Artık barış yasaları zaman

"Çözüm ve diyalog: Barışın inşası için yeni bir başlangıç" toplantısı
- DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, Meclis'in artık barış yasalarını gündemine alması gerektiğini belirterek, en başta geçiş yasaları olmak üzere, TMK, TCK, CMK gibi temel yasaları hızlı bir şekilde geçirmesini istedi.
"Çözüm Kürt'ü tanıyan bir hukuku oluşturmakla mümkündür" diyen DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, "Demokratik entegrasyon, herkesin hukuk içerisinde, eşit yurttaşlar olarak yaşaması demektir" dedi.
Amed Barosu tarafından "Çözüm ve diyalog: Barışın inşası için yeni bir başlangıç" şiarıyla Amed'in Sûr ilçesinde bir otelde toplantı düzenledi. Toplantıya, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Keskin Bayındır, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Meral Danış Beştaş, partili milletvekilleri ve çok sayıda siyasi parti ile sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.
Kaygılar giderilmedi, adımlar atılmadı
Toplantıda açıklama yapan Amed Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç, Kürt sorununun çözümüne dönük Meclis'te kurulan Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'na işaret ederek, Komisyon'un farklı kesimlerden kişileri dinlemesinin önemli olduğunu ve bir hafıza oluşturduğunu belirtti. Dinlemelerin yapılmasının önemli olduğunu fakat çözüm adımları için tek başına yeterli olmadığını vurgulayan Güleç, "Bir yandan barışa dair umut tohumları ekilirken, öte taraftan özellikle Kürt toplumunun kaygıları giderilmedi. Toplumun beklentilerine bu süreç cevap olamadı. Atılması gereken somut adımlar atılmadı" dedi.
'Umuk hakkı' süreç için önemli
Çözüm için hasta tutsaklar, örgüt üyelerinin toplumsal hayata katılımı gibi birçok alanda yasal değişikliklerin yapılması gerektiğini ifade eden Güleç, ancak yasa ve anayasanın uygulanmadığı konular olduğunu da belirtti. 'Umut hakkı' kararını hatırlatan Güleç, "Eğer yeni bir süreçten bahsedecek ve barışı bu toprakta hakim kılacaksak, Sayın Öcalan ve diğer ağırlaştırılmış müebbet alan mahpusların 'umut hakkı'nın uygulanması da bu sürecin başarısı için önemlidir" diye konuştu.
Yeni anayasa ve yasalar
86 milyon yurttaşı kapsayacak, toplumsal sözleşmeye dayalı demokratik, özgür ve herkesin kendisini içinde bulabileceği bir anayasanın yapılmasının ihtiyaç kadar zorunluluk da olduğunu kaydeden Güleç, Kürtlerin ana dilde eğitim hakkından tutalım kamusal alandaki varlığana kadar yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini söyledi.
Cenaze marşını bekliyorlar
DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan ise süreci güvenlik zemininden diyalog zeminine çekmek için gösterdikleri çabayı hatırlatarak, şunları söyledi: "Diyalog sürecinin bir yıldır devam etmesi kıymetlidir. Elbette bir yıl içinde bölgeyi rahatlatabilecek adımların atılmasını hep birlikte sağlayabilirdik. Adalet, hukuk, yerel demokrasi konusunda iktidar daha cesur davranabilirdi ama şunu söyleyebilirim; tüm provokasyonlara, karşı duruşlara rağmen bir yıldır sürecin devam etmesi çok kıymetli ve tarihidir. Bu sürecin bozulması için birileri neredeyse cenaze marşı çalmak için büyük heves içinde yaşıyor. Sayın Öcalan ve partimiz kimseyi bu konuda heveslendirmeyecektir. Bu sürecin yürümesi için elimizden gelen çabayı ortaya koyacağız. Bu sürecin barış ve demokratik toplumla buluşması için çalışmaları sürdürme konusunda kararlıyız."
Yeni bir sayfa açılmalı
Komisyon'un yeterince toplumun dinamiklerini dinlediğini, artık yeni bir sayfa açmanın zorunluluk olduğunu ifade eden Bakırhan, şunları dile getirdi: "Bugüne kadar akademisyenler, barolar, sivil toplum örgütleri, bu meseleyi birebir yaşayan ve bunun ceremesini çekenlerin aslında Meclis'te öne sürdükleri talepleri alt alta sıralarsak ve sadece Meclis'te söylenenleri hayata geçirebilirsek orun büyük ölçüde çözülmüş olacak. Sorunu yaşayanların ortaya koyduğu çözüm öneriler var. Komisyon'un bunları değerlendirmesini bekliyoruz. Meclis artık barış yasalarını gündemine almalı. Geldiğimiz nokta biraz o. Meclis'in açılmasıyla birlikte en başta geçiş yasaları olmak üzere TMK, TCK, CMK, İnfaz Kanunu gibi temel yasaları, yerel yönetimlerin güçlendirilmesini hızlı bir şekilde gündemine almalı ve bunları hızlı bir şekilde Meclis'ten geçirmeli. Bunların tolumun temel beklentileridir.
