Başım dik, gurur duyuyorum

  • Tecride karşı fedai eylemi yapan Ayten Beçet’in şehadet yıl dönümünde konuşan annesi Fatma Beçet, "Benim kızım Kürdistan’ın namusu ve şerefiydi. Başım dik, gurur duyuyorum. Kızım kendine layık gördüğü bir ölümü esas aldı” dedi.

 

Türk cezaevlerinde tecride karşı devam eden açlık grevi 118. gününde. Tecrit altındaki Öcalan’ın avukatları, ailesi ve vasisi bir kez daha görüşme başvurusunda bulundu. 2018’deki açlık grevi sırasında şehit düşen Ayten Beçet’in annesi Fatma Beçet, tutsalara ve taleplerine sahip çıkılmasını istedi.

Türk cezaevlerindeki PKK ve PAJK’lı tutsakların, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması talebiyle 27 Kasım’da başlattığı süresiz-dönüşümlü açlık grevi, 118. gününde devam ediyor. Aynı amaçla Mexmûr Şehit Aileleri Derneği’nde 97, Yunanistan’ın Lavrio Kampı’nda ise 80 gündür açlık grevi yapılıyor.

Öcalan’ın sağlık ve güvenlik koşullarıyla ilgili 14 Mart’ta sosyal medyadan yayılan iddialara ilişkin her gün Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran, ancak olumlu yanıt alamayan Öcalan’ın ailesi, avukatları ve vasisi, dün bir kez daha başvurdu. Avukatları, Öcalan ve aynı cezaevinde tutulan Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım ile derhal görüşme sağlamak için de başvuruda bulundu.

Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan ve vasisi Mazlum Dinç, İmralı’daki diğer tutsak Ömer Hayri Konar’ın kardeşi Ali Konar, Hamili Yıldırım’ın kardeşi Polat Yıldırım ve Veysi Aktaş’ın kardeşi Melihe Çetin de avukatları aracılığıyla görüşme başvurusu yaptı. 

Öcalan ile aile ve avukat görüşünün ivedilikle ele alınması için başvuru yapan avukatlar, bu talebin bir an önce kabul edilmesini istedi.

Başvuru dilekçelerinde, Öcalan ile en son 3 Mart 2020’de yapılan aile görüşü sonrasında kurulabilen tek iletişimin, 27 Nisan 2020’de kardeşiyle yapılan telefon görüşmesi olduğu hatırlatıldı. O günden bu yana yapılan tüm görüş başvurularına ve telefon veya mektup ile kurulmak istenen tüm iletişim araçlarına rağmen herhangi bir görüşmeye veya iletişime izin verilmediği belirtilen başvuruda, 27 Nisan’dan itibaren hiçbir haber alınamadığı vurgulandı.

Başvurunun devamında ise şu ifadelere yer verildi: “En son 14 Mart 2021’de birtakım internet haber sitelerinde ve sosyal medya hesaplarında Müvekkilin vücut bütünlüğüne ve yaşamına dair ciddi iddialarda bulunulduğu görülmüştür. Böylesi haberlerin çıkmasına elbette tecrit koşullarının elverdiği bir gerçektir. Ancak en son bu iddianın bizde ve ailede yarattığı büyük ve ciddi kaygının giderilmesi için de doğrudan derhal görüşmemiz gerekmektedir. Bu anlamda bir an önce Müvekkilimiz ile aile ve avukat görüşme koşullarının sağlanmasını, ivedi olarak değerlendirilmesini istediğimiz bu ziyaret talebinin kabul edilmesini talep ederiz.”

Ayten Beçet’in şehadet yıl dönümü

Hatırlanacağı gibi Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde tecridin sonlandırılması talebiyle 8 Kasım 2018’de başlatılan açlık grevi eylemi, 30 Nisan 2019’da ölüm orucu eylemine dönüştü. 200 gün süren eylemler sırasında Tekirdağ Cezaevi'nde Zülküf Gezen, Gebze Kadın Cezaevi'nde Ayten Beçet, Oltu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde Zehra Sağlam, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde Medya Çınar, Elazığ Cezaevi'nde Mahsum Pamay, Şakran Kapalı Cezaevi'nde Yonca Akici ve Osmaniye Cezaevi'nde Siraç Yüksek ile Almanya’nın Krefeld kentinde Uğur Şakar, İmralı tecridini protesto etmek amacıyla yaşamlarına son verdi.

Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde 23 Mart 2019’da yaşamına son veren Ayten Beçet'in, dün 2. şehadet yıl dönümüydü. Beçet, ailesinin koruculuk dayatmalarına karşı 1990’da Siirt’in Pervari ilçesine bağlı Êkendî köyünden göç ettiği Antep'te 1991’de dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini burada tamamlayan Beçet, mühendislik fakültesini kazanmasına rağmen gitmedi ve Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) Mersin Şubesi’nde kendini kültür ve sanat çalışmalarına adadı.

