Adım atmak istiyorsanız Öcalan ile görüş zorunludur

İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan

İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan

  • Öcalan’ın Kürt sorununun demokratik çözümünden yana olduğunun altını çizen hukukçu Öztürk Türkdoğan, "Bu temelde yaklaşırsanız sonuç alabilirsiniz. Seçim dönemlerinde taktiksel olarak yaklaşırsanız sonuç alamazsınız. Kim iktidar olursa olsun müzakere etmek zorunda kalacak" dedi.
  • Kürt sorununun çözümü noktasında her yolun Kürt Halk Önderi Öcalan’a çıktığını belirten Yeşil Sol Parti İstanbul adaylarından Öztürk Türkdoğan, “Sorunun çözümü konusunda adım atmak istiyorsanız Abdullah Öcalan ile görüşme mekanizmalarını kurmak zorundasınız.

Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan, 24 yıldır İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşullarında rehin tutuluyor. En son kardeşi Mehmet Öcalan ile 25 Mart 2021'de yaptığı kesintili telefon görüşmesinden bu yana haber alınmayan Abdullah Öcalan ile avukat, aile ve vasi görüş başvuruları da “disiplin” cezaları gerekçe gösterilerek reddediliyor. Diyalog ve müzakerenin de koşullarının sağlanması gerektiğini kaydeden Öztürk Türkdoğan, şunları belirtti: "Bu gerçekleştiği taktirde Türkiye’nin çatışma ve savaşa ayırdığı 4 trilyon doların sonuçları yavaş yavaş giderilecektir. Komşu ülkelerle ekonomik ilişkilerini geliştirecektir. İnsani kayıpları sona erecektir. Toplumsal barış sağlanacaktır.”

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) İstanbul Milletvekili adayı Öztürk Türkdoğan, hem İHD'nin eski eşbaşkanı hem de bir hukukçu olarak konuyu yakından takip eden, görüşme başvurusu yapan, ilgili kurumlara dilekçeler veren bir isim. MA'dan Mehmet Aslan'a konuşan Türkdoğan, İmralı Cezaevi’nin, insan hakları ihlalinin başlangıç noktası olduğunu belirtti. Abdullah Öcalan’ın konumu itibarıyla önemli bir kişilik olduğunu vurgulayan Türkdoğan, “Mahpus ama hakları olduğunu unutmamak gerekiyor. İmralı Hapishanesi’nde ne olup bittiğini hiç kimse bilmiyor. Düşünebiliyor musunuz? Avukatı ile hiçbir şekilde görüştürülmeyen bir mahpusa, avukat görüşü nedeniyle ceza veriliyor” dedi. 

Tam bir kanunsuzluk hali

Aile ve vasi görüşlerinin yanı sıra haberleşme hakkının da engellendiğini ifade eden Türkdoğan, yasakların mantığa aykırı olduğunu söyledi. Verilen disiplin cezalarının nedenlerine değinen Türkdoğan, İmralı’ya dönük keyfi bir uygulama olduğunu gösterdiğini dile getirdi. Verilen cezaların tebliğ dahi edilmediğini ve bu hususta ihlal söz konusu olduğunu belirten Türkdoğan, “Nereden baksanız tamamen kanunsuzluk hali ile karşı karşıyayız” diye konuştu.

İktidar zarar görecek diye

Türkiye’nin insan haklarını araçsallaştırdığını ifade eden Türkdoğan, şunları söyledi: “Bir insanın en temel haklarını ihlal ederseniz, bunu artık araçsallaştırmışsınız demektir. Anladığım kadarıyla avukatları ile görüştürülürse ve avukatları da bu söylediği şeyleri kamuoyu ile paylaşırsa iktidar buradan zarar göreceğini düşünüyor. Kişinin hakları vardır. Bu haklara hiçbir şart altında dokunulamaz. Kişinin temel haklarını vereceği siyasi mesajlara yeğliyorsunuz. Böyle bir şey olamaz.”

Hükümet, kararlara uymuyor

Abdullah Öcalan’ın avukatlarının Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesi’ne yaptığı başvurunun ardından BM’nin İmralı’da mutlak iletişimsizlik halini tespit ettiğini ve durdurulması için geçici tedbir kararı aldığını, ancak Türkiye’nin uymadığını hatırlatan Türkdoğan, “Türkiye’nin bu kararlara uyması gerekir. Tecridin BM’nin gündemine girmesi önemlidir. Hem Avrupa Konseyi’nin (AK) hem de BM’nin aldığı kararlara uymuyor. Türkiye, insan hakları sisteminden çıkmaya doğru gidiyor. Türkiye’deki siyasi iktidar, kendi siyasi çıkarları için Türkiye’nin insan hakları sisteminden çıkmasını bile göze almıştır” dedi.

