Asgari, stratejik ve azami hedefler

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Tehlikeleri bertaraf etmek, “asgari” hedeftir. Somut olarak bu hedefe “ortak vatanlar” ve “demokratik uluslar” yoluyla ulaşılacaktır.
  • Asgari hedefin gerçekleşmesi süreci, aynı zamanda “stratejik hedefe” yöneliş sürecidir. Stratejik hedef “Konfederalizmdir.” Başlangıçta dört Demokratik Cumhuriyet’ten oluşacak ve devrimci süreç boyunca büyüyecek olan Ortadoğu Ortak Evi’nin inşa edilmesidir.

 

Geçen yazıda şimdi cevabını vereceğimiz soru şuydu : Apocu Kürt özgürlük hareketinin partileri Büyük Kurdistan devletini kurmak istemiyorlar mı? Bu hareketle ilgili bilgi ve gözlerimden hareketle şöyle diyorum: Onlar böyle bir ulus devleti, hem başta Türk ulus devletine olmak üzere bütün ulus devletlere karşı oldukları için, bunların bir  benzerini kurmayı düşünmüyorlar. Ama onların böyle bir ulus devlet kurmayı düşünmemeleri yalnız “teorik” bir gerekçeye dayanmıyor. Şu stratejik gerçekliğe dayanıyor: Reel sosyalizmin çözülmesinden ve Kurdistan’ın dört tarafı artık küresel emperyalist merkezlerden birine dayanan bölgesel ve güçlü devletler tarafından “kuşatıldığı” için Büyük Kurdistan ulus devleti ya kurulamaz ya da bir emperyalist merkeze dayanılarak kurulsa bile bu devlet küresel ve bölgesel devletlerin paylaşım amaçlı savaş alanı olmaktan kurtulamaz.
Bunun bir amacı petrol ve doğal gaz zenginlikleridir. Ama daha önemlisi şudur: Kurdistan emperyalist zincirin zayıf halkasıdır. Dünya devrimci sürecinin merkezidir.Zincirin burada kopması tüm Ortadoğu’dan Kuzey Afrika’ya, Balkanlardan Kafkaslara kadar muazzam bir coğrafyada ister ABD emperyalizmi ister Rusya-Çin emperyalizmi olsun, tüm emperyalist hegemonyayı yok edecek devrimci demokratik isyanlara yol açar.
Buna karşılık emperyalist merkezlerden hangisi Kurdistan’a hakim olursa, aynı zamanda tüm Ortadoğuya hakim olur, Kuzey Afrika’yı, Kafkasya’yı, Balkanları kontrol altında tutar.
Özetle dört tarafı “düşman çemberiyle” kuşatılmış olan Kurdistan, birincisi petrol yüzünden, ikincisi devrimci sürecin merkezi olduğu için ve üçüncüsü Kurdistan’a hakim olmanın emperyalizm için jeo-stratejik önemi yüzünden dört devletten “ayrılarak” “bağımsız ulus devlet” olma imkanına, dünya durumu değişmediği sürece sahip değildir.
Bu kabulü zor gerçek, Başûr Kurdistan’ında yapılan “bağımsızlık” referandumuna birbiriyle kavgalı tüm emperyalist ve bölgesel emperyalist devletlerin şiddetle karşı çıkışı ve referandum sonucunun çöpe atılmasıyla kanıtlanmıştır. Bir başka kanıt Türk devleti ile İran devletinin Başûr Kurdistan’ında, yer yer PKK’ye karşı birleşseler de, şimdilik dolaylı bir savaş yürütüyor olmasıdır. En büyük kanıt ise bütün başlıca küresel devletlerin doğrudan ve dolaylı katıldığı Üçüncü Dünya Savaşı’nın Kurdistan merkezli karakteridir.
Bu inkar edilemez durum Kurdistan’ın bütün parçalarını “yok olma” tehlikesiyle karşı karşıya bıraktığı gibi, tüm parçalardaki Kürt milletini “soykırım” felaketinin eşiğine getirmiş bulunuyor. Üçüncü dünya savaşındayız. Taraflar “nükleer savaştan” söz etmeye başladı. Atom silahı patlayacaksa bilelim ki, savaş nerede başladıysa orada, yani Kurdistan’da patlayacaktır. Birbirlerini caydırmak için şimdi konvansiyonel silahları yarıştırıyorlar. Yarın taktik atom bombalarını yarıştırmaları, uzak ama en büyük tehlikedir.
