“Uzak Şehir” rezaleti (2)

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Bunlar Kürtleri aşağılamak için yaratılmış ve varoşların en altından gelen yazar tarafından senaryosu yazılmıştır. Türk ırkçılığının çamurudur bu.

Türkler, sebepsiz yere Alman Nazilerinin lideri Hitler’e ilham verip yol gösterici olmadı. Bir insanlık suçu olan soykırımın ustalarıydı onlar. 1925-1939 yılları arasında, salt “Bicar” denilen Muş, Kulp ve Amed üçgeninde, Ağrı Dağı eteklerinde, Dersim ve Zilan’daki soykırım seferlerinde sayısız aileyi dipten yok etmekle kalmadı. O yıllardan bugüne, aralıksız olarak Kürtlerin üstün değer ve yargılarına saldırdılar. Kürtlerin kültürel değerler bütünü folklorunu çaldılar, talan ettiler. Devletsiz Kürtleri, tarih boyunca bir arada tutup dirlik ve düzenini sağlayan hukuk olan geleneklerine saldırarak tahrif ve tahrip ettiler. Bunun için, her türlü kirli ve kanlı silahı kullandılar.

Günümüzde, tahribat için, televizyon ekranlarını kullanıyorlar. Kürtler, dizilerin “kötü” insanlarıdır. Türk “iyi oğlan” olarak, kötü unsurlarla mücadele ediyor.

Şu sıralar yayımlanan “Uzak Şehir” dizisi, seyirci rekoruna rekor ekliyor.  Bir zamanlar, “aile içi entrikalar kumkuması” olan Amerikan dizisi “Dallas” böyleydi. Seyircileri ekrana kilitliyordu.

Ama Dallas, bu denli ahlaksızlıkta sınır tanımayan değildi.  Hatırlayanlar biliyor. Dallas’ta, “Ceyar”ın mutsuz karısı “Siu Elın”, kocası tarafından ikide bir aşığıyla yakalanmıyordu. Çünkü, “paslaştığı” bir aşığı yoktu.

Uzak Şehir’de ise Dr. Alya, “Kürt Ağa” Cihan’ın eşidir. Ama mutlu değildir. Tepesi attığında diş gıcırtıları arasında Cihan’ı aşağılıyor, gözleri içine baka baka “senden nefret ediyorum” diye haykırıyor, fırsatını yakaladıkça kaçıp kurtulmak için kaçıyor, ancak her defasında Cihan tarafından yakalanıp geri getiriliyor ve Türk halkı bu rezaleti, aşık “cilvelenmesi” olarak izliyor.

Mutsuz Dr. Alya, bir Türk’tür. Kötü yazılmış kaderine bakın ki, örf, etiği olan Kürtlerin gelinidir! Mutsuzluğu da buradan geliyor. Ama günün birinde çalıştığı hastaneye yeni gelen Dr. Uğur’la tanışıyor. Tanıştığı an, belki de yüreğine aşk kıvılcımı düşüyor. (Ona göre, birine aşık olmak için beş dakika yetermiş.) Tanışırken, kocası da orada ve değişimi görüp hemen araya giriyor. Cihan olacakları önlemek için çırpınıyor, ama Alya “sana ne” diyerek yoluna devam ediyor. Cihan’ın tepkilerini gördükçe “Sen eşkıya mısın, Uğur’a dokunma” diye haykırıyor.

Eşini sahiplenip, göz dikenden esirgeme duygusu, ilk insanla başlıyor. Savaşlar, kan davaları, ölesiye düellolara sebep olmuştur bu duygu. Böcekten aslana, file kadar hayvanlarda ölüme giden dövüş nedenidir.

Cihan onurunu kurtarmak için, Uğur’un peşine düşünce Alya, Cihan’ın önüne dikiliyor, Uğur’a kalkan, perde oluyor. Ve Uğur bu kovalamacada araba çarpmasıyla ölünce Cihan, yas tutan Alya’ya “Şekspir”de bile olmayan tiyatral bir tiratla, “sana aşıktı” diyor ve kendini savunuyor:

“Ben bir şey yapmadım. Kazaydı Alya…”

Dünyada benzeri var mı, ben bilmiyorum. Kürt kadını ise, ülkesi ve halkının sevdalısı Octavio Paz’ın Meksikalı kadını tarif ettiği gibidir.

Dediğim gibi Octovio Paz’ın Meksikalı kadınları anlattığı üzere, Kürt kadını mağrurdur. İnanmayan govende kalkan kadınlara baksın. Berivanların da, savaşçıların da başı diktir hep.

Çünkü onlar, onurun ruhunu bedenlerinde taşıyorlar. O nedenle mağrur olacak kadar onurlu duruşludurlar.

Kürt geleneksel toplum yaşamında kadın- erkek ilişkilerine ve sorununa dair çözümler yok mudur? Elbette vardır. Kabul edersiniz ya da etmezsiniz, kadını ‘suçlu’ bulduğunda kendine göre ‘tedbir alıyor veya cezalandırıyor.’ Saç kesilmesi de bunlardan biridir.

Kadın saçı kesmenin iki anlamı vardır. Birincisi, kadın öldürülen yakınının intikamı için, saçın bir “bısk” (tutam) kesip, intikam alınıncaya kadar bir yere asar ve orada tutar.

İkincisi, saçı tümden kesilir. Bu onu saygıdan soyutlar, çıplak eder. Çiğnenmesi gereken bir “düşmüş”, ayak altına atılır böylece. Kürdistan’da böylesi bir olayın yaşandığı duyulup görülmemiş, ama saç kesmenin sonucu mutlak ölümdür. İntihar ya da başka yoldan.

Alya ve Cihan tipine gelince, bunlar Kürtleri aşağılamak için yaratılmış ve varoşların en altından gelen yazar tarafından senaryosu yazılmıştır. Türk ırkçılığının çamurudur, bu. “Kürtlerin midesi her türlü pisliği alacak kadar geniştir” demeye getirmedir bu. Sövgünün ötesine geçmez hükmü, iz bırakmaz…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.