44 yıl sonra Aşıkça

Kültür/Sanat Haberleri —

"Aşıkça" dergisi

  • 1975 yılında yayın hayatına son vermek durumunda kalan ‘Aşıkça’ dergisi 44 yıl aradan sonra yeniden yayın hayatına başladı. Derginin emektarları Hüseyin Gürbüz ile Ozan Selahattin Dündar, ozanlık geleneğini ayakta tutmak için mücadele yürüttüklerini söyledi.

EREN GÜVEN - PİRHA/ANKARA

 

İlk sayısı 1975 yılında çıkan ve aynı yıl yayın hayatına son vermek durumunda kalan ‘Aşıkça’ dergisi yeniden hayatına başladı. Üç ayda bir okuyucuya ulaşan dergide, ozanların yaşantılarından kesitler, kültür-sanat dünyasına dair makaleler ve şiirler bulmak mümkün.

44 yıl aradan sonra yeniden hayat bulan Aşıkça kültür ve sanat dergisinin tarihçesini Hüseyin Gürbüz ve Selahattin Dündar anlattı.

Hüseyin Gürbüz, derginin sahibi ve aynı zamanda halk ozanı Ali Gürbüz’ün oğlu. Ozan geleneğini aileden yakinen bilen Gürbüz, aynı zamanda Ankara’da matbaacılık yapıyor.

Ozanlık geleneğini yaşatmak için

Hüseyin Gürbüz, Aşıkça dergisini ilk olarak 1975 yılında çıkartabildiklerini, ancak dönemin şartları gereği birkaç sayının ardından tekrar yayına son verdiklerini aktardı. Gürbüz, “Aşıkça dergisinin ortaya çıkma nedeni içimizdeki bu uhde aslında” diyerek amaçlarını anlattı. Gürbüz, “Babamın anılarını, ozanlık geleneğini yaşatmak adına” yola çıktıklarını söyleyerek şu aktarımda bulundu:

“Eksik olan bir şeyi gündeme getirmek, tarihe yazılı bir belge sunmak adına yola çıktık. Ozan olarak saygı duyduğum Selahattin Dündar ile birlikte bu işi netleştirdik ve aramıza sevgili üstat Hasan Kaplani’nin de katılımıyla hızlı bir yol aldık. Genel Koordinatör olarak işe başlayan Hasan Kaplani’nin katkıları ile dergi bugüne kadar geldi. Akademik bir unvana sahip olan bir dergi Aşıkça. Bütün akademik ortamda ve okuyucular tarafından ciddi olarak beğenilmekte. Burada tek amacımız var o da yanlış bilinen bazı durumların doğrularını yazmak ve tarihe mal etmek.

Geçmiş yıllarda yazılı bir meta olmadığı için ozanların şiirlerini, şarkılarını başkalarına mal edip bunun üstünden okuyan arkadaşlarımız oldu. Biz de doğruları belgeleri ile ortaya koymak istedik. Halk folklorü adına ozanlık geleneği ile ilgili bilgi ve becerilere sahip, ellerinde belgeleri olan insanlarla yola çıkarak bu dergiyi ortaya getirdik. Tek dileğimiz, derginin uzun ömürlü olması yönünde. Buna halk ozanlarımız, akademisyenlerimiz, yazarlarımız, halkımız sahip çıkar diye umuyorum.”