Sırrı’nın töreninde Özel’e yumruk
Ahmet KAHRAMAN yazdı —
- Çocuklarını katletmekten de hükümlü ve bir hırsızlık, uyuşturucu müptelası olan Selçuk Tengioğlu adında biri, ırkçı-dinci ittifak iktidarının canını sıkan, CHP lideri Özgür Özel’i yumrukladı. Ama ilk değil, bu.
- Ahmet Türk ve Kılıçdaroğlu’na saldıranlar gibi bu da galeyana gelmiş bir “vatansever” olarak okşanacak. Onu öne sürenlerin izleri külle kapatılıp unutulmaya terk edilecek…
Sırrı Süreyya Önder’i, üniversite sıralarından aldılar. Hayır, bazı büyük Türk büyükleri gibi, ailesi tarafından çocuk yaşta kalpazanlığa, yalan dolan, çalıp çırpmaya alıştırılanlardan hiç değildi. Okuyan, düşünen, ama düşündüklerini “hindi gibi” kendine saklayandan da değildi.
Onu bu yüzden tutukladılar. Günler boyu süren işkencede, salt etini, kemiklerini değil ruhunu da ezdiler. Sonra O’nu, iş, çalışma olanağından yoksun, “insan posası bir lanetli” gibi, sokağa attılar.
Ailesi yoksul Sırrı, ne iş bulursa çalışıp karnını doyurdu. Bir yandan da sinema, yazı sanatıyla uğraştı. Çürümek üzere sokağa salınan Sırrı, zamanla, saygın bir sinema ve yazı adamı olarak ışığın altında durdu. Kürtlerin oylarıyla Türk parlamentosuna girdi.
Ama, yalnızca Kürt olmak değil, Kürtlerin safında olmak da belalıydı. Onu da evlerinden, iş yerleri, parlamentodan alınan Kürtlere katıp hapsettiler. Yine de şanslıydı, O. Erken bıraktılar. “Ömür boyu hapis cezası” istemiyle yargılanırken Türk parlamento genel kurulunu yönetiyordu.
O arada, sonuncu “Kürt süreci”ne üye seçildi. Hayata veda ettiğinde, devletçe “hesabı görülmek” üzere takip edilenler listesinden daha yeni çıkmıştı. Türk devleti nezdinde artık “lanetli” değil, “vatansever”di. Gömülmek üzere yola çıkan ölüsü, Türk bayrağına sarılı, “Türk büyükleri” baş sağlığı mesajları yayımlama kuyruğundaydı.
“Karanlıklarda yaşayan, karanlık işler adamı” olan, MİT’in baş komiseri bile yüzündeki peçeyi indirip “insan” olarak, kamuya taziye dileklerini yayımladı.
Ne diyeyim ben, böyle olur terör devleti tuhaflığı…
* * *
Çocuklarını katletmekten de hükümlü ve bir hırsızlık, uyuşturucu müptelası olan Selçuk Tengioğlu adında biri, ırkçı-dinci ittifak iktidarının canını sıkan, iktidar adayı CHP lideri Özgür Özel’i yumrukladı. Ama ilk değil, bu.
“Türk tipi demokrasi”de, gücü elde bulunduran çetenin, iktidara yürüyen ya da halkı etkileyerek canını acıtanları caydırma, etkisizleştirme yöntemidir, terör devletinin kendince, “demokratik direnme” hakkıdır, bu olaylar.
