Gündem mikseriyle lapalaşan beyinler

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Türk kamuoyu bu acayip tartışmalarla birbirine girerken Türk devleti bıyık altından kıs kıs gülmektedir. “Erdoğan Anti kapitalist mi yoksa kapitalist mi?” abes tartışmasından, “köpekleri bir günde mi öldürelim, yoksa kısırlaştırım on yıl besleyerek mi öldürelim?”, ve “ölüyü kim buldu” ve burada sıralamaya yerimi olmayan başkalarıyla ilgili tartışmalarına kadar bu gündem hokkabazlığı neden yapılmakta?

Erdoğan Türkiye’nin gündemiyle bir sihirbaz gibi oynama ustası.

Gerçi bizim özgür medya kendi gündeminden sapmaz. Böylece Kürt bilinçli kamuoyunu bu gündemle oyun oynama yönteminden korur. Ancak bizim bir de Türk kamuoyunu bu psikolojik savaş yönteminden koruma gibi bir işimiz de var. “Bize ne Türk kamuoyundan” diyemeyiz. Çünkü Türk kamuoyunu uyarmadan, onun gündem labirentinde yolunu şaşırmasına müdahale etmeden, Kürt sorununda ve savaş planlarında iktidarı zorlamamız yeterince mümkün olmaz.

Şu anda Türk halkının beyni bu psikolojik savaşa özgü sahte gündem mikserleriyle lapaya çevriliyor. Şu anda Türk medyasında neler tartışılıyor? Bir iki örnek vermemiz iyi olabilir.

Önce bir alıntıyla başlayalım:

“Albaraka İslami Finans Zirvesi'ne katılan AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kapitalist sistemin serbest piyasayı teşvik ediyor gibi görünse de tekelleşmeyi, paradan para kazanmayı ödüllendirdiğini görüyoruz. Fakiri daha da fakirleştiren bu sistemin dertlerimize derman olamayacağını hepimiz kabul etmek zorundayız" dedi. Erdoğan ayrıca, "Servet eşitsizliği tarihi bakımdan en yüksek seviyeye çıktı" diye konuştu.”

Türkiye’de yaşamayan ve Türkiye ile ilk defa bu konuşmayla bilgi sahibi olan bir kimse ne düşünür? “Türkiye’de bir İslamcı-sosyalist Cumhurbaşkanı var ve Arap devletlerini kapitalizmin hiçbir derde çare olmadığına inandırmak istiyor” diye düşünür. Türkiye’de yaşayan insanlara gelince. AKP tabanındaki dargelirliler gözü kapalı bu sözleri alkışlar. Ve ceplerindeki hırsız elinin Erdoğan’ın değil de, Şimşek’in eli olduğuna kanaat getirirler. Böylece başlar bir tartışma: Muhalifler “kendisi kapitalist-vurguncu, paradan para kazanmacı, tekelci, fakiri daha fakir edici Erdoğan, numara yapıyor” derken, iktidar yanlısı olanlar, Erdoğan’ın anti kapitalist bir Müslüman olduğunu savunmaya devam eder. Gündem Erdoğan’ın prompterden okuduğu yukarıdaki “anti kapitalist” cümle olur. Kuşkusuz bu sözler yorumlanmaya bile değmez.

Bu gündem değiştirme pek işe yaramamış olsa da, şu sıralar en baş gündem “sokak köpekleri terörü”dür. Erdoğan sokak köpeklerini “uyutacağım” yani ekolojik jenosid yapacağım deyince, yumuşama süreci dalgalanıverdi. Özgür Özel “uyut da görelim” diye resti çekti. Kamuoyu günlerdir “Erdoğan’ın dediği gibi sokak köpeklerini öldürelim mi, yoksa Özgür Özel’in dediği gibi topunu kısırlaştıralım mı?” tartışmasıyla ikiye ayrıldı. Birisi köpekleri bir iki ay içinde yok edecek. Kısırlaştırma ise en fazla on, on iki yıl sonra, kısırlaştırılan köpekler üreyemediği için ortada tek bir köpek bile kalmayacak. Yani tartışma “hemen mi öldürelim, yoksa ölümlerini zamana mı yayalım” tartışması. Bir kısım muhalifler “köpek katili Erdoğan’a karşı köpek dostu Özel’i” alkışlamakta, bir kısım iktidar yanlısı da “sokak köpeği terörünü on yıl yaşamak istemiyoruz” demekte. Hatta bu mesele AKP saflarında bile tartışmaya yol açtı. Ahmet Hakan, Ehl-i Kef mağarasında 309 gün uyuduktan sonra uyanan yedi gencin yanında Kıtmir adlı bir köpeğin de yer aldığından hareketle Yeni Şafak’ta “köpek terörü” başlıklı bir yazı yazan Ünal’la yollarını ayırdı. Böylece 31 Mart yenilgisinde Erdoğan mı sorumlu yoksa AKP’nin geri kalanı mı kavgası, Kur’an’da adı geçen Kıtmir adlı köpekten yana mıyız, yoksa karşı mı gibi abuk sabuk bir kavgaya dönüştü.