Birlikte yaşamanın formülü
Demokratik entegrasyon için de yasalar hayata geçirmeli. Demokratik entegrasyon, başta Kürtler olmak üzere herkesin hukuk içerisinde, eşit yurttaşlar olarak yaşaması demektir. Aynı zamanda birlikte yaşamanın formülüdür. Hukuka dayanan bir ortak yaşam özleşmesidir. Barış ve demokrasiyi sağlamanın yolu, bütüncül hukuku hayata geçirmektedir. Yaşamadığımız acı kalmadı. Türkiye'nin tamamı, Kürtlerin hukuk dışına itilmesinden kaynaklı olumsuzluklar yaşadı. Çözüm, Kürt'ü tanıyan bir hukuku oluşturmakla mümkündür."
Özgür koşullar sağlanmalı
Bu sürecin en önemli aktörünün İmralı'da tutulan Rêber Apo olduğunu hatırlatan Bakırhan, şöyle konuştu: "Sayın Öcalan'ın özgür koşulları artık sağlanmalıdır. Sayın Bahçeli'nin söylediği 'umut hakkı' için artık gerekli adımlar atılmalıdır. Bu süreç, demokrasi ve barış üzerine kurulmuştur. İkisi arasında tercih yapmıyoruz. İkisi bütündür, ayrı düşünülemez. Barışsız demokrasi olamaz, demokrasi olmadan da kalıcı barış olamaz. Barışı demokratik adımlarla sağlayarak tesis edebiliriz. Toplumda gerilime neden olan ama olumlu adımlar atılması halinde de siyasi iklimi yumuşatacak kimi adımlar atılabilir. Bu açıdan Sayın İmamoğlu tutuksuz yargılanmalıdır, cezaevindeki arkadaşlarımız özgürlüğüne kavuşmalıdır. Hasta tutsaklar derhal serbest bırakılmalı, cezaevleri artık boşaltılmalıdır. Kürt meselesi bir hukuk meselesidir. Hukuka doğru bir zeminde geçmek için hep birlikte sorumluluk almalıyız. Kürt'ü tanıyan hukuku hep birlikte desteklemeliyiz. Kürt'ü tanıyan hukuku gerçekleştirmediğimiz için batıdaki belediyelere de kayyum atanıyor."
Suriye set olarak konulmasın
Suriye'de yaşanan gelişmelere de dikkat çeken Bakırhan, "Suriye'deki mesele, Türkiye'de tartışılan bu çözüm sürecinin önüne set olarak konulmamalıdır. Suriye'deki mesele Suriye'deki dinamikleri bağlıyor. Bu süreci başarıya ulaştırabilirsek burası Suriye'ye de model olabilir. Suriye'yi koşul olarak koymak bu süreci zedeleyecektir" dedi. AMED
* * *
İmralı'ya 1 Ekim'den önce gidilmeli
Komisyon'un Rêber Apo ile görüşmesinin 1 Ekim'den önce yapılması gerektiğini söyleyen HDK Eşsözcüsü Meral Danış Beştaş, “Eğer Komisyon İmralı’ya gitmeyecekse Sayın Öcalan gelsin” dedi.
Kürt sorununun çözümü için Meclis’te kurulan Komisyon, 12. toplantısını gerçekleştirdi. Komisyon, çatışmalı sürecin mağdurları, akademisyenler, sivil toplum örgütleri gibi birçok kişi, kurum, dernek ve oluşumla görüşmelerini sürdürüyor. Toplumun büyük bir kesiminin ise gözü kulağı bu süreci başlatan ve yürüten Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile ne zaman görüşüleceğinde. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü ve aynı zamanda Meclis’te kurulan Komisyon'un üyelerinden Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Meral Danış Beştaş, MA'ya konuştu.
Hukuki zemin aşaması
Komisyon'un hukuki zemin aşamasına geçmesi gerektiğini belirten Meral Danış Beştaş, hukuku komisyonlarıyla birlikte hukuki zemin hazırlığı yaptıklarını söyledi. Komisyon'un bazı konularda daha net ve sınırları belirlenmiş öneriler geliştirmesini isteyen Meral Danış Beştaş, şöyle devam etti: “Örneğin bu ara dönem kararları içerisinde yerel yönetimlerin bundan sonra çalışmasına dair kanunların olması gerekiyor. Mesela kayyumlar hala iş başında ve yeni kayyumların atanmasının önünde yasal bir engel yok. Ana dilin kamusal alanda kullanımı önündeki engellerin kaldırılması meselesi yine bizim çalıştığımız temel meselelerdendir. Terörle Mücadele Kanunu (TMK) gibi bir ucube yasa var. Komisyon'un buna ilişkinde bir değerlendirme yapması gerekiyor. Yine infaz kanunu da değerlendirilmesi gereken konulardan biridir. Artık belirli somut adımları kamuoyuna sunmamız gerekiyor.”
Komisyon neyi bekliyor?
