“Anneler olarak kabul etmiyoruz”
Kadın Haberleri —

Emine Demirel
- Barış sürecinin halkın gözü önünde şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerektiğini belirten anne Emine Demirel: Cezaevleri dolu iken, dağda savaş, sokaklarda gözaltılar, kimyasal saldırılar devam ederken yaşananları kabul etmek mümkün mü?
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” sonrası üzerinden 2 ay geçmesine rağmen devlet bu konuda henüz adım atmazken, Kürt özgürlük mücadelesinin sembol isimlerinin aileleri devletin adım atması yönünde çağrılarını sürdürüyor. Cizîr (Cizre), Şirnex ve Nisêbîn'de (Nusaybin) 1992'daki Newroz kutlamasında gerçekleştirilen katliamlara karşı bedenini ateşe veren Rahşan Demirel ile çatışmalarda yaşamını yitiren Nalan Demirel'in annesi Emine Demirel, adım atma çağrısında bulundu.
Bukalemun gibi olmaz
Barış sürecinin halkın gözü önünde şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerektiğini ifade eden anne Demirel, "Halkın her şeyi görmesi gerekiyor. Gizliden yürütüldüğü için bizler de bir şey yapamıyoruz. Akşam başka bir renktesiniz, sabah başka bir şekilde. Eskilerimiz bukalemun gibi derlerdi. Bir anne olarak biz bunları kabul etmiyoruz. Bu Cumhuriyet demokratikleşecek ise, demokratik bir adım atmalı. Demokratik toplum, demokratik halk, demokratik cumhuriyet yaratılacaksa her şey açık olmalı. Kürtler bunun için hazır” dedi.
Mecliste komisyon kurulmalı
Milyonlarca Kürt ve Türk annesini gibi kendisinin de barışın bir an önce gerçekleşmesini istediğini söyleyen Demirel, şunları ifade etti: "Mecliste ulusal, halkların ve inançların içinde olduğu, cumhuriyette her kim varsa bunların içinde yer aldığı bir komisyon oluşturulmalı. Biz 70-80 yaşındaki anneler olarak devlete güvenmiyoruz, gençlerimiz katiyen güvenmez. Meclis çatısı altında ne yapılacaksa yapılmalı. Cezaevleri dolu iken, dağda savaş varken, sokaklarda gözaltılar sürerken, kimyasal saldırılar varken, mümkün mü kabul etmek? 7 yaşındaki çocuk bunu kabul etmez. Bu şekilde ikna olamayız. Bizi ikna edecek olan parlamentodur. Biz etle tırnak değiliz ki her gün tırnağı kesip, eti yerinde bırakacaksınız. Bizim kanımız bir olmuş.” MÊRDIN