Bir de şu oldu: İran Cumhurbaşkanı Reis’inin helikopteri düştü, Reis’i öldü. Türkiye’de halk bu ölümle ilgilenmedi. Bir günlük yas ilanına rağmen kimse sokaklarda gözyaşı dökmedi. Ama Reis’inin ölümü birden “ölüyü kim buldu?” tartışmasının konusu haline geldi. Tartışma Erdoğan’ın Savunma Bakanlığı ile Hamaney’in Savunma Bakanlığı arasında günlerce sürdü. Türk tarafı ölüyü Akıncı isimli “yerli ve milli”  SİHA’nın bulduğunu, İran tarafı ise kendi “yerli ve milli” SİHA’nın bulduğunu iddia etti. Tam bu sırada Türk medyası İsrail medyasından uyduruk bir haberi manşetlerine çekti. Güya bir İsrail gazetesi “Türk SİHA’sının muhteşem başarısı: Ölüyü Türk SİHA’sı buldu, şimdi bu droneler dünya pazarında çok iş yapacak” gibisinden bir şeyler yazmış. İş bununla kalmadı. Putin de devreye girdi. Reisi’nin helikopteri eski model bir Amerikan helikopteriymiş, ancak kafiledeki diğer iki helikopter ise Rus malıymış. Böylece Üçüncü Dünya Savaşı’na Ortadoğu’da birbiriyle şimdilik “senin SİHA mı, yoksa benim SİHA mı ölüyü buldu” diyerekten tatlı sert kavga eden Türkiye ve İran’dan başka, Ukrayna’da savaşan Rusya da Reisi’nin ölümünden Rus helikopterlerinin başarıyla çıktığını ilan etmiş oldu. Tabii kamuoyu “bu savaş kimin savaşı ve nereye kadar tırmanacak?” sorusunu unuttu.

Türk kamuoyu bu acayip tartışmalarla birbirine girerken Türk devleti bıyık altından kıs kıs gülmektedir. “Erdoğan Anti kapitalist mi yoksa kapitalist mi?” abes tartışmasından, “köpekleri bir günde mi öldürelim, yoksa kısırlaştırım on yıl besleyerek mi öldürelim?”, ve “ölüyü kim buldu” ve burada sıralamaya yerimi olmayan başkalarıyla ilgili tartışmalarına kadar bu gündem hokkabazlığı neden yapılmakta?

Bu sis bombaları “Her yerde casus ve de etki ajanı var” diyerek yaratılan histeri ve Seferberlik ve Savaş Hali Yönetmeliği’yle hazırlanan savaş planını gizlemek için kamuoyunun orta yerine atılmakta. Kimi vatandaşlar pek yakında “sokak köpekleri terörüne” karşı ellerinde fare zehiri katılmış kuru ekmeklerle ve de MİT videosunda anlatılan casus ve kanunda yazılı “etki ajanı” tarifleriyle köpek ve casus avına çıkarlarsa hiç şaşırmayalım.

Bu yazı kesinlikle Kürt kamuoyunu aydınlatma gibi bir amaç taşımıyor. Belki okurlar diye, henüz beyni psikolojik savaş mikseriyle lapalaşmamış olan Türk okurlarımıza, komşularını ve yakınlarını aydınlatmaları için küçük bir yardımda bulunma amacı taşıyor.

Amacına ulaşır mı? Bilemem. Ama ne demişler, “iyilik yap denize at, balık bilmez ise Halik bilir."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.