Alman cezaevlerinde şüpheli ölüm artışı

Dünya Haberleri —

Alman cezaevlerinde 'şüpheli' ölümler artıyor

Alman cezaevlerinde 'şüpheli' ölümler artıyor

  • Almanya’da 1990 yılından bu yana polis gözetiminde veya polis eliyle 184 insan yaşamını yitirdi. Özellikle cezaevlerindeki ölümlere ilişkin soru önergesi sunan Sol Parti, intihar diye kaydedilen ölümlerin kısmen şüpheli olduğuna dikkat çekti.

 

REWŞAN DENİZ/HABER MERKEZİ

Almanya çapında, 60 bin tutuklu ve mahkumun hapsedildiği yaklaşık 180 cezaevi var. 1998-2017 yılları arasında bu cezaevlerinde 3 bini aşkın tutsak hayatını kaybetti. Bu ölümlerin neredeyse yarısında neden olarak “intihar” kayıtlara geçiriliyor. Resmi rakamlara göre 2020 yılında 77 tutsak yaşamına son verdi. Almanya’da cezaevlerindeki ölüm oranı Avrupa Birliği çapındaki ortalamanın iki katı yüksekliğinde.

Ulla Jelpke

Sol Parti milletvekilleri Ulla Jelpke, Andre Hahn ve Gökay Akbulut konuyla ilgili Federal Hükümete soru önergesi verdi. Soru önergesine Adalet Bakanlığı tarafından verilen yanıta göre cezaevlerindeki intiharlarda artış var. 2019’da intihar sayısı 59’dan 43’e düşerken, bu rakam 2020 yılında 77’ye çıktı.

Tutsaklar ölüme sürükleniyor

Konuyla ilgili açıklama yapan Sol Parti milletvekili Ulla Jelpke, intihar diye kayıtlara geçirilen bu ölümlerin gerçekte intihar olduğundan kuşkulu. "Tutsaklar çokça tecrit, şiddet ve yardım yükümlülüğünün yerine getirilmemesi sonucu yıpratılıyor ve neredeyse ölüme sürükleniyor" vurgusunu yapan Jelpke, devletin cezaevlerinde koruma yükümlülüğünü yerine getirmediğine dikkat çekti. 23 Temmuz 2020’de Moabit Cezaevi’ndeki hücresinde yangın sonucu yaşamını yitiren Ferhat Mayouf’un örneğini veren Sol Parti milletvekili, tutsağın dakikalarca yardım çağrısında bulunmasına rağmen cezaevi görevlilerinin yangına müdahale etmediğini ifade etti.

Ferhat Mayouf

Ulla Jelpke, bir bütünen Almanya’daki cezaevi sisteminin gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Jelpke, cezalandırmaya dayalı bir sistemden ziyade faillerin toplumsal ve kişisel koşullarının dikkate alınması ve bu doğrultuda kendilerinin özgürlükteki bir yaşama hazırlanması gerektiğinin altını çizdi.

Polis gözetimindeki ölümlere karşı girişim

Cezaevlerindeki ölümlere ilişkin istatistiki bilgi resmi makamlarca toplanırken polis gözetiminindeki ölümlere dair ise rakamlar tutulmuyor. Bu nedenle Eylül 2019’da Death in Custody adlı girişim kuruluşunu ilan etti. Tutsak ile göçmen haklarına ilişkin ve ırkçılığa karşı mücadele eden kuruluşlardan oluşan söz konusu girişim özellikle de son yıllarda Almanya’da polis gözetiminde yaşamını yitiren göçmen kökenlilerin durumuna dikkat çekiyor. Konuyla ilgili belgelendirme çalışması yürüten girişimin internet sitesinde yer alan bilgilere göre son 20 yılda 184 göçmen kökenli insan Almanya’da polis gözetiminde veya polisten kaçarken hayatını kaybetti. Bu ölümlerin büyük bir kısmı polis kurşunuyla yaşanırken, bir kısmı ise “intihar” olarak kayıtlara geçirildi ancak bu intiharlar çoğunlukla şüpheli. Bazıları polis şiddeti sonucu yaşamını yitirirken, bazılarında görevliler yardım yükümlülüklerini yerine getirmedi ve ağır ihmal söz konusu. Ancak çoğunlukla sorumlular cezalandırılmadı. Hatta birçok olayda konuyla ilgili gerekli düzeyde soruşturma bile yürütülmedi ya da olayın üstü kapatıldı.

.

