85 yaşındaki tutsağa tahliye veya tedavi yok

Hasine Güler
- Ağır hasta tutsak Sıddık Güler’in eşi Hasine Güler, sağlık durumunun kötüye gittiğini ve duvarlara tutunarak görüşe çıkabildiğini söyledi.
İHD’nin tespit edebildiği kadarıyla 605’i ağır, bin 605’den fazla hasta tutsak bulunuyor. 38’inin yaşam haklarının korunabilmesi amacıyla tedavi süreçleri için acil tahliye edilmesi gerekiyor. Raporlara rağmen birçok hasta tutsak cezaevinde, bazıları ise tahliye edildikten kısa süre sonra yaşamını yitirdi. Ağır hasta tutsaklar listesinde yer alan ve acil tahliye edilmesi gereken 85 yaşındaki Sıddık Güler’in durumu da ağırlaşıyor.
Güler, 1994’te Amed’in Bismîl ilçesine bağlı Qerha köyünde askerler ile PKK’liler arasında çatışmaya ruhsatlı silahıyla katıldığı iddiasıyla 36 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 29 yıllık tutsak Güler’in 2020’de sağlık sorunlarının ilerlemesi üzerine İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruldu. Güler, 29 Ocak 2021’de İskenderun Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Hastanede "Cezaevinde kalmasında sakınca yoktur" raporu verilmesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı infaz erteleme talebini reddetti. Tahliyesi edilmesi için Adli Tıp Kurumu (ATK) ve Adalet Bakanlığına yapılan tüm başvurulardan olumsuz yanıt geldi. Güler, cezaevinde fenalaşması üzerine 1 Ağustos 2021’de İskenderun Devlet Hastanesi’nin Acil Polikliniğine kaldırıldı. “Hastanın bir sıkıntısı yok. Bol su içmesi önerilir" reçetesi verildi. İHD Amed Şubesi'nin yaptığı tahliye başvurusu da reddedildi. İHD İskenderun Şubesi, Güler hakkında 12 Mart 2022’de açıkladığı raporda, şu ifadelere yer verildi: “84 yaşında hafızası gittikçe kötüye gidiyor, işitme kaybı da çoğalmış, cezaevi koşullarında kalması ve hastalığının tedavisi mümkün değildir.”
İHD’nin Güler’in raporunu açıklamasının ardından kendi istemi dışında İskenderun T Tipi Cezaevi’nden Menemen R Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi.
Karşısındaki insanı tanıyamıyor
Yıllardır hasta ve kendine bakamayacak duruma kadar gelmesine rağmen tahliye edilmeyen Sıddık Güler’in eşi Hasine Güler (74), eşinin hipertansiyon, kalp ve iltihaplı eklem romatizması, kemik erimesi ve birçok hastalıkları olduğunu hatırlattı. Güler, eşinin 19 aydan fazladır tedavi edilmek üzere İskenderun Cezaevi’nden İzmir Menemen Cezaevi’ne götürüldüğünü söyledi. Yaşlı ve hasta olması nedeniyle yolculuk yapamadığını ve eşini dört yıldır göremediğini ifade eden Güler, şunları söyledi: “Çocuklarım yaklaşık 15 gün önce babalarının açık görüşüne gitti. Babalarının duvara tutunarak görüş odasına gelmiş. Eşimde unutkanlık ileri derecededir. Karşıdaki insanı tanımayacak bir noktaya geldi ve artık duymuyor. Bazen su içmeyi, yemek yemeği ve ilaçlarını kullanmayı bile unutuyor. Madem tedavi için götürdünüz, neden tedavi etmiyorsunuz? Tedavi ediliyorsa neden sağlığında bir gelişme olmuyor? Böyle bir hastaya neden rapor verilmiyor? Aynı şekilde 20 yıldır tutuklu oğlum Habib de tansiyonu çıkmış ve tansiyonu gözüne vurmuş. O da İzmir’e tedavi için götürülmüş.”
Türk adeletine inancım yok
Türkiye’de adaletin olduğuna dair inancının olmadığını dile getiren Güler, oğlu ve eşinin İzmir’de ayrı cezaevlerinde olduğunu, ikisinin de tedavi gördüğünü belirterek, “Eğer adalet olsaydı, ikisi farklı cezaevinde olmazdı. Hasta babasına refakatçilik yapardı. Yine oğlum hastalığına rağmen tekli hücrede tutuluyor. Bu mu adalet? Hasta olan biri nasıl tekli hücrede tutulur?” diye sordu.
Cumhurbaşkanı’nın af yetkisini kullanarak çeşitli suçlardan hüküm giyenleri serbest bıraktığını hatırlatan Güler, “Uyuşturucu kaçakçıları, kadın katilleri, darbeci denilen askerler serbest bırakılıyor. Ancak söz konusu siyasi tutsak Kürt olduğu zaman bırakılmıyor” şeklinde konuştu.
Cezaevinde olmasının faydası ne?
Temel ihtiyacını karşılayamayacak durumda olan eşine Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “cezaevinde kalabilir raporu” vermesine tepki gösteren Güler, şöyle devam etti: “Bu durumda olan birisine neden rapor verilmez? Bu saatten sonra cezaevinden çıksa ne yapabilir ki, cezaevinde olması kime ne yarayacak? ATK’nin ‘cezaevinde kalabilir’ dedikleri yaşamını yitirdi. ATK neden bu yapıyor? Hasta tutuklular durumları ağırlaşıyor, artık tedavi için yapacak bir durumları kalmadığı için serbest kalıyor. Serbest kaldıktan birkaç hafta ya da aydan sonra yaşamını yitiriyorlar. Bari bırakın biz tedavi edelim.”
Hasta ve infazları yakılan tutsakları sahiplenme çağrında bulunan Güler, şunları ekledi: “Tüm sivil toplum kuruluşları ve halk. tutsaklar etrafında kenetlenmelidir. Artık kimsenin ölmesini istemiyoruz.”














