Bakteriler ruh halimizi nasıl belirliyor?

Toplum/Yaşam Haberleri —

BAKTERILER

BAKTERILER

  • "Yediğimiz yemekler, sahip olduğumuz hayvanlar, aldığımız ilaçlar, nasıl doğduğumuz... hepsi mikrobiyal sakinlerimizi değiştiriyor."

James Gallagher

Bizi insan yapan bir şey varsa, zihinlerimiz, düşüncelerimiz ve duygularımızdır.
Ancak barsak bakterilerinin beynimizi değiştiren görünmez bir el olduğunu iddia eden tartışmalı bir yeni konsept de ortaya çıkmakta.
Bilim, hepimizin üzerinde ve içinde yaşayan trilyonlarca mikrobun - mikrobiyomumuzun - fiziksel sağlığımızı nasıl etkilediğini yeni yeni ortaya çıkarıyor.
Ama depresyon, otizm ve nörodejeneratif hastalık gibi durumlar bile, artık bu küçük yaratıklarla bağlantılandırılıyor.
Kendimizi nasıl hissettiğimizin barsaklarımızı etkilediğini yüzlerce yıldır biliyoruz - sadece bir sınavdan ya da iş görüşmesinden önce ne olduğunu bir düşünün - ama şimdi bu ilişki iki yönlü bir yol olarak görülüyor.

Ruh sağlığını iyileştirmek
Araştırmacılar, ruh sağlığını iyileştirmek için "ruh mikropları"nın veya "psikobiyotikler"in kullanıldığı bir devrimin doruk noktasında olduklarına inanıyor.
Tüm bu konsepti ateşleyen çalışma, Japonya'daki Kyushu Üniversitesi'nde gerçekleşti.
Araştırmacılar gösterdi ki "mikrop-içermeyen" fareler - mikroplarla asla temas etmemiş olan fareler - strese girdiklerinde normal fareler iki kat daha fazla stres hormonu salgıladı.
Hayvanlar, mikropları dışında aynıydı. Bu, farkın mikroorganizmaların sonucu olduğuna dair güçlü bir ipucuydu.
Kanada'daki McMaster Üniversitesi'nden nöropsikiyatr Dr. Jane Foster, "Hepimiz mikropları dikkate alan ilk nörologlar dalgası için o ilk makaleye geri dönüyoruz" diyor.
"Bu, depresyon ve anksiyete çalışan bizler için gerçekten çok etkili oldu."
Bu, ruh sağlığında mikrobiyal tıbbın ilk ipucu oldu.

Bakteriler beyni nasıl değiştiriyor olabilir?
Beyin bilinen evrendeki en karmaşık şey.
* Bunun bir yolu vagus siniri olabilir; beyni ve barsağı birbirine bağlayan bir bilgi otobanı.
* Bakteriler diyetteki lifleri vücudun tamamında etkileri olabilecek kısa zincirli yağ asitleri adı verilen kimyasallara ayırıyorlar.
* Mikrobiyom bağışıklık sistemini etkiler, ki bu durumun beyin bozuklukları ile ilişkisi de gösterilmiştir.
* Hatta barsak böceklerinin, DNA'nın sinir hücrelerinde nasıl çalıştığını değiştirmek için mikroRNA adı verilen küçük genetik kod şeritleri kullandığına dair kanıtlar bile ortaya çıkmaktadır.
Artık mikropsuz fareleri davranış değişiklikleri ve hatta beynin yapısıyla ilişkilendiren zengin bir araştırma külliyatı var.

Mikroplarla sürekli temas halindeyiz
Ama tamamen steril yetiştirilmeleri gerçek dünyaya hiç benzemiyor. Çevremizdeki mikroplarla sürekli temas halindeyiz, hiçbirimiz mikropsuz değiliz.
Cork Üniversitesi Hastanesi'nde, Prof. Ted Dinan, depresif hastalarında mikrobiyoma ne olduğunu ortaya çıkarmaya çalışıyor.
Bunu ölçmenin pratik bir yolu, sağlıklı bir mikrobiyomun farklılık içeren bir mikrobiyom olması, yani vücudumuzun her yerinde yaşayan farklı türlerin geniş bir yelpazesini içermesi.
Prof. Dinan diyor ki: "Klinik olarak depresyonda olan birini sağlıklı biriyle karşılaştırırsanız, mikrobiyotanın çeşitliliğinde bir daralma olduğunu görürsünüz.
"Depresyonun tek nedeni var demiyorum, ondan ziyade, birçok kişi için depresyonun doğuşunda mikrobiyotanın bir rolü olduğunu söylüyorum."
Ve barsak bakterilerimizi zayıflatan bazı yaşam tarzlarının (örneğin lif oranı düşük bir diyet) bizi daha savunmasız hale getirebileceğini savunuyor.

Mikrobiyom
* İnsandan çok mikropsunuz aslında - vücudunuzdaki tüm hücreleri saysanız, sadece %43'ü insan.
* Gerisi mikrobiyomumuz ve bakteriler, virüsler, mantarlar ve tek hücreli arkeler içeriyor.
* İnsan genomu - bir insan için genetik talimatların tam seti - genler denilen 20.000 talimattan oluşuyor.
* Ama mikrobiyomumuzdaki tüm genleri bir araya getirirsek, 2 ila 20 milyon mikrobiyal gen arasında bir sayı ortaya çıkıyor.
* Bu ikinci genom olarak bilinir ve alerji, obezite, inflamatuar barsak hastalığı, parkinson, kanser ilaçları ve hatta depresyon ve otizm de dahil olmak üzere hastalıklar ile bağlantılıdır.
Bu ilginç bir konsept - barsak mikrobiyomunda bir dengesizlik depresyonla ilişkili olabilir.
University College Cork'taki APC Microbiome merkezindeki bilim insanları, depresif hastalardan aldıkları mikrobiyomu hayvanlara nakletmeye başladılar. Alanda buna trans-poo-sion deniliyor, yani dışkı transferi.

