Terör devleti, PKK ve Rojava

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Demem o ki, Kürt halkı sevdiğini bırakmaz. Bu halk, gerillayı çok sevdi. O nedenle, Kürt için değişim ve dönüşümler “xem” değildir. Bu halk için, özgürlük savaşımı, bir yaşama biçimidir.

Açlıkla didişen tımarhanede, tuhaf şeyler oluyor. MHP ırkçı bir siyasi parti ve geride bıraktığı seri cinayetler zinciri ile geçmişte terör suçundan sanıktı. Ve hayatı boyunca barış kavramına düşmandı, bu parti.

Ama geçenlerde, bu partinin önderi Devlet Bahçeli, doğanın ekseni değişmiş, hayatın dipten değişimi sonucu başkalaşım geçirmiş, değişmiş olarak sahneye çıktı. Barışı ağzına almakla kalmadı, kutsadı. Devlet içinde görev, yetki ve sorumluluk sahibi olmadığı halde, Kürtlerin seçtiği temsilcilerin elini sıktı.

Düne kadar Bahçeli’ninin sedasına, Kürtlerden geçinmeyi “fedakarlık” olarak kimileri çok sevindi. Düne dek, “gerilla ha gerilla” diye nara atan bir kısım Kürt bile, Bahçeli’nin davetine yalakalıkla ve dalkavukça “çepik” çaldılar.

Bahçeli ağzıyla, tımarhanede bir şeyler oluyor, ama bu “şey”in adı yoktu. Sonra, Sırrı Süreyya Önder, Kürt tarafının söz getiren ve söz götürenlerinden biri olarak öne çıktı. “Şey”e, komedi repliği gibi, bir tanım getirip isim koydu ve “Kürtlerle çözüm süreci yok, barış var” dedi.

Dilini yutmuş gibi, suskun duran Recep Erdoğan, “barış” repliğini sevmemiş olmalı ki, “şey”e, “Terörsüz Türkiye” adını koydu.

Oysa, Türk devletinin özü ve sözü terördü. Katledilmişlerin malı mülküne çökerek var olmuşlardı, onlar. Kürtler üzerinden, aynı kanlı yola devam ediyorlardı.

Bu topraklarda devlet terörü, hiç eksik terörsüz gün olmadı. Terörün yok olması, “iç ve dış düşman teranesi”nin susması, dolayısıyla yok olmaktı.

 Kürtler yüz yıldır, kırılıyor. Bu kırım pek çok kişiye, değişik yoldan geçim kaynağı. Seçilen ya da darbeyle gelen diktatörlere de hayat öpücüğüdür, Kürt düşmanlığı…

“Çözüm değil, ama barış geldi” denilen bugünler de bile, Kürt düşmanlığı doruktadır. CHP’nin cumhurbaşkanı adaylarından Mansur Yavaş bundan besleniyor.

Çünkü Kürt düşmanlığı Türk’ün vatanseverlik rozetidir. Her gelen yasak ve inkar rozetini parlatarak, hüküm sürüyor. O nedenle seçme ve seçilme hakkı “emre bağlı”dır. Kürt seçilmişlerin yeri mahpushanedir.

Ve dahi Kürt düşmanlığı sınırsızdır. Türk Rojava’da pusucu, Başûr’da kimilerine öpücük veren işgalcidir. Fırsat buldukça, masum ve mazlumları Kürtler tırpanla biçilen palax otu gibi yere deviriyor, işgali yayıyorlar.

Kürtler karşısında, dişine taze kan değmiş kurt gibidir bunlar. Çok Türk olan Recep Erdoğan, iki gün önce, yeni topyekûn imha programını açıklarken, “taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmayacağız” diye haykırıyordu.

Kürt’ün kanı kazançtır, bunlar için. O nedenle Kürt’ün hayatıyla birlikte dili, kültürü, yaşama biçimi de terör hallacıyla savruluyor. Hitler gibi kitapları imha, kelimeleri idam ediyorlar.

Ana yurdunu, halkınının onuru savunan, kendi efendileri oldukları bir özgür hayat, yönetim istedikleri için Kürtler dün “eşkıya” idi. Torunları, onların dilinde terörist.

Oysa, bunların artık hükmü yok, saygınlıkları sıfırın altında. Çünkü kanlı elleri göz önünde.

Amerika ve Avrupa Birliği, kimin “ne mal olduğunu” bildiği için, bunların terörist dediği Rojava’nın yanında.

İsrail’in Başbakanı Netanyahu, iki gün önce dünyaya, Rojava’ya desteğini ilan ediyordu.

Ha, PKK’nin silahı baş aşağı etmesi veya bırakması mı? “Oluşan boşluğun, derhal dolacağı diyalektik yasası”dır. Kısacası hiçbir durum boşluk kabul etmiyor. Bunlar 1920’ler, 30’larda da “Kürtleri bitirdik” diyerek, zaferlerini kan çiğneyerek kutladılar. Ama bekledikleri boşluk olmadı. Azadi’nin yerini, İhsan Nuri Paşa komutasındaki Hoybun ordusu doldurdu.

Kürt halkı, alışıktır bu manevralara. Boşluğa yer vermez. PKK, Türk solcularının örgütlendiği süreçte doğdu. Ve onlar da bir avuçluktu. Ancak Türk solu halkından destek alamadığı için, avcılara yem oldu ve bitti. Ama adında Kürdistan adı ve “Bağımsız Kürdistan hayali” bulunan PKK, Kürtlerce kucaklandı. Esirgenip beslendi. Gücünü Xort ve Azıv kızlarıyla takviye ederek, ordulaştırdı.

Demem o ki, Kürt halkı sevdiğini bırakmaz. Bu halk, gerillayı ise çok sevdi. O nedenle, Kürt için değişim ve dönüşümler “xem” değildir. Bu halk için, özgürlük savaşımı, bir yaşama biçimidir. Boşluk bırakmaz, gerilla gücünü yeniden yaratırlar…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.