Ama bu durum aynı zamanda yepyeni devrimci demokratik imkanlar da sunuyor. İmkanları kısaca sıralayalım: Kurdistan’a egemen olmak isteyen küresel ve bölgesel devletler arasındaki çelişki görülmemiş ölçüde keskinleşiyor. Aynı zamanda Kurdistan’ı paylaşan dört devletin dördü de tarihlerinin en büyük krizleriyle sarsılıyor.Ve nihayet tarihte ilk defa siyasi ve askeri bir örgütlü güç Kurdistan’ın bütün parçalarında Kürt halkını birleştirmekle kalmıyor, sömürgeci dört devletin devrimci demokratik güçleriyle ittifak sağlıyor. Ve giderek Apocu hareket bölgeyi aşarak dünya halklarının desteğini kazanıyor. Devrimci sürecin sübjektif faktörü olgunlaşıyor.
Bütün bunlar PKK’nin öncülüğündeki Kürt halkının büyük tehlikeleri bertaraf etmesinin ve Kurdistan’ın özgürlüğünü ulus devlet temelinde değil, Konfederalizm ve demokratik ulus temelinde kazanmasının mümkün olduğunu gösteriyor.
Tehlikeleri bertaraf etmek, “asgari” hedeftir. Somut olarak bu hedefe “ortak vatanlar” ve “demokratik uluslar” yoluyla ulaşılacaktır. Dört devleti hakim ulusun, Türklerin, Farsların ve Arapların ulus devleti olmaktan çıkarmak, her birini “ortak vatan” olarak yeniden inşa etmek, Kurdistan’ın her parçasını yok oluştan bu “ortak vatan” içinde korumayı sağlayacaktır. Aynı zamanda bu dört devletteki hakim ulusun saflarında azgın şovenizme karşı, her parçada yaşayan Kürt milletini “demokratik ulus” içinde savunmak mümkün olacaktır. Bunun anlamı, Kurdistan’ı “düşman çemberinden” kurtarmak, onu dört tarafında dost ve kardeş Demokratik Cumhuriyetlerle korumaya almaktır. Demokratik Cumhuriyet demek, özerk bölgelerin toplamından oluşan, toprağı bütün ve sınırları dokunulmaz, adem-i merkeziyetçi devlet demektir.
Bu asgari hedefin gerçekleşmesi süreci, aynı zamanda “stratejik hedefe” yöneliş sürecidir. Stratejik hedef “Konfederalizmdir.” Başlangıçta dört Demokratik Cumhuriyet’ten oluşacak ve devrimci süreç boyunca büyüyecek olan Ortadoğu Ortak Evi’nin inşa edilmesidir. İşte bu Konfederal Ortak Ev’in kalbinde Büyük Kurdistan ve bu evin inşasının öncülüğünde Kürt halkı yer alacaktır. Çünkü Kurdistan devrimci sürecin merkezidir ve Kürt halkı bu devrimci sürecin en örgütlü, en bilinçli ve deneyimli öncü koludur. Ve eşi benzeri olmayan bir düzeyde “bütünsel” koludur. Konfederal devrimci süreç, artık aynı zamanda “kadın devrimidir.” Erkek egemen sömürü düzenine son verecek olan bu devrim, aynı zamanda erkek devrimcilerin yaptığı “yarım devrimler” çağına da son vermiştir.
Ortadoğu Evi’nin kalbinde Büyük Kurdistan’ın ve öncülüğünde Kürt halkının varlığı Ortak Ev’in içinde, uygar diyalog, barışçı, çoğulcu, doğrudan demokrasi yoluyla “azami hedefe” yürümeyi garanti edecektir. “Azami hedef” “kadın ve cinsiyet özgürlükçü, ekolojik, komünal, demokratik, konfederal sosyalizm”dir.
Bana göre PKK’nin “asgari hedefi” Kurdistan’ı ve Kürt ulusunu yok oluştan kurtarmak, “stratejik hedefi” kalbinde Büyük ve birleşik Kurdistan’ın yattığı, Kürt halkının öncülüğünde Konfederal devrimler ve “azami hedefi” kadın ve cinsiyet özgürlükçü, ekolojik, komünal, ahlaki-politik toplumdur.
Benim anladığım ve henüz Apocu paradigmalarla ilişkilenmemiş  içtenlikli Kürt milliyetçi, gerçekte yurtsever arkadaşa anlatmaya çalıştığım programatik çizgi işte böyledir. Belli ki bu çizginin hedefleriyle Hewlêr’deki “aşiret egemenliğini” karşılaştırmak ve bu çıkarcı egemenlik adına işlenen suçları hatırlamak Büyük Kurdistan’dan kimin “vazgeçtiğini” vicdanı olan her insana gösterecektir.
İşte o zaman “aşiretinin çıkarı” uğruna Barzani grubunun Kurdistan’ın ve Ortadoğu’nun geleceğini nasıl karartmakta olduğu da daha iyi anlaşılacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.