Polis gözetiminde ölen Kürtler

Death In Custody girişiminin doku.deathincustody.info internet sayfasında yer verdiği bilgi havuzuna kaydedilen son iki isim Kürt gençleri Şivan ve Qosay Sadam Khalaf. Sitede yer alan bilgilere göre soy adı bilinmeyen 35 yaşındaki Şivan, 12 Mart 2021’de ekmek almak için gittiği fırında satıcı ile tartışmaya girdi. Satıcının çağırdığı polisten kaçan Şivan düşünce, kendisini yakalayan polis kelepçe vurup gözaltına almak istedi. Polis raporuna göre bu esnada bilincini kaybeden Şivan’ın yaşama döndürülemediği iddia ediliyor.

Qosey Sadam Khalaf

19 yaşındaki Êzîdî Kürt genci Qosey Sadam Khalaf da 6 Mart 2021’de Delmenhorst kasabasında polisin uyuşturucu testine itiraz ettiği için biber gazı ve şiddete maruz kaldı ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

Efrînli Amed’in şüpheli ölümü

Polis gözetiminde şüpheli bir şekilde ölen bir Kürt genci de 'yanlışlıkla' tutuklanan Efrînli Amed Ahmed. 2018’de gasptan aranan Mali vatandaşı Amedy G. ile sözde isim benzerliğinden ötürü haksız yere gözaltına alınıp tutuklandı.

Amed Ahmed

Suçsuzluğunu ortaya koyan çok sayıda işaret ve bilgiye rağmen cezaevine konuldu. İki aydan fazla tutulduğu hücresinde 17 Eylül 2018’de yangın çıktı. Polis yangına ilişkin Amed’in yatağını yakarak intihar ettiğini iddia etti. Oysa Amed yardım butonuna basmış, çağrısına yanıt veren olmamıştı. Kamuoyunda ciddi tepki toplayan soruşturma "ölümünde kasıt yok" denilerek örtbas edilmek istendi.

Türk devletinin zulmünden kaçmıştılar

Girişimin verilerine göre, son üç yılda 3 kişi cezaevinde çıkan yangın sonucunda hayatını kaybederken, 1990’dan bu yana toplam 9 tutuklu bu şekilde hayatını kaybetti. Aralarında iki Kürt’ün olduğu belirtildi. Onlardan biri Amedli genç Hasan A. 1996’da köyü yakılıp yıkıldıktan sonra Almanya’ya gelen Kürt gencinin iltica başvurusu reddedildi. Para cezasını ödeyemediği için 120 günlük hapis cezasına mahkum edilen 21 yaşındaki Hasan, 1 Haziran 1998’de Lingen Cezaevi’ndeki hücresinde "yangın sonucu" hayatını kaybetti.

27 Haziran 2007’de kaldığı Frankfurt cezaevinde “intihar ettiği” iddia edilen 30 yaşındaki Mustafa Alçalı da, 2000’lerde "PKK üyesi" olduğu gerekçesiyle Türk cezaevinde tutsak edilmişti. 2004’te ailesiyle Almanya’ya göç etmek zorunda bırakılan Alçalı, iltica talebinin reddedilmesi nedeniyle 16 Mayıs 2007’de Hanau’da sokak ortasında üzerine benzin döküp bedenini ateşe vermekle tehdit etti. Bunun üzerine psikolojik tedavi merkezine zorla götürülen Alçalı’ya bir ay sonra yeniden sınır dışı kararı getirildi. Sınır dışı edilmek üzere alındığı gözaltında yaşamını yitirdi.

Halim Dener

Sembol isim: Halim Dener

30 Haziran 1994’te ERNK afişi asarken Alman polisi tarafından katledilen Kürt genci Halim Dener, henüz 16 yaşındaydı. 1994’te Türk devletinin Kürtlere yönelik savaş ve soykırım politikalarından dolayı ülkeyi terk etmek zorunda kalan Dener, Türk polisi tarafından işkenceye maruz kalmıştı. Göç etmek zorunda kaldığı Almanya’da iltica talebi reddedildi. Dener, Almanya’ya geldikten sadece birkaç hafta sonra katledildi. Kendisi katleden polisin kim olduğu belli olmasına rağmen, cezasız kaldı.

Berzan Öztürk

Bedenini ateşe verdi

4 Ocak 1999’da kaldığı cezaevinde bedenini ateşe veren 23 yaşındaki PKK kadrosu Berzan Öztürk (Murat), 1991 yılında özgürlük mücadelesine katıldı. Sonraki yıllarda Almanya'da tutuklanarak, izolasyonu ile tanınan Stammheim Cezaevi'ne konuldu. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası komployu protesto etmek için 1 Kasım 1998 günü bir mektup bırakarak bedenini ateşe veren Berzan Öztürk, 4 Ocak 1999’da Koblenz Askeri Hastanesi'nde yaşamını yitirdi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.