Alevilerin sürece katılımı stratejiktir

Zeynel Kete
- DAD Eşbaşkanı Zeynel Kete, Alevi toplumunun sürece katılımının en az barış sürecinin kendisi kadar stratejik bir öneme sahip olduğunu vurguladı.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'yla başlayan sürece dair MA'ya konuşan Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eşbaşkanı Zeynel Kete, Alevi toplumunda güçlü bir şekilde hala kültürel olarak Nesimi; politik olarak Pirsultan; bütün farklı kesimleri bir araya getiren güçlü bir Baba İshak ve Baba İlyas damarının olduğunu hatırlattı. Kete, "Örgütlenme modelini buradan yine Hacı Bektaş'tan Seyid Rıza'dan alarak bu söylediğimiz sorunların asıl çözüm gücünün kendileri olduğunu, bununla ilgili aktif olarak demokratik siyasetin özneleri olması gerekiyor” dedi.
Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'nın stratejik bir süreç olduğunu ifade eden Kete, tüm ezilenlerin, kadınların, gençlerin, farklı kimliklerin, inançların taleplerinin barış süreciyle kazanıma döneceğini belirtti. Kete, Alevilerin sürece katılımının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Alevi toplumunun sürece katılımının en az barış sürecinin kendisi kadar stratejik bir öneme sahip olduğuna işaret eden Kete, şunları söyledi: “Aleviler, tarihsel süreç boyunca çeşitli baskılara ve ayrımcılıklara maruz kalmıştır. Bugün neredeyse tüm Aleviler, devletin dışında kalan, kendi toplumsal yapısını oluşturan bir toplumu temsil etmektedir. Alevi toplumu binlerce yıldır adeta özerk bir biçimde yaşamış; toplumsal, sosyal, ekonomik ve kültürel sorunlarını herhangi bir ‘üst akla’ ihtiyaç duymadan, inançlarına dayalı olarak cem erkanları aracılığıyla çözmüş, doğrudan demokrasiye dayanan bir adalet anlayışını benimsemiştir. Bu anlayışta sadece bireyin özgürlükleri değil; bireyin toplumla, toplumun doğayla olan ikrarlı (rızaya dayalı) yaşamı da esas alınır.”
Demokratik toplum, rıza toplumudur
Alevilikte barışın bütüncül uyumun adı olduğunu dile getiren Kete, şöyle devam etti: “Alevi toplumu; bireyin bireyle, bireyin toplumla ve toplumun doğayla olan polistik (çok merkezli) ve simbiyotik (karşılıklı faydaya dayalı) ilişkisini esas alır. Biz bu yapıya ‘toplumsal ikrarlaşma’ diyoruz. Bu yönüyle Alevilerin inanç yapıları, toplumsal gerçeklikleri ve sosyolojik dokuları; demokratik toplum modeliyle büyük ölçüde örtüşmektedir. Ortak yönleri oldukça fazladır. Her ne kadar ‘demokratik toplum’ kavramı son dönemlerde Kürt Hareketi tarafından güçlü bir şekilde gündeme getirilmiş olsa da Aleviler de kendilerini tarih boyunca zaten ‘Rıza Toplumu’ olarak tanımlamışlardır. Rıza Toplumu, toplumun tüm bileşenlerinin kendi varlıklarını ve birliklerini özgürce ve kendi öz gücüne dayanarak inşa etmesi anlamına gelir.”
Alevilerin katkısı
Türkiye'de Alevi toplumunun son 100 yılda ulus devlet ve tekçi sistemin katliamlarına maruz kaldığını anımsatan Kete, şunları ekledi: “Bu tarihsel süreç içerisinde Aleviler, Kürtler bu coğrafyada katliamın bin bir türlüsüne uğradılar. Bu katliam Dersim katliamı ve günümüze kadar devam eden değişik isimlerle katliam silsilesi devam etti. Bütün bunlar bir araya getirildiğinde barışı en fazla talep eden, talep etmenin dışında barışın toplumsallaştırılmasında, demokratik toplumun inşasında Alevilerin sunabilecekleri çok büyük katkıları vardır." İSTANBUL