Acil toplantıya çağırdı

DBP Eşbaşkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar

DBP Eşbaşkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar

  • DEP Parti Meclis Grubu, Abdullah Öcalan’ın ziyaret edilmesi için Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na bağlı Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonu’nu acil toplantıya çağırdı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri, 33 aydır ailesi ve avukatları ile görüştürülmediği için haber alınamayan Kürt Halk Abdullah Öcalan’ın ziyaret edilmesi için Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’na (İHİK) bağlı Hükümlü ve Tutuklu Hakların İnceleme Alt Komisyonu’na başvuruda bulundu.

Tecridin işkence olduğu ve işkencenin Anayasa ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu belirtilen başvuruda, bu işkencenin son bulması yönünden Alt Komisyon’un görev ve sorumluluğu olduğunun altı çizildi. Başvuruda, şunlar kaydedildi: “Alt Komisyon’un hukukun, yasaların, alınan yargı kararlarının ve insanlık değerlerinin korunmasının bir gereği olarak işkence uygulamasına son vermek üzere derhal harekete geçerek İmralı Cezaevi’ne bir ziyaret düzenlemesi zorunludur. Bu zorunluluğun yerine getirilmemesi hali; Komisyon’un insan haklarını korumak bir tarafa işkence sisteminin koruyucusu ve sürdürücüsü pozisyonuna düşeceğinin ifadesi olacaktır. Komisyon’a hukuki sorumluluğunun gereğini hatırlatmak ve ivedi bir şekilde gereği yapılmak üzere Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonun acil toplanmasını talep etmek zarureti hasıldır” ifadelerine yer verildi.

 

*****

İmralı kapatılmalı

DBP Eşbaşkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Tecrit tüm hukuksuzlukların toplamıdır. İmralı kapatılmalıdır” dedi.

Uçar, Meclis Genel Kurulu’nda görüşmeleri başlanan bütçeye dair konuşmasına Kürtçe başlayarak, cezaevindeki tutsakları selamladı. AKP-MHP’liler, Uçar’ın Kürtçe selamlamasına itiraz etti. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, devletin resmi dilinin Türkçe olduğunu belirterek, “Türkiye Büyük Millet Meclisinde Türkçeden başka dil kullanılmaz” dedi. Meclis'in bütün dillere açık olması gerektiğine dikkati çeken Uçar, “Buna dair yıllardır mücadele yürüttük, bundan sonra da mücadelemiz devam edecektir” dedi. 

Tüm hükümetlerin kaza yaptığı, kimsenin dönüp sorunun ve çözümün ne olduğuna bakmadığı virajın adının ‘Kürt sorunu’ olduğunu belirten Uçar, “Bu virajda, Kürtlerin ne istediğini anlamak için Kürtlerden nelerin alındığını bilmeniz gerekir. Varlığının tartışmaya açılması, politika yapmasından korku duyulması, ekonomik adaletten yoksun bırakılması, yerel demokrasisinin kayyumlar eliyle gaspedilmesi, eğitim hakkı ve bugün tahammülsüzlüğün yaşandığı ana dilinden koparılması, hukukun dışında bırakılması, mücadele araçlarının terörize edilmesi ve en önemlisi de gömülme hakkının elinden alınmasıyla karşı karşıya olduğumuz bir süreci yaşıyoruz” şeklinde konuştu.

Abdullah Öcalan’a uygulanan tecride işaret eden Uçar, şöyle devam etti: “Tecrit, devletçi akıl ve uygarlığın ince bir uygulamasıdır. Bahsettiğimiz şey sadece bir aile, bir avukat görüşü değil, hukukun kara deliğidir, tüm hukuksuzlukların toplamıdır. İmralı Cezaevi kapatılmalı ve bu insanlık dışı işkence sistemi son bulmalıdır. Çözümsüz kalan her şeyin maliyeti de artarak büyür. Gelinen aşamada devlet aklı bir tercihe gitmek zorundadır; ya onurlu bir demokrasi ve barış ya da trajik bir çöküş… Biz, gerçek yolun demokrasi ve barış yolu olduğunu 40 yıldır kesintisiz olarak ifade ettik, bunun ağır bedellerini ödüyoruz ve artık yeter diyoruz."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.