları kırmızı çizgimizdir. Türkiye bu kararları uygulamalı yoksa bu örgütün üyesi olmaya devam edemez.

Türkiye haydut ve işgalci

Gale Roger (Avrupa muhafazakar grup sözcüsü): Bugün Avrupa’da iki haydut devlet var, biri Rusya, diğeri Türkiye. Türkiye Kıbrıs'ta işgalcidir. Daha önce konsey üyeliği askıya alınmıştı, bu yeniden olabilir. Diyalog olmalı, evet ama diyalog iki taraflı olabilir. Sağırla diyalog olmaz. Diyaloga devam edeceğiz, yükümlülüklere uyum da isteyeceğiz. Bu ihlalleri artık tolere edemeyiz.

Bu nasıl demokrasi!

Yunan delege: Seçilmişler hapiste, bu nasıl bir demokrasi? İki sebeple endişeliyiz, içeride otoriterlik dış politikada saldırganlıkla ilişkili. Ermenistan ve Yunanistan’a karşı saldırganlık var. Demokraside gerilemenin sadece Türk vatandaşlarını etkilemediğini, sınır dışına da yansıması olduğunu görüyoruz.

Üyeliği masaya koymalıyız

Ermeni delege: Türkiye’nin demokratik olması bizim çıkarımıza. Taraflıyız, demokrasisinden tarafız. 150 medya organı kapandı, 10.000 medya çalışanı işten atıldı, 3000’den fazla gazeteci hapiste, 1 gazeteci ve vekil hapse atıldı. Medya özgür değil. İdam cezası var diye Beyaz Rusya’yı eleştiriyoruz ama Türkiye’de yasal olarak olmasa da başka şekilde var. Ermeni gazeteci Hrant Dink öldürüldü. Konsey üyeliğini masaya koymalıyız. Bunları değiştirmezlerse ‘üye olamazlar’ demeliyiz.

Sessizce oturup bekleyemeyiz

Norveçli delege: 2017'de Türkiye yeniden izleme sürecine alındığından bu yana ilerleme olmadı, tam aksine gerileme oldu. AİHS’e taraf ama uymuyor, sessizce oturup siyasetçilerin susturulmasını izleyemeyiz

İmralı’da tecrit sürüyor

Hişyar Özsoy: Hükümetin “terörle savaş” söylemini lütfen ciddiye almayın. Diyalogdan yanayız ama artık Türk hükümetinin bu çağrıları göz ardı etmeyi bırakması gerek.

Feleknas Uca: Raporu önemsiyoruz. Bir yandan HDP’ye yönelik baskı devam ederken, bir yandan da İmralı Adası’nda halen tecrit uygulanmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Bildirgesinde işkence sayılan tecrit uygulaması İmralı’da ağırlaşarak devam etmekte. Öcalan’a geçtiğimiz ay yine hukuksuz bir şekilde 6 ay telefon ve avukat görüş yasağı uygulandı. İktidar, hukuksuz uygulamalardan ötürü AİHM’de mahkûm olmasına, AKPM, AP ve birçok ülkeden kınama ve uyarı almasına rağmen yargıyı siyasete malzeme etmeyi sürdürmektedir.

AKP’nin hiçbir itirazı kabul edilmedi

AKP’li delege Akif Kılıç ise karşısında iç kamuoyu ve yandaş medya varmışçasına konuştu. Rapordaki eleştirilere hiçbir şekilde yanıt vermeyerek tamamen demagojiyi tercih etti. Türk delegasyonu sık sık Türkiye’nin mülteci kartını ve Avrupa’nın güvenliğinin Türkiye’den geçtiğini hatırlatarak Avrupa-Türkiye ilişkilerindeki reel politiğin altını ima yoluyla bile olsa çizmekten çekinmedi. Siyasilerin hapse atılması konusunda İspanya ve Katalonya örneğine sığındılar. Ermeni delegenin Erdoğan’ı “deli adam” olarak tanımlaması üzerine her biri söz alarak cevap verme yarışına girdi.

AKP’li delegeler önergeye 3 noktada itiraz geliştirdiler, özellikle Öcalan üzerindeki tecridi meşrulaştırmak için çabaladılar ancak hiçbir itirazları kabul edilmedi ve önerge olduğu gibi geçti.

 

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.