‘Benim yüzbinlerce Bişeng’im var’
Kadın Haberleri —

Sabriye Anık
- Şirnex’te 1992 yılındaki tarihi ‘Direniş Newroz’unda katledilen Bişeng Anık’ın annesi, "Onun direnişiyle binlerce insanın canı kurtuldu. Ser verdi, sır vermedi” diyerek Bişeng’in hiçbir şeyden korkusu olmadığını söyledi.
MEHMET GÜLEŞ-CEYLAN ŞAHİNLİ / MA-AMED
Kürtler için “yeniden doğuş”, “direniş ve dirilişi” simgeleyen Newroz büyük bedellerle yaratıldı. 1992 Newrozu, büyük bedellerin ödendiği binlerce kişinin yasaklara rağmen alanları doldurmasının yanı sıra kutlamalara katılanlara karşı gerçekleştirilen katliamlarla da tarihe geçti. Şirnex da (Şırnak) direniş ve katliamların iç içe geçtiği merkezlerden birisi oldu. Kent merkezi Newroz kutlamalarına günler kala asker ve polisler tarafından ablukaya alındı. Kutlamaların başladığı gün ise kent adeta savaş alanına çevrildi. Kentin her yerine konuşlanan zırhlı araçlardan açılan ateş sonucu çok sayıda kişi hayatını kaybetti. Bazı kaynaklara göre 3 gün, kimi kaynaklara göre de bir hafta boyunca kentte saldırılar devam etti. Resmi rakamlara göre; 12 kişi hayatını kaybetti. Ancak bu sayı hiçbir zaman tam olarak netleştirilemedi.
Bişeng Anık
Hayatını kaybedenlerin yanı sıra onlarca kişi gözaltına alındı ve binlercesi göç etmek zorunda kaldı. Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) Saymanı Ziya Halis'in “Devletin oradaki terörüne ilk kez tanık oldum” sözleriyle ışık tuttuğu olaylarda gözaltına alınan 17 yaşındaki Bişeng Anık katledildi. İşkenceyle katledilen Anık, tarihe "Direniş Newrozu" olarak geçen 1992 Şırnak Newrozu'nun da simge ismi haline geldi.
Vali intihar dedi
Anık'ın katledilmesi olayı, Ziya Halis’in kent merkezinde yaptığı incelemelere dair verdiği röportajında da yer aldı. Röportaj’da Halis, dönemin valisi Mustafa Malay’ın, Anık’ın işkence ile değil, tabancayla intihar ettiğini anlattığını aktardı.
Murat İpek itiraf etti
Ancak valinin iddiaları, ilerleyen dönemlerde bir itirafçının itirafları üzerine çürüdü. Newroz olayları yaşanmadan önce 1991 yılında PKK’ye katılmak isterken Şırnak’ta gözaltına alınan, daha sonra itirafçı olan ve emniyetteki işkence olaylarına katılan Murat İpek, 1992 Şırnak Newrozu'nda Anık’ın nezarethanede uyurken başına silah sıkan kişinin kendisi olduğunu itiraf etti. İtirafçı İpek, 1997’de katıldığı televizyon programları ve gazetelere verdiği demeçlerde, “Şırnak 92 olayları sonrasında Ünal Erkan (OHAL Bölge Valisi) Şırnak’a gelmişti. (…) ‘Burada olaylara kimler katılıyor’ dedi. Polisler Bişeng Anık’ın ismini söyleyince, ‘bunu yok edin’ dedi. Bişeng Anık’ı evinden sivil polislerle birlikte aldık. Emniyette ona işkence yaptılar. Sırtını, ayaklarının altını jilet gibi bir aletle kestiler. Olaylar sırasında halk tarafından linç edilen bir polisi öldürenin Bişeng olduğunu söylediler. Emniyette bulunan G-3 silahını bana verdiler ve bu silahla Bişeng Anık’ın kafasına tek el ateş ederek öldürdüm" dedi. Daha sonra gözaltına alınıp tutuklanan İpek, itiraflarını reddetmesi üzerine tahliye edildi.