9 yıl hapis cezası verildi

 Antep’te kültür sanat faaliyetleri yürüttüğü 2008’de gözaltına alınan Beçet, “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklanarak Adana Karataş Cezaevi’ne gönderildi. Burada 3 ay 10 gün tutuklu kalan Beçet, görülen ilk duruşmada tahliye edildi. 2011’de Mersin’de baygınlık geçiren Beçet, bu kez kaldırıldığı hastanede gözaltına alındıktan sonra yine “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklanarak Karataş Cezaevi’ne gönderildi. Yaklaşık iki yıl tutuklu kalan Beçet, 2013’te tahliye edildi. Hakkında Adana 6. Ağır Ceza Mahkmesi'nde açılan davada 9 yıl hapis cezası verilen Beçet, bir yıl sonra tekrar tutuklandı. Kısa bir süre sonra Karataş Cezaevi’nden Muş Kadın Kapalı Cezaevi’ne, 3 yıl 6 ay sonra da Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’ne sürgün edildi. Beçet, 1 yıl 9 ay sonra, yani 23 Mart 2019’da tecridi protesto etmek amacıyla yaşamına son verdi. 

Cenazesi kaçırıldı

Cezaevinden çıkarılan Beçet’in cenazesi, İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) götürüldü. Aileyi arayan polis, cenazeyi almasını istedi. Bunun üzerine aile Antep’ten İstanbul’a doğru yola çıktı. Cenazeye el koyan polis, aileyi arayarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın emriyle cenazenin uçakla Antep’e götürüleceğini söyledi. Ankara’ya ulaşan aile, tekrar Antep’e geri döndü. 

Taziye evi verilmedi

 Polis, kaçırarak Antep’e getirdiğini Beçet için cenaze törenine izin vermeyecek, defin işlemlerine 5 kişinin katılması şartı koydu. Beçet’in babası Sabri Beçet, geri döndüğü Antep’te polis tarafından Yeşilkent Mezarlığı’na götürüldü. Cenazeye kimsenin katılmasına izin verilmemesi üzerine aile ve polis arasında uzun süreli tartışmalar yaşandı. Tartışmaların ardından Beçet, aile bireyi 20 kişinin katılımıyla polis ablukasında zifiri karanlıkta defnedildi. Ancak engellemeler definle sınırlı kalmadı, AKP’li Şahinbey Belediyesi de taziye evi vermedi. 

 Gurur duyuyorum

 Kızının şehadet yıl dönümünde yaşadıklarını MA’dan Barış Polat’a anlatan anne Fatma Beçet, "Benim kızım Kürdistan’ın namusu ve şerefiydi. Başım dik, gurur duyuyorum. Kızım kendine layık gördüğü bir ölümü esas aldı” dedi.

Greve katılmadığı için ağlıyordu

Beçet’in yaşadığı sağlık sorunlarından dolayı açlık grevi eylemine katılmasına izin verilmediğini söyleyen anne, “Telefon görüşmesinde bana ‘Arkadaşlarım açlık grevindeyken, benim girmemem çok zoruma gidiyor’ dedi. Greve katılmadığı için üç gün boyunca ağlamış, çok üzülüyordu” diye konuştu. Beçet’in yaşamına son verdiği gün Newroz’u kutladıklarını ve günü çok mutlu geçirdiklerini aktaran anne Beçet, tutsakların anlatımlarını şöyle aktardı: “Şehit düşeceği gün Newroz’u kutlamışlar. Ayten odanın üst katında iki mektup yazmış. Bir tanesini koynuna bir tanesini de cebine koymuş. Arkadaşlarıyla birlikte o gün oda temizliğini yapmışlar. Ayakkabıları temizlemiş ve iplerini çıkarmış. Açlık grevindeki arkadaşlarına meyve suyu ve ayran vermiş. O gün sürekli gülüyormuş. Arkadaşları ona ‘Ayten hayırdır, sen bir şey mi duydun niye gülüyorsun. Bize de söyle’ diye sormuşlar. Ayten de ‘Mutlu olmanız için gülüyorum. Biz kazanacağız. Başkanımızı özgürleştirip Kürdistan’ı kurtaracağız’ şeklinde cevap vermiş.”

Annesi ile son görüşme

 Beçet ile yaptığı son telefon görüşmesini anlatan anne, kızının o gün çok mutlu olduğunu söyledi. Kızının her görüşmede açlık grevi eylemlerine destek olmaları yönünde tembihlerde bulunduğunu kaydeden anne Beçet, yaptığı son telefon görüşmesini şöyle anlattı: “Bana sürekli ‘Anne destek çıkın, barışı getirelim’ diyordu. ‘Neden alanlara çıkıp barış istemiyorsunuz? Yeter artık, anneler ağlamasın. Barışı getirmezsek ben kendimi Kürdistan’a feda ederim’ dedi. Son görüşmede de 10 ya da 20 gün gibi süre hiç bizimle konuşamayacağını söyledi. Kızımın bana veda ettiğini bilmiyordum. Aslında son konuşmamızmış. Ertesi gün şehit düştüğü haberi geldi.”

Başka canlar yanmasın

 Cezaevlerinde devam eden açlık grevi eylemlerinin sahiplenilmesi gerektiğinin altını çizen anne Beçet, şunları ekledi: “Tek talepleri tecridin kaldırılması. Bizim canımız yandı, başka canlar yanmasın. Talepler karşılansın.”  ANTEP

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.