Ekonomik refah da olmaz

BM’nin esassa ilişkin vereceği kararda aleyhine bir karar çıkması halinde Türkiye’nin BM nezdinde teşhir olacağını ifade eden Türkdoğan, şunları kaydetti: “Türkiye’nin devlet olarak itibarı çok ciddi olarak sarsılacaktır. Türkiye’ye bakış açısı değişecektir. Çünkü BM komiteleri, verdiği kararları düzenli olarak takip ederler. Verdiği kararların uygulanıp uygulanmadığını izlerler. Eğer verilen kararlara uymazsanız, birçok noktada samimi bulunmazsınız. İnsan hakları konusunda samimi olmadığında ekonomik kalkınma da gerçekleşmez. Türkiye ekonomide bazı sıçramalar yapmak istiyorsa, öncelikle insan haklarına uymak zorundadır. BM ve Avrupa Konseyi’nin aldığı kararlara uymak zorundadır. Şimdi hem bunlara uymayacaksınız hem de vatandaşa dönüp ekonomik refah vaatleri yapacaksanız. Böyle bir şey yok.” 

Öcalan ile muhataplık zorunludur

Türkiye, Suriye, Irak, İran ve dünyada yaşayan Kürtlerin büyük bir bölümünün Abdullah Öcalan’ı kendi liderleri olarak gördüğünün altını çizen Türkdoğan, şöyle konuştu: “Abdullah Öcalan halk lideri olarak görülüyor. İkincisi; Türkiye, Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklı olarak uzun yıllardır PKK ile silahlı mücadele halinde. PKK’nin lideri ise Abdullah Öcalan’dır. KCK sisteminde de yeri çok net. Yarın Kürt sorununun çözümüne dair olumlu ya da olumsuz bir adım atarsanız bir şekilde Abdullah Öcalan’ın görüşlerine başvurmak zorundasınız. Bu iki sebepten doğal olarak Abdullah Öcalan ile muhatap olmak zorundasınız.”

Kim iktidar olursa olsun

Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümünden yana olduğunun altını çizen Türkdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu temelde yaklaşırsanız ancak sonuç alabilirsiniz. Seçim dönemlerinde taktiksel olarak yaklaşırsanız sonuç alamazsınız. İktidar değişikliği olacak, ancak şu anda Millet İttifakı da araçsallaştırma ekseninde yaklaşıyor. Kim iktidar olursa olsun hem Yeşil Sol Parti ile muhatap olmak zorunda kalacak hem de Kürt sorununun bütün boyutlarıyla çözümü noktasında Abdullah Öcalan ile diyalog ve müzakere etme zorunda kalacak. Bu zaten doğal bir durum. Abdullah Öcalan doğal bir muhataptır. Halk ve örgütsel yapı adres olarak Abdullah Öcalan’ı gösteriyor. O zaman kim irade olarak ortaya çıkıyorsa o irade ile muhatap olmak zorundasınız. Dünyada bütün çatışma çözümlerinde hep böyle olmuştur.”

Her yol İmralı'ya çıkıyor

Kürt sorununun çözümünde her yolun Abdullah Öcalan’a çıktığını vurgulayan Türkdoğan, şunları dile getirdi: “Siz eğer Kürt sorununun çözümü konusunda kararlıysanız ve adım atmak istiyorsanız, doğal olarak Abdullah Öcalan ile görüşme mekanizmalarını kurmak zorundasınız. 2013-2015 döneminin en büyük handikabı görüşmelerin yürütüldüğü İmralı Adası’nın olumsuz koşulları ve Abdullah Öcalan’ın uygun müzakere koşullarına kovuşturulmamış olmasıdır. Dolayısıyla diyalog ve müzakere yürütecekseniz bunun koşullarının sağlanması gerekir. Bu gerçekleştiği taktirde o zaman gerçekten Türkiye inanılmaz bir şekilde rahatlayacaktır. Türkiye’nin çatışma ve savaşa ayırdığı 4 trilyon doların sonuçları yavaş yavaş giderilecektir. Türkiye, komşu ülkelerle ekonomik ilişkilerini daha da geliştirecektir. Bir rahatlama dönemi yaşanacaktır. İnsani bakımdan kayıpları sona erecektir. Bu koşullar ortaya çıktığı takdirde toplumsal barış sağlanacak, yerelde yaşanan problemler sona erecektir. Sadece savaştan ve bunun rantından beslenen çevreler zarar görecektir. Bunların dışında herkes yarar görecektir.” İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.