Bilekliği avucudaydı
Cenazesi günler sonra dedisine teslim edilen Anık’ın elleri arasında sımsıkı tuttuğu kanlar içindeki sarı, kırmızı ve yeşil renkli bilekliği bulunuyordu. Anık'ın katledilmesine dair soruşturma dahi açılmazken, sorumlular görevlerine devam etti. İpek’in itiraflarında yer alan ve Anık'ın “yok edilmesi” emrini veren Ünal Erkan emekli oldu. Dönemin Emniyet Müdürü Necati Altıntaş, Denizli’ye tayin edildi. İtirafçı İpek ise, Altıntaş’la birlikte gittiği Denizli’de DEHA TV’nin taranması olayına karıştı. İpek, başka bir çete olayına karışmaktan da kısa bir süre tutuklu kaldı ve serbest bırakıldı. Ardından Diyarbakır’a gelerek burada bir süre ihale takibi gibi işler yapan İpek, Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesi güvenlik amirliğine getirildi. İpek, son olarak geçtiğimiz yıl AKP İl Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Aleyna Avcı’yı “kendisiyle evlenmek istemediği” bahanesiyle vurdu.
Bize parçalarını verdiler
Bir hafta sonra evleri yıkılan Anık ailesi memleketlerini terk etmek zorunda kalarak Amed’e yerleşti. Üzerinden 30 yıl geçen katliamın tanıklarından Anık'ın annesi Sabriye Anık, kızını ve o dönem yaşananları anlattı.
Kızının itirafçılığa zorlandığını ancak bedeninin parça parça edilmesine rağmen bunu kabul etmediğini söyleyen anne Anık, "Onun direnişiyle binlerce insanın canı kurtuldu. Ser verdi, sır vermedi. Günler sonra bize parçalarını verdiler” dedi. Newroz günü sokağa çıkan herkesin askerler tarafından tarandığını ve öldürüldüğünü belirten Anık, kızının gözaltı sürecini şöyle anlattı: "Liseden çıktılar, taramaya başladılar. O taramada 2 arkadaşı öldürüldü. Onlar da diğer kadınlarla birlikte yürüyüş yapacaklardı. O yürüyüş sebebiyle hepsini gözaltına aldılar. Bişeng de onlar için kendini feda etti. Askerlere, ‘Onları bırakın yürüyüşü ben hazırladım’ demiş. Eğer öyle demeseydi hepsini öldüreceklerdi."
Hiçbir şeyden korkusu yoktu
Sokağa çıkma yasağı nedeniyle çocuklarıyla birlikte 8 gün boyunca evden çıkamadıklarını ifade eden Anık, sonrasında kendisine, “Kızınız intihar etti, gelin cenazenizi alın” denildiğini söyledi. Kızının, elinde çıkan sarı, kırmızı ve yeşil bilekliğini her daim başına dolayarak gezdiğini anımsatan Anık, kızının adına yazılan şarkılara işaret ederek, "Hiçbir şeyden korkusu yoktu. Kızıma bunu yapacaklarını bilseydim, gider emniyet önünde bedenimi ateşe verirdim. Diğer ülkelerin her yerinde fotoğrafları var. Burada ise gördükleri yerde fotoğraflarını kaldırıp yırttılar" dedi. O dönem kızının ölümüne dair gittiği bir savcıya "Bari öldürdünüz yalan söylemeyin. Bir Bişeng gitti, yüzbinlerce Bişeng doğar. Benim yüzbinlerce Bişeng’im var. Bu bana yeter" dediğini aktaran Anık, yaşadığı tüm acılara rağmen Newrozu tüm coşkusuyla kutladıklarını ifade etti. Anık, "Ne kadar Newroza gitsem de doyamıyorum. Bu sene kazanacağız” dedi.