O nedenle, genelde kullanılan failler “meçhul” kalır. Yakalansa bile acıtılmaz…
CHP’nin eski lideri İsmet İnönü, DP döneminde taşlanmış, Bülent Ecevit de AKP’yi de doğuran sağcı pınar olan AP (Süleyman Demirel) zamanında kurşunlanmıştı. Ama failler incinmemiş, arkadaki güç de karanlıkta kalmıştı. 1960’larda dibe ışık veren Türkiye İşçi Partililer, “faili belirsiz” kişilerce, her yerde taşlanıyordu. Kürt liderlerden Ahmet Türk, yakın zamanda yumruklanmış, Selahattin Demirtaş’a sıra gelince devlet terör maskesini indirip, o ve arkadaşlarına yüzü açık polis gücünün copu, kalkanı, savaş aracı Alman panzeriyle saldırmış, tazyikli suyla sokaklarda sürüklemiş, ardından kadrolarıyla hapse kapatmıştı. Demirtaş, “suçu meçhul” bir esir olarak, “Kürt’e her bela mubah” gibi, 9 yıla yakın zamandan beri mahpustur…
Ve CHP lideri Özgür Özel’in yumruklanmasına gelirsek; olayın nerede, nasıl ve kim tarafından yaşatıldığı ayrıntıları bir yana, Türk devletinde sabıkalılar, ta başından beri “özel yer ve ağırlığa sahip”, tetikçiler hep onlardan seçiliyor.
Türk devletinin başlangıcı, gün yüzüne çıkış sürecine uzanırsak, Ege’de çok şey eşkıyalıkla başladı. “Demirci Efe” ve benzeri çetelerle. Türk ordusunun İzmir’e girişi ile sadece yangın olmadı. Yörede 800 bin Rum yoklara karıştı ki, bu eşkıyalıktı. Ama fail meçhul…
Karadeniz bölgesinde ise Topal Osman ve çetesi Rumların tepesinde “Azrail”, ayrıca hırsız ve talancıydı. Osmanlı Sultanı Vahdettin, daha sonra kendini Türklerin atası ilan edecek olan Mustafa Kemal’i “çeteyi derdest” etmesi için, gönderdi Karadeniz bölgesine. Ama Mustafa bey, onu tutuklayacağına kendine baş yaver yaptı. Düşmanlarının belalısı olarak ortalığa saldı. O arada Koçgiri’ye “fetihçi” olarak gönderdi. O ve adamları yalnız insan kırmakla kalmadı. Alçaklığın evrensel tarihini yazdı. Talan, hırsızlık ve tecavüzle alçaklığın evrensel tarihine geçtiler.
Ama o şimdi Türklerin “medarı iftiharı” olarak Giresun’da, denize karşı taştan heykeldir. Günümüzün Mafyatörü Abdullah Çatlı anıt mezarda yatıyor. Türkeş de öyle.
Kürt, Ermeni, Rum, Süryani soykırım seferlerinde, devletin ilgi ve ilişkisi yokmuş gibi yaparak, eşkıya çetelerini ileri sürdüler. Katliamları onlara mal ettiler.
Geçelim bunları, “Türk tipi demokrasi” sürecine gelirsek, Kürtleri, Hristiyan ve Alevileri diz çöktürerek, gırtlaklarını kesen IŞİD’liler, bunlardan ilham aldılar. Hizbullah çeteleri Kürtleri incecik çelik tellerle boğuyorlardı. “Domuz bağı” denilen usulle acı çektire çektire katlediyorlardı.
CHP şimdi yükselişte. Cumhurbaşkanlığı için, yıldızı ışıldayan Ekrem İmamoğlu’nu, sanki başına ördükleri çorap, “adaletin kestiği parmak”mış gibi gösterip hapse attılar. O mahpusken, beklenmeyen bir yetenek olarak öne çıkan Özgür Özel, caydırılmak, korkutulup sindirilmek üzere yumruklandı. Ama gerçek bu yalınlıkla ortaya çıkmayacak. Ahmet Türk ve Kılıçdaroğlu’na saldıranlar gibi bu da galeyana gelmiş bir “vatansever” olarak okşanacak. Onu öne sürenlerin izleri külle kapatılıp unutulmaya terk edilecek…
Ama gidişat öyle değil. Haramiler sarayları terketmemek için cehennemi ateşler yakacaklar. Gidişat bunu gösteriyor…