Tüm Kurdistan’ın gerillası direniyor
Veysi SARISÖZEN yazdı —
- KDP ve Barzani çıkar şebekesi ne yapıyor? Vargücüyle Türk işgalini destekliyor ve kendi vatanına ihanet ediyor. Dişleri sökülmüş Irak devleti ise Türkiye ile İran ve ABD ile Rusya arasına sıkışmış, kaderine boyun eğen kurbanlık koyun gibi cellatlarına boynunu uzatıyor.
Türk devleti, sözde bağımsız, toprağı “bütün”, sınırları dokunulmaz Federe Irak Cumhuriyeti’nin Kurdistan topraklarına, 300 tank-zırhlı, pek çok ağır top bataryası, onlarca uçak, çok sayıda helikopter ve binlerce piyade ile girmiş, asfalt yollarda Irak vatandaşlarını durdurup kimlik kontrolü yapa yapa ilerliyor.
Ne peşmerge direniyor, ne Irak ordusundan ses-nefes var.
Direnen Irak devletinin “kanun dışı” ilan ettiği HPG, YJA-Star gerillaları.
Türk devleti de bu “kanun dışı” ilan edilen gerillalara karşı ordusunu seferber etmiş, “zavallı” Federe Kurdistan’ı ve “biçare” Irak devletini onlardan “kurtarmak” için Irak vatandaşlarının köylerini bombalıyor, tarlalarını yakıyor, çoluğu çocuğu evinden yurdundan kovuyor.
Ve savaş düzenli peşmerge ve Irak ordusuyla Türk ordusu arasında değil, düzenli Türk ordusuyla “düzensiz” gerilla ordusu arasında bir savaş gibi görünüyor. Gerçek ise bambaşka.
Tank tümeniyle, topçu bataryalarıyla, uçak ve helikopter filolarıyla, binlerce piyadeyle Irak topraklarına giren Türk devletinin amacı, üç kişilik timlerle dağlık bölgelerde konumlanan gerilla güçleriyle savaş mı? Görünüşe göre böyle. Garê’ye yönelmiş, gerilla birliklerinin birbirleriyle temasını kesmeye çalıştığı görülüyor. Elbette bunu başarırsa gerillaya ciddi zorluklar yaratacak, kayıplar verdirecek.
Ama sonuç alamayacak. Çünkü gerilla bir hattı korumak için siper kazmış değil, beton mevzileri, uçak hangarları, top bunkerleri yok. Bir “hattı” savunmuyor. Gelin biz de hayatımızda ilk defa Atatürk’ten söz edelim. Atatürk ne demişti: "Hattı savunma yok sathı savunma var, satıh bütün vatandır.” Aynen öyle. Ordu bir hattı mı yardı, gerilla Kurdistan’ın dört parçasında, oradan çekilirse burada ortaya çıkıyor. Bakın Bakur’a. Ordu hat bırakmamış, her yerde mevzilenmiş. Koca koca ordular bütün şehirlerin merkezlerinde garnizonlar halinde. Her köyde bir karakol, her tepede bir kalekol. Astığı astık, kestiği kestik. Tüm Bakur işgal altında. Sonuç ne? Bakur Kurdistanı’nda savaş neredeyse yarım yüzyıldır sürüyor.
Bir başka açıdan sonuç şu: NATO’nun ikinci büyük ordusu, gerillaya ne kadar kayıp verdirirse verdirsin, gerillanın hareket alanlarını ne kadar sınırlarsa sınırlasın, gerillayı yarım yüzyıldır yok edemiyor. Ordunun amacı yok etmektir, gerillanın bir milyonluk orduyu yok etme gibi fantastik bir amacı yok. Onun amacı Kürt halkının haklarını elde edene kadar direnmek ve ordunun yok etme amacını yenik düşürmektir. Yarım yüzyıllık savaş, elde edilen, kimisi yeniden kaybedilen kazanımlar, Türk devletini bir ara çözüme zorlayan hamleler, Türk devletinin partilerini Kurdistan’dan kovan seçim zaferleri, gerillanın başardığını gösteriyor. Türk ordusu Bakur’da gerillayı yok edememiş, amacına ulaşamamış, demek ki yenilmiştir.
