6 helikopter ve 50 araçla bir eve bombardıman

  •  Türk kolluk güçleri Wan’ın Qelqelî ilçesinin Çamilî Mahallesi’nde bir evi saatlerce bombaladı, ağır silahlarla taradı, iki kişi katledildi. İş makineleriyle yıkılan evin üstünden geçildi. Yaşamını yitiren iki kişinin cenazesi iş makinelerileriyle çıkarıldı. Köyde incelemede bulunan Avukat Murat Çiçek, “Bu operasyonla Kürt halkını korkutmaya ve sindirmeye çalışıyorlar" dedi.

 

MEDİNE MAMEDOĞLU/WAN 

Türk kolluk güçleri Wan’ın Qelqelî (Özalp) ilçesine bağlı Çamilî Mahallesi’nde iki kişiyi katletti.  31 Ağustos’ta başlayıp 1 Eylül gecesine kadar devam eden saldırıda köyde bulunan bir ev yerle bir edildi, yakınındaki araçlar da kullanılamaz hale geldi. Ağır silahlarla taranan evde katledilen iki kişinin cenazesi, evin kepçelerle yıkılması ardından enkazların kaldırılmasıyla çıkarıldı. Rojhilatlı olduğu öğrenilen kişilerin aileleri önceki gün Wan’a gelerek DNA örneği verdi.

İnsan Hakları Derneği (İHD), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Wan Barosu abluka altına alınan köye giderek yaşananları yerinde inceledi. Köyde çok sayıda hak ihlalinin yaşandığına dikkat çeken ÖHD Wan Şube Eşbaşkanı Avukat Murat Çiçek, incelemelerden edindiği izlenimleri ve köylülerin yaşadıklarını gazetemize anlattı.

6 helikopter 50 araç

Köylülerin aktarımlarına göre askeri operasyon 31 Ağustos günü saat 15:00 sularında gerçekleşti. Çatışmanın gün boyu devam ettiğini ve ertesi gün ağır silahlarla taranan evin üzerinden kepçelerin geçtiğinin aktarıldığını belirten Avukat Murat Çiçek, “Köylüler evin etrafı çevrildikten sonra tarama ve bombardımanın saatler sürdüğünü söylüyor” dedi. Köylerde 'operasyon' adı altında yaşanan çatışmalarla yurttaşlara gözdağı verilmek istendiğini ifade eden Murat Çiçek, "90'lı yıllara dönmeye çalışıyorlar. Bir eve 6 helikopter ve nerdeyse 50 araçla operasyon yapılmasının başka bir açıklaması olamaz. Saatlerce bir evi bombalamışlar. Ev tamamen yıkılmasına rağmen bombardıman ve silah atışları devam etmiş. Sonrasında iş makinaları ile yıkılan evin üstünden geçilmiş, kırılmayan tek bir tuğla dahi bırakılmamış. Bu operasyonla Kürt halkını korkutmaya ve sindirmeye çalışıyorlar. Bu yaşananlar ‘Biz istediğimiz zaman sizi öldürebiliriz’ ifadelerinin eyleme dökülmüş halidir" dedi.

Senin için de geleceğiz!

Operasyonun yaşandığı evin yakınında bulunan bir evin de ablukaya alındığını belirten Avukat Çiçek, “İçeride bulunan insanlar kendilerine de ateş edileceğinden korkup güvenli bir alan arasa da askerler eve girip arama yapmış. Arama esnasında evde olan insanlara ölüm ve tutuklama tehdidinde bulunmuşlar” dedi. Evde gözaltına alınan ve daha sonra adli kontrolle serbest bırakılan baba Ömer ve oğlu Sami Kılıççeken'e bir gün boyunca ulaşamadıklarını belirten Avukat Çiçek, iki yurttaşın askerler tarafından “İsteseydim burayı da yıkardım. ‘Bana ateş etti’ der yıkardım. Sizi de öldürürdüm" tehditlerine maruz kaldığı söyledi. Avukat “Yine komutan o evde yaşayan kadına da 'Senin için de geleceğiz' tehdidinde bulunmuş” dedi. 

Murat Çiçek

Devlet öldürmek için hareket etti! 

Çatışma öncesi ve sonrasında köyde herhangi bir güvenlik önlemi alınmadığını söyleyen Murat Çiçek, askerlerin herhangi bir uyarı yapmaksızın evi ağır silahlarla taradığına dikkat çekti. Çatışma esnasında köydeki diğer evlere isabet eden mermiler olduğunu söyleyen Murat Çiçek, "Yaşama hakkı, bütün hakların temelidir. Savaşta, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde dahi durdurulamaz, yok edilemez. Bu anlamda devlet güçlerinin olay günü köy halkının ve evde katledilen iki kişinin yaşam hakkını güvence altına almak için herhangi bir çaba sarf etmediğini, aksine öldürmek için hareket ettiğini söyleyebiliriz" şeklinde konuştu. 

Sorumlular cezalandırılmalı

Murat Çiçek, Anayasaya aykırı davranıldığını vurguladı ve ekledi: "1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 81 ve 82'nci maddelerinde kasten 85'nci maddesinde taksirle öldürme fiillerinin etkin yaptırımlara bağlandığını söylemek mümkün. Ancak özellikle kamu görevlilerince gerçekleştirilen öldürme olayları etkin bir şekilde cezalandırılmıyor, çoğu zaman bir soruşturma dahi yapılmıyor. Bu yükümlülük yalnızca kasten gerçekleştirilen öldürmelerle sınırlı olmayıp, taksirle gerçekleştirilen öldürmeler için de geçerlidir. Bazı durumlarda, kişinin ölmediği hallerde dahi uygulanabiliyor. Bunun da temel nedeni, yükümlülüğün biyolojik anlamda bir insanın yaşamını değil, hukuki bir değer olarak onun yaşam hakkını korumasından kaynaklanıyor. Bir kimse ölmemiş olsa dahi, yaşam hakkını tehlikeye atan eylemlerin hedefi olmuşsa temel hakkının ihlal edilmiş olduğu kabul edilmeli ve sorumlular cezalandırılmalı." 

Takipçisi olmalıyız

Köyde edindikleri izlenime hazırladıkları raporu ilerleyen günlerde kamuoyu ile paylaşacaklarını belirten Murat Çiçek, "Kürt halkına yapılan bu baskı ve operasyonların yeterince gündemleşmediğini düşünüyorum. Bunda basına uygulanan sistematik sansürün etkisi çok fakat sivil toplum kuruluşlarına, barolara, dernek ve siyasetçilere de çok iş düşüyor. Olayın yaşandığı gün yapılan paylaşımlar haricinde sürecin takibinin de yapılması gerekiyor. Sosyal medya daha etkili kullanılmalı ve siyasetçilerimiz yaşanan durumu meclis kürsülerinde dile getirmeli” mesajı verdi. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.