Bayburt Cezaevi'nde infazlar yakılıyor
- Avukat Zinar Kef, Bayburt M Tipi Kadın Cezaevi’ndeki tutsakların sağlık hakkının engellendiğini; disiplin cezalarıyla infazlarının yakıldığını ve tecridin derinleştiğini söyledi.
Baskı, kötü muamele, hak ihlalleri ve işkenceye varan uygulamalarla gündemden düşmeyen cezaevleri, tutsaklar için hastalık üreten “ölüm evleri” haline geldi. Cezaevlerinden son 8 ayda 43 tutsağın cenazesi çıktı. Bayburt M Tipi Cezaevi’nde tutulan kadın tutsaklarla görüşen Özgürlük için Hukukçular Derneği'nden (ÖHD) avukat Zinar Kef, "Trabzon Beşikdüzü Hapishanesi’nde 10 Temmuz 2022 tarihi itibarıyla 5’er günlük dönüşümlü açlık grevi başlattı ve eylem hala devam ediyor. Talepleri kanuni ve hukuki olduğu halde cezaevi idareleri bunları dikkate almıyor. Trabzon Beşikdüzü’nde yaşanan sıkıntıların tamamı diğer cezaevlerinde de yaşanıyor. Tüm cezaevlerinde aynı sosyal tecrit ve izolasyon var” dedi.
Bayburt M Tipi Kapalı Kadın Cezaevi’nin en fazla hak ihlalinin yaşandığı cezaevlerinden biri olduğunu aktaran Kef, “Görüştüğümüz tutuklular, sorunların artarak devam ettiğini söyledi. Tedavi edilmiyorlar. Hastanelere sevkleri çok geç yapılıyor; üç ayı buluyor. Bu da sağlık hakkına erişimi engellemektedir. Doktorlar kelepçeli muayene dayatmakta. Bu uygulamayı reddettikleri için de tedavileri yapılmıyor. Cezaevi çıkışlarında sadece güvenlikle ilgili görevleri olan jandarmalar, görevleri dışında ağız içi arama yapıyor” diye konuştu.
Koğuş baskını ve aramalar sıklaştırıldığını, bütün eşyaların darmadağın edildiğini; kalem, saat ve gözlüklerin kırıldığını kaydeden Kef, "Cezaevi idaresi Kürtçe mektupları ‘tercüman yok’ diye vermiyor ama tutuklular Kürtçe şarkı söylediklerinde bunları hemen çevirip soruşturma açıyor. Yani cezaevi idaresi, Kürtçe konusunda işine geldiği gibi davranıyor.”
Bayburt Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerinin bunlarla sınırlı kalmadığını belirten Kef, şöyle devam etti: “10’dan fazla kadın tutuklunun infazı yakılmış durumda. Neredeyse tüm kadınların infazları ertelendi. Bunun nedeni ise idarenin askeri usulde bir sayım dayatmasıdır. Örneğin; cezaevi infaz koruma memuru koğuşa girdiğinde herkesten tek sıra halinde askeri disiplinle bir sayım bekliyor. Tutuklular buna uymadığında infazları yakılıyor. Yine tutuklulara disiplin ve koğuş cezaları veriliyor. Mesela Fecriye Benek’e yaklaşık 15 kez hücre ceza verilmiş. Benek, 2026'da tahliye olması gerekirken, 2031 yılına uzadı.”
Özellikle Kürt siyasi tutsaklar ayrı bir muamelenin olduğunu söyleyen Kef, “Bunun temel amacı insanları toplumdan, ailelerinden, fikirlerinden uzaklaştırmak. Bu yüzden birçok tutuklu Karadeniz’in uçsuz bucaksız cezaevlerine gönderiliyor. Birçok mahpus, belki 7 yıldır aileleriyle açık görüş yapamıyor. Bu da tutukluyu sosyal, ruhsal bir tecride tabii tutmak, yani ruhsal bir dizayna getirmektir” şeklinde konuştu.