Kendi hükmü altında olan Bakur’da yenik düşen bu ordu, senden benden daha iyi şunu biliyor: Gerillaya karşı Başûr’da zafer imkanı sıfırdır.
İyi de gerillaya karşı zafer kazanamayacağını bilen Türk devleti ne demeye Irak topraklarına devasa kuvvetlerle girdi? Tank namlusunu on kilometre ötedeki üç kişilik gerilla timine çevirmek ve onları öldürmek için mi? Tutturursam ne ala diyerek elbette ateş eder, bir kadın gerillaya iki üç savaş ucağının günlerce bomba yağdırdığı gibi ahmaklıkları da yapar. Ama Türk kurmayı bununla sonuç alacağını aklının ucundan bile geçirmez.
Düzenli ve tam teçhizatlı bir ordu, bir ülkenin topraklarına girdiyse, onun asıl amacı, hala vatanını korumak isteyenlerin de saflarında yer aldığı Peşmerge’yi ve Irak ordusunu durdurmak ve Başûr Kurdistan’ını işgal etmek, ardından Misak-ı Milli adına bu toprakları tıpkı İskenderun Livası, Kuzey Kıbrıs ve Rojava Kantonları gibi ilhak etmektir.
Türk devletinin gerillayı yok etmesi ise, tankla, topla, uçakla, sofistike teknolojiyle değil, “gerilla bir balık ve halk da deniz” olduğuna göre “denizi kurutmak” yani asimilasyon, göçertme ve soykırım yoluyla gerçekleşir.
Şu anda Türk devleti Başûr’u işgal ediyor, ardından ilhak gelecek, sonra Kürt halkının asimilasyonu, olmazsa topraklarından sürülmesi ve en nihayetinde vaktiyle Saddam’ın yaptığı gibi soykırım gerçekleşecek. Üçüncü Dünya Savaşı’nın içinde bütün bu tehlikeler reeldir, abartma değildir.
Kürt halkı bu tehlikelerle, Irak Arap-Türkmen halkı ise vatanlarının bir parçasını kaybetme ve Irak devletinin Türk mandası altına girme tehlikesiyle yüz yüzedir.
Daha beteri Türk maceraperestlerinin yayılma politikası bugünkü bölge ve dünya şartlarında dünya savaşının yeni ve artık çok tehlikeli bir aşamaya tırmanmasına da sebep olacaktır. ABD ordusunun Irak’dan çekilmek ve bıraktığı yerdeki boşluğu NATO adına Türk devletinin doldurmasını sağlamak stratejisine, onun rakipleri Rusya ve İran sessiz kalmayacaktır. Şu anda kontrollü süren çatışmalar, o zaman kontrolden çıkacaktır. Çıktığı gün tüm bölge kana bulanır.
Tehlike büyük. Federe Kurdistan’da KDP ve Barzani çıkar şebekesi ne yapıyor? Vargücüyle Türk işgalini destekliyor ve kendi vatanına ihanet ediyor. Dişleri sökülmüş Irak devleti ise Türkiye ile İran ve ABD ile Rusya arasına sıkışmış, kaderine boyun eğen kurbanlık koyun gibi cellatlarına boynunu uzatıyor.
Ve alanda kahraman Tüm Kurdistan gerillası bu hayasız akına karşı savaşıyor.
Evet savaşanlar hayatlarını kaybediyor, böyle giderse şehitler kervanı daha da büyüyecek.
Ama hayatlarını kaybedenler vatanlarını kazanacak, ihanet ve korku içinde kirli bir hayat sürmek isteyen işbirlikçiler ve teslimiyetçiler ise “yaşayacak” ama vatanlarını ve ulusal varlıklarını kaybedecek.
Başûr ve Irak Arap halkı için tek kurtuluş yolu var: Türk devletinin işgal ve ilhak saldırısına karşı Tüm Kurdistan’ın gerillasıyla omuz omuza direnmek.