Bakteri ve davranış
Bu yöntemle görüldü ki, bakteriyi transfer ederseniz, davranışı da transfer ediyorsunuz.
Prof. John Cryan şöyle söyledi: "Sadece mikrobiyom örneklerini alarak depresif bir bireyin özelliklerinin birçoğunu farede de ortaya çıkarabildiğimizi görünce çok şaşırdık."
Buna anhedoni de dahil - depresyonun insanların normalde hoşlandığı şeylere ilgisini kaybettirmesi.
Prof. Cryan, bunun fareler için mahrum bırakıldıkları şekerli su olduğunu söylüyor: "Depresif bir bireyden mikrobiyom aldıklarında artık umursamamaya başladılar" diyor.
Benzer kanıtlar - mikrobiyom, barsak ve beyni ilişkilendiren - Parkinson hastalığında da ortaya çıkmaktadır.
Parkinsonun bir beyin bozukluğu olduğu kesin. Beyin hücreleri ölüyor ve karakteristik bir titremeye yol açacak şekilde hastalar kasları üzerindeki kontrolünü kaybediyor.
Ama Caltech'ten tıbbi mikrobiyolog Prof. Sarkis Mazmanian, barsak bakterilerinin işin içinde olduğunu iddia ediyor.
"Klasik nörologlar, barsakları araştırarak beyindeki olayları anlayabileceğimiz düşüncesini sapkınca bulacaktır" diyor.
Parkinson hastası olan ve olmayan kişilerin mikrobiyomları arasında "çok güçlü" farklar bulmuş.
Parkinson geliştirecek şekilde genetiği ile oynanmış hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, hastalığın ortaya çıkması için barsak bakterilerinin gerekli olduğunu gösteriyor.
Ve Parkinson hastalarından alınan dışkı bu farelere nakledildiğinde, sağlıklı bir bireyden gelen dışkıya kıyasla çok daha kötü semptomlar ortaya çıkmış.
Prof. Mazmanian şunları söylüyor: "Mikrobiyomdaki değişiklikler motor semptomları yönlendiriyor gibi görünüyor, motor semptomların nedeni gibi görünüyor.
"Bu konuda çok heyecanlıyız, çünkü mikrobiyomu yeni tedaviler için bir yol olarak hedeflememize olanak sağlıyor."

Ruh mikropları
Mikrobiyom ve beyni birbirine bağlayan kanıt, erken olduğu kadar büyüleyici.
Ama bu alanın öncüleri ufukta heyecan verici bir umut görüyor - sağlık ve refahımızı etkileyecek yepyeni bir yol.
Eğer mikroplar beynimizi etkiliyorsa belki mikroplarımızı daha iyi olacak şekilde değiştirebiliriz.
Parkinson hastalarının barsaklarındaki bakterileri değiştirmek hastalıklarının seyrini değiştirebilir mi?
Ruh sağlığımızı geliştirmek için ruh mikropları veya psikobiyotikler (sağlıklı bakterilerden oluşan bir probiyotik kokteyli) reçete eden psikiyatristlerden söz ediliyor.
Los Angeles California Üniversitesi'nden Dr. Kirsten Tillisch şöyle diyor: "Bakterileri değiştirirsek tepki şeklimizi değiştirebilir miyiz?”
Ama şunu da ekliyor: Hangi tür ve hatta hangi alt tür bakterilerin gerçekten beyin üzerinde bir etkisi olabileceğini ve barsakta hangi ürünleri yaptıklarını araştıran çok daha büyük çalışmalara ihtiyacımız var.
Dr. Tillisch şöyle diyor: "Burada bariz bağlantılar var, bence coşkumuz ve heyecanımız boş yere değil. Araştırma yapmak, insanlara bakmak ve yardım etmek, hatta belki de hastalıkları önlemek için yepyeni bir yolumuz olduğunu düşünmek heyecan verici."
Ve buradaki güçlü fikir de bu.
Mikrobiyom - ikinci genomumuz - tıp pratiğinin tamamen yeni bir yolunu açıyor ve rolü alerji, kanser ve obezite de dahil olmak üzere hayal edebileceğiniz hemen hemen her hastalıkta araştırılmakta.
İkinci genomun ne kadar biçimlendirilebilir olduğunu ve bu özelliğinin kendi DNA'mızla nasıl da taban tabana zıt olduğunu fark ettim.

Tıbbın temel geleceği
Yediğimiz yemekler, sahip olduğumuz hayvanlar, aldığımız ilaçlar, nasıl doğduğumuz... hepsi mikrobiyal sakinlerimizi değiştiriyor.
Ve eğer bunu farkında olmadan yapıyorsak, bir de mikrobiyomumuzu daha iyisi ile değiştirebilme potansiyelini hayal edin.
Prof. Cryan şöyle diyor: "Önümüzdeki beş yıl içinde kolesterol testi vb. için doktorunuza gittiğinizde, aynı zamanda mikrobiyom da değerlendirilecek. Mikrobiyom kişiselleştirilmiş tıbbın temel geleceği."

Çeviren: Serap Güneş
Kaynak: BBC
Çizimler: Katie Horwich

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.