AYM’ye DİAYDER başvurusu

  • Kürtçe hutbe okudukları ve dernek faaliyetleri gerekçe gösterilerek tutuklanan DİAYDER üyeleri için AYM’ye hak ihlali başvurusunda bulunuldu.

 

İstanbul'da faaliyet yürüten Din Adamları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) üyesi 26 kişi 3 Temmuz’da gözaltına alındı. 6 gün gözaltında kalan 26 kişiden 9’u tutuklanırken, 17 ise serbest bırakıldı. Ali Fuat Hatip, Aydın Ayhan, Enver Karabey, Mehmet İnan, Mehmet Emin Aslan, Nezir Erdemci, Ekrem Baran, Hafik Tunç ve Sefa Mehmetoğlu Kürtçe hutbe okudukları, sivil Cuma Namazı’na katıldıkları ve yürüttükleri dernek faaliyetleri gerekçe gösterilerek tutuklandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 6 ay sonra hazırladığı iddianameyi İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sundu. İddianame henüz mahkemede bekliyor. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar müvekkilleri Ali Fuat Hatip ve Enver Karabey’in “Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı”, “Adil yargılanma hakkı” ve “Din ve vicdan hürriyetinin” ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulundu.

Anayasal güvence

Başvuruda “Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının” Anayasa’nın 19. maddesiyle anayasal koruma altına alındığı, aynı madde uyarınca bu hakka birtakım sınırlamaların da getirildiği hatırlatıldı. Başvuruda, “Hakim kararı olmadan yakalama, ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir; bunun şartlarını kanun gösterir" denildi.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de (AİHS) benzer bir düzenlemenin yer aldığına değinilen başvuruda, sözleşmenin 5. maddesinde herkesin özgürlük ve güvenlik hakkına sahip olduğu, belirli hallerde bu hakkın kısıtlanabileceğine açıklık getirildiği anımsatıldı.

Hukuksuz tutuklama

 Başvurucuların aynı dernekten insanlarla görüşmesi, telefonunda bulunan resim, evde bulunan kitapların tutuklanmalarına gerekçe olarak gösterildiğine işaret edilen başvuruda, şunlara yer verildi: “Bu hususlardan hiçbirinin kuvvetli belirti olmadığının kabulü gerekmektedir. Telefonda bulunan resim ve evde bulunan kitap hiç bir şekilde suç teşkil etmediği gibi, bir kişinin arkadaşlarıyla görüşmesi de suç olarak nitelendirilemez. Geriye sadece Stêrk TV'de yayınlanan bir röportaj olduğu suçlaması kalmaktadır. Öncelikle, TV'nin belirtildiği gibi örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda yayın yaptığına ilişkin yargı kararı mevcut değildir. Eğer ki röportajın içeriğiyle ilgili hukuki bir sıkıntı olduğu düşüncesi mevcut ise bunun hukuki yaptırımı örgüt üyeliği değil propagandadır. Fakat yapılan işlemden anladığımız kadarıyla röportajın içerisinde propaganda suçunu içeren herhangi bir husus da bulunmamaktadır. Bütün bu sayılanlar bir arada değerlendirildiğinde örgüt üyeliği suçunun oluştuğuna dair kuvvetli şüphe oluşmadığı gibi sayılanlardan hiç birinin inandırıcı delil sayılabilecek olgu ve bilgi niteliğinde olmadığı açıktır. Bu nedenlerle başvurucu hakkında verilen hukuka aykırı tutuklama kararı başvurucunun kişi özgürlük ve güvenlik hakkını ihlal etmektedir.”   

Adil yargılama hakkı

“Adil yargılanma hakkı”na ilişkin yapılan başvuruda, Anayasa'nın 36. maddesine yer verilerek, bu madde de "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” denildiği hatırlatıldı. AİHS’in 6. maddesine de yer verilen başvuruda, "Yargı mercilerine davacı ve davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Maddeyle korunan hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde, Anayasa'nın 40. maddesi uyarınca diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir” denildi.

Savunma hakkı ihlali

Başvurunun devamında şu ifadeler yer aldı: “Mevcut dosyada kısıtlılık kararının bulunması; başvurucunun savunma imkanını kısıtlamakta ve iddialar karşısında başvurucuyu zayıf duruma düşürmektedir. İtirazlara rağmen halen kısıtlılık kararının kaldırılmaması; savunma ve adil yargılanma hakkını ihlal etmektedir. Üstelik hem bu kararın verilmesine ve hem de itirazımıza somut bir gerekçe gösterilememiştir.” 

Din ve vicdan hürriyeti

Avukatların “Din ve Vicdan Hürriyetine” dair yaptığı başvuruda ise Anayasa'nın 24. maddesine atıf yapıldı. Başvurunun devamında “Bu durumda başvurucu şafi mezhebine bağlı bir insan olarak Hanefi mezhebi uyarınca ibadetlerin yapıldığı cami, mescit gibi yerlere gitmeye zorlanamayacağı gibi, şafi mezhebi uyarınca açılan mescitlere gitmesi ve burada ibadetlerini yerine getirmesi nedeniyle suçlanmayacağı anayasada güvence altına alınmıştır. Fakat, soruşturma konusu tamamen buna dayanmaktadır. Başvurucunun din ve vicdan hürriyeti hakkı ihlal edilmektedir” denildi.

Kürtçe vaaz suç olamaz

Dosyadaki telefon görüşmelerinde müvekkillerinin vaazlardan ve hutbelerden bahsettiğine değinilen başvuruda, şunlar kaydedildi: “Yani dini inanç gereği yapılacak işler konuşulmaktadır. Başvurucunun evinde bulunan din kitabının Kürtçe olması, vaazların Kürtçe verilmesi de yine suçlama konusu yapılmaktadır. Bu telefon görüşmelerinin ve ibadetin Kürtçe yapılmasının suç olarak nitelendirilmesi başvurucunun dini inancının suç olarak nitelendirilmesi amacını taşımaktadır. Üstelik başvurucu aynı nedene dayanılarak tutuklanmıştır. Başvurucunun Anayasa'da ve AİHS'de güvence altına alınan din ve vicdan hürriyeti hakkı ağır bir şekilde ihlal edilmiştir.”

Avukatlar, taleplerini şöyle sıraladı:

* Başvurucunun Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğinin tespit edilmesi

* Dosyadaki kısıtlılık kararı bulunması sebebiyle başvurucunun savunma hakkını yeterince kullanamaması sebebiyle Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğinin tespit edilmesi 

* Başvurucunun din ve vicdan hürriyeti hakkının ihlal edildiğinin tespit edilmesi 

* Başvurucuya ihlal edilen hakları nedeniyle uğradığı manevi zararın tanzimi için manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ederiz.  İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.