Bıçak sapladı, ölmemi bekledi

Kadın Haberleri —

.

.

  • Eşi Mehmet Karagülle’nin sistematik şiddet ardından bıçaklayıp ölmesini beklediği Filiz Karagülle, yürüyemiyor, ellerini kullanamıyor. Ablasının evinde hayata tutunmaya çalışan Filiz’in ve 3 çocuğunun maddi ve manevi desteğe ihtiyacı var.

DİLAN BABAT/HİKMET TUNÇ
JINNEWS/WAN
 
Wan’ın Tuşba ilçesinde Mehmet Karagülle’nin 19 Temmuz günü öldürme kastıyla şiddet uyguladığı Filiz Karagülle, “intihar etti” denilerek hastaneye kaldırıldı. Yoğun bakımda yaşama tutunmayı başaran Filiz’in şikayeti sonucu fail tutuklandı ancak ifadesini almaya gelen polis, “Senin hayat hikayeni dinlemeye gelmedik” dedi. Kesici aletle katledilmeye çalışılan Filiz Karagülle, yürüyemiyor, ellerini de kullanamıyor. Hayata tutunmaya çalışan Filiz’in maddi ve manevi desteğe ihtiyacı var.

10 yıl sistematik şiddet

Filiz’in anlatımlarına göre, şiddet ’görücü usulüyle’ evlendiğinin hemen ertesinde başladı. 10 yıllık evliliğinden üç çocuğu oldu. Ailesinin gözü önünde şiddet uyguluyordu. Onlara ‘Mehmet beni ve çocuklarımı öldürecek” dedi ancak ailesi ‘Karışamayız’ diyerek hep kayıtsız kaldı.
 
Ölmemi bekledi

Filiz, saldırıya uğradığı günü ise şöyle anlattı: “Sabah çocukları denize götüreceğini söyledi. Beni sürekli çocuklarımla tehdit ettiği için korktum. Götürmemesi için yalvardım ancak arabaya alarak gitti. Akşam döndüğünde yemek almıştı. Bana, ‘Bu senin son günün olduğu için güzel bir yemek ye’ dedi. Çok korktuğum için yiyemedim. Çocuklar günün yorgunluğuyla uyudu. Sonra elindeki bıçağı fark ettim ve telefonu alıp oğlumun odasına kaçtım. Peşimden gelince telefonu görmeyeceği şekilde tutarak odayı toplamaya koyuldum. Bıçağı benim için getirdiğini biliyordum. Ona ‘Ne istersen yapacağım’ dedim. O da ‘Artık çok geç’ dedi. Yerdeki elbiseleri toplamaya devam ettim. Birden bıçağı saplamaya başladı. Ona ‘elim kanıyor’ dedim ve olduğum yerde yığıldım. Ölmemi bekledi. Ölmediğimi görünce eliyle ağzımı kapattı. Bir süre sonra öldüğümü düşünerek elbiselerini değiştirdi ve çıktı.”
 
Bağırdım, sesim çıkmadı

Kanlar içinde saatlerce can çekiştiğini ve kendi çabasıyla bir üst kata çıktığını anlatan Filiz, “Her iki elim, elbiselerim kan içindeydi. Başımdaki örtüyü çıkararak kanamayı durdurmaya çalıştım ama durduramıyordum. Saatlerce ölmek istemediğimi dile getirdim. Sürünerek kapıya gittim, elimi kapının koluna atmaya çalışırken hareket etmediğini fark ettim, ağzımla açtım. Mehmet’in ailesinin yaşadığı bir üst kata çıktım. Çok kan kaybediyordum ancak bilincim açıktı. Ayağımla kapıyı vurdum, bağırdığımı sanıyordum ama sesim çıkmıyordu” dedi.
 
Failin ailesi de yardım etmedi

Failin ailesinin de ambulansı çağırmak yerine beklemeye devam ettiğini aktaran Filiz, şunları söyledi: “Konuşamıyordum ama ne konuştuklarını duyuyordum. Mehmet’in babası adımını üzerimden atarak diğer tarafıma geçti ve kardeşini aradı. Yaralandığımı söylememe rağmen annesi bana inanmadı. Merdivenin ışığı yanmadığı için telefon ışığını bana doğrultarak kan kaybettiğimi fark ettiler. Ancak yine de hastaneyi, polisi aramak yerine ölmemi beklediler. Ben öleceğimi düşünerek bir elimden tutulmasını istedim. Mehmet’in kardeşi elimi tuttu, annesi ise oğluna sinirlendi, elimi bırakmasını istedi. Ben elimi bırakacağı sırada ona ölmek istemediğimi söyleyince ambulansı aradı.”

Kayıtlara kimsesiz yazıldı

Saatler sonra ambulansın geldiğini, ilk müdahalenin yapıldığını, ancak aileden kimsenin kendisine refakat etmediğini ifade eden Filiz, devamla, “Hastanede, yanımda kimse olmadığı için beni ‘kimsesiz’ olarak kayıtlara geçirdiler ve hemen ameliyata aldılar. Kendime geldiğimde ertesi gün öğlen olduğunu fark ettim. İkinci bir ameliyata girecektim. Doktorlar yanımda kimse olmadığı için imzalamam için bir kağıt uzattı. Ellerimi kullanamadığım için bana ikinci bir ameliyatın risklerini anlatarak ‘Bizi duyuyorsan, gözlerinle ameliyat olmak isteyip istemediğini söyle’ dediler. Ben ailesiyle yaşadığım 6 yıl süresince yirmi kişilik yemek yapıyordum. Aile olduğumuzu düşünüyordum, ancak hastane kayıtlarına ‘kimsesiz’ olarak geçildim. Ameliyat riskini göze alarak, göz kırparak, ameliyatı kabul ettim” dedi. 

 

‘Yaşamak istiyorum’

Filiz, Failin tutuklanmasının ardından talebi üzerine sığınma evine alındığını, ancak pandemiden dolayı erken taburcu edildiğini söyledi. “Ancak iki elimi kullanamadığım ve yürüyemediğim için ablamın evine yerleştim. Şu an yatağa mahkumum, çocuklarımı yediremiyorum. Onlara bakamamak beni kahrediyor. Temel ihtiyaçlarımı dahi karşılayamıyorum” diye konuştu.
Şu an maddi manevi desteğe ihtiyacı olduğunu kaydeden Filiz, “Çocuklarımın, tanık oldukları şiddet yüzünden psikolog desteğine ihtiyaçları var. Bir buçuk yaşındaki kızım uykusunda sayıklıyor, ‘Anne evimizde neden kan vardı’ diyor. Ben çocuklarım için insanca bir yaşam istiyorum. Buradan tüm kadınlara sesleniyorum. Kendi çabamla katledilmekten kurtuldum, yaşamam için desteğe ihtiyacım var.”

 

 

Polis: Hikayeni dinlemeye