Komisyon'un hala İmralı’ya gitmediğine işaret eden Beştaş, "Komisyon neyi bekliyor?" diye sorarak, şunları söyledi: "Herkesi dinlerken Abdullah Öcalan’ı dinlemememiz söz konusu olamaz. Bunu kabul edemeyiz ve kabul de etmiyoruz. Görüşümüz; bir an önce, yani 1 Ekim’den önce Komisyon'un İmralı’ya gitmesi gerektiğidir. 1 Ekim’de Meclis açılmadan Sayın Öcalan’ın bu konudaki görüş ve önerilerini dinlememiz gerekiyor. Eğer komisyon İmralı’ya gitmeyecekse Sayın Öcalan gelsin. Herkesin geldiği gibi kendisi de Komisyon'un önünde konuşabilir. Görüşlerini paylaşabilir. Yüzlerce yıllık bir sorunun çözümünde bu kadar radikal adım atan ve kararlı bir siyasi aktörü ‘görmezden gelmek’ ya da bu talepleri zamana yaymak, kesinlikle bu sorunların çözümüne hizmet etmiyor.”
Kürt halkının hassasiyetleri
Komisyon'un Rêber Apo ile görüşmesi noktasında ileri sürülen “hassasiyetler” gerekçesinin kabul edilemez olduğunu dile getiren Meral Danış Beştaş, şöyle devam etti: “Bu konuda hassasiyetler var, gerekçesini kesinlikle isabetli bulmuyoruz. Çünkü hassasiyetler derken Türkiye’de şöyle bir kanı var; Türk halkının hassasiyetleri. Peki, Kürt halkının hassasiyetleri ne olacak? Bu konuda talep eden milyonların görüşleri ne olacak? Bu konuda büyük bedeller ödeyen halkın özlem ve mücadelesini nereye koyacağız? Komisyon bütün bunları değerlendirmek zorundadır.”
* * *
İkinci eşiğin adımları atılmadı
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Birinci eşiği büyük oranda atlattık. İkinci eşik olan yasal düzenlemeler konusunda ise bir adım atılmadı" dedi.
Kiğı-Karakoçan-Adaklı-Yayladere-Yedisu İlçeleri Sosyal Yardımlaşma, Kalkındırma ve Kültür Derneği (KAYY-DER), Ümraniye'de bulunan bir düğün salonunda halk buluşması düzenledi. Buluşmaya DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, DEM Parti Çewlîg Milletvekili Ömer Faruk Hülakü ve çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi ile yurttaşlar katıldı. Söz alan katılımcıların Kürtçenin resmi ve eğitim dili olması yönünde taleplerinin dile getirdiği buluşmada konuşan DEM Parti Çewlîg Milletvekili Ömer Faruk Hülakü, Çewlîg'deki sorunları ve buna karşı mücadele yöntemlerini anlattı.
Kürt Araştırmaları Derneği Eşbaşkanı Heno Ronak, "Kürt dilinin tanınması ve eğitim dili olması, anaokulundan üniversitelere kadar Kürtçe eğitimin yapılmasının sağlanması, ismi değiştirilen şehir ve köy isimlerinin Kürtçe olarak tanınması gerekiyor. Kreşlerden üniversitelere kadar Kürtçenin konuşulması ve bunun önündeki yasal engellerin kaldırılmasını talep ediyoruz" dedi.
Yasal koşullar sağlanmalı
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ise Barış ve Demokratik Toplum Süreci'nin bir yılını geride bıraktığını hatırlatarak, şunları söyledi: "Sayın Öcalan ezberleri bozup yepyeni bir yol açmıştır. Bize düşen de bu yolu genişletmektir. Yüzyıllık bir sorundan bahsediyoruz. Kürtler, inkâr edildiği için Kürt sorunu vardır. Onun için sadece PKK'nin kendini feshedip silahları bırakmasıyla sorun çözülmez. Kürt sorunu, Türkiye demokratikleşirse çözülür. Kürtlerin, Alevilerin, kadınların sorunlarını çözerse Kürt sorunu çözülür. Kürtçenin tanınmasıyla çözülür. Komisyon'un iki görevi vardı; barışın toplumsallaşması ve sürecin ihtiyacı olan yasaları oluşturması. Birinci eşiği büyük oranda atlattık. İkinci eşik olan yasal düzenlemeler konusunda da bir adım atılmadı. Silahları bırakan PKK'liler ülkeye dönemedi, çünkü dönebilecekleri yasal zemin yok. Yasal koşullar sağlanmalıdır. Komisyon'un Sayın Öcalan ile mutlaka görüşmesi gerekiyor. Bunun için Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş da üstüne düşeni yapmalı. Geçiş yasaları yapılmalı. Bugüne kadar PKK'den dolayı cezaevine girmiş ve yurt dışına gitmek zorunda kalan kişiler için yasal düzenlemeler yapılması gerekiyor. İnfaz yasalarında değişiklikler yapılması gerekiyor. TMK ve CMK gibi kanunların düzenlenmesi gerekiyor."














