30 yıllık tutsağa üç ay daha

Ataş Göbe ve İmdat Göbe

Ataş Göbe ve İmdat Göbe

  • Bolu F Tipi Cezaevi’nde tutulan 30 yıllık tutsak Ataş Göbe'nin tahliyesi, “pişmanlık” dayatmasını kabul etmediği için üç ay engellendi. 

Cezaevi İdari ve Gözlem Kurulu’nun (İGK) 2021’de yürürlüğe girmesiyle birlikte yüzlerce siyasi tutsağın ya infazı yakıldı ya da tahliyeleri engellendi. Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan 30 yıllık tutsak Ataş Göbe de tahliyesi engellenenlerden biri. Ceza infaz süresini 2 Haziran’da tamamlayan Göbe’nin tahliyesi “pişmanlık” dayatmasını kabul etmediği gerekçesiyle üç ay ertelendi. Göbe, cezaevi koşullarından kaynaklığı oluşan damar tıkanıklığı, astım, bronşit, kalp rahatsızlığı ve kemik erimesi gibi hastalıklarla mücadele ediyor. Göbe’nin kardeşi İmdat Göbe, yaşanan hukuksuzlukla ilgili MA'ya konuştu. konuştu. 

Adalet yok

Yaptıkları haftalık görüşmesinde abisinin kendilerine tahliyesinin üç ay ertelendiğini aktardığını belirten Göbe, “Abim pişmanlık dayatmasını kabul etmediği için tahliye edilmedi. Bir insan 30 yılını, yani ömrünün neredeyse yarısını cezaevinde geçirmiş ve cezasını bitirmesine rağmen hukuksuz bir şekilde tahliyesi engelleniyor. Bu da Türkiye’de adaletin olmadığını gösteriyor. Her gün her alanda binlerce örneğini görüyoruz. Yüzlerce tutsak cezası bitmesine rağmen tahliye edilmiyor” dedi. 

Ameliyat olması lazım

Abisinin cezaevinde birçok hastalıkla mücadele ettiğini söyleyen Göbe, şöyle devam etti: “Beyin damarlarında tıkanıklık var. Birkaç ay önce cezaevinde dengesini kaybedip düştüğü için hastaneye kaldırıldı. Beyin damarlarındaki tıkanıklık nedeniyle ameliyat olması gerekiyor ancak cezaevi şartlarında bu ameliyat mümkün değil. Damar tıkanıklığı dışında astım, bronşit, kalp rahatsızlığı ve kemik erimesi gibi rahatsızlıkları da var. Bunca sağlık sorununa rağmen hala cezaevinde tutuluyor. Bu hukuk dışı ve insan haklarının ihlal edilmesidir. Sağlık sorunlarından dolayı hayatından endişe ediyoruz.”

Yıllarca görüşülemiyor

Abisinin tutuklanmasının ardından sürekli uzak kentlere sevk edildiğini dile getiren Göbe, şunları söyledi: “Bazen cezaevi yönetiminin keyfi uygulamaları nedeniyle görüşlerimiz engelleniyordu. Bu süre içerisinde annemi ve babamı kaybettik. Babam 2011'de abimin görüşüne gitmek için hazırlanırken aniden kalp krizi geçirerek, hayatını kaybetti. Annemi ise 2018'de kaybettik. 30 yıl boyunca bir insanın cezaevlerinde tutsak edilmesi hem anne hem babadan mahrum bırakılması ve bunun yanında annesini ve babasını kaybetmiş olması nasıl anlatılabilir? Aslında tutsakları ailelerden uzak yerlere sürgün ederek, hem aileyi hem de tutsağı cezalandırmayı amaçlıyorlar. Abim, Bolu'da tutuluyor ve biz Iğdır’da yaşıyoruz. Maddi ve manevi zorluklardan dolayı 7-8 yıldır abimin görüşüne gidemiyoruz.”

 

* * *

Tecrit kalkmadan çözülmez

Cezaevlerinde yaşanan baskılara dikkat çeken tutsak yakınları, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit kalmadan hiçbir sorunun çözülemeyeceğini söyledi.

İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında rehin tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan 41 aydır haber alınamıyor. Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ve Kürt sorununun demokratik çözümü için Avrupa’nın 74 merkezinde 10 Ekim 2023'tee eş zamanlı başlatılan kampanyaya siyasi tutsaklar 106 cezaevinden açlık grevi ve boykot ile katılırken, tutsak yakınları ise Adalet Nöbeti eylemleriyle destek verdi. Eylemlerini çeşitli etkinliklerle sürdüren tutsak yakınları, MA'ya konuştu.

 

Zerin Eken

 

Oğlu ve eşi tutsak

Oğlu Antalya Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde, eşi ise Diyarbakır 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Zerin Eken (59), eşi ve oğlunun farklı şehirlerde olmasının kendisini hem maddi hem de manevi anlamda zorladığını söyledi. Eken, “Eşimin tansiyon ve şeker hastalığı var. Zaman zaman unutkanlık da ortaya çıkıyor. Bu durumu gözaltında gördüğü işkenceler tetikledi. Oğlum ve eşimi aynı cezaevlerine getirmeleri için defalarca dilekçe yazdık ama yanıt alamadık. Yıllardır baskı ve zulümle karşılaşıyoruz. Oysa biz sadece davamızın peşindeyiz. Dilimizi, kültürümüzü ve hakkımızı savunuyoruz” dedi. Siyasi tutsakların 4 Nisan’dan sonra mahkemeleri boykot ederek, telefon ve aile görüşüne çıkmadıklarını hatırlatan Eken, oğlunun ve eşinin da bu eyleme katıldığını söyledi. Eken, “Üç ay boyunca oğlumdan ve eşimden hiçbir haber alamadık. Tutsakların talebi, Abdullah Öcalan’ın da her tutsak gibi avukat ve aile görüşünün sağlanmasıdır. Biz de Abdullah Öcalan’ın avukatları ve ailesiyle görüştürülmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.

 

Hatice Çiftçi

 

İşkenceler hasar bıraktı

Diyarbakır 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan İbrahim Çiftçi’nin eşi Hatice Çiftçi, eşinin cezaevine girdikten sonra Hepatit B hastalığına yakalandığını ifade etti. Çiftçi, şunları paylaştı: “Eşim tutuklandığı zaman hepimizi bir odaya kilitleyip eşime hayvanların bulunduğu ahırda işkence yaptılar. Köylülerin yardımıyla eşim askerlerin ellerinden kurtarıldı. Gördüğü işkenceler onda kalıcı hasarlar bıraktı. Şu an sağlık durumundan kaynaklı haftada bir hastaneye gidip kan veriyor. Tecrit var olduğu sürece Kürtlerin hiçbir sorununa çözüm bulunamayacaktır. Sorunlara çözüm bulunabilmesi içinde Abdullah Öcalan’ın derhal avukatları ve ailesiyle görüştürülmesi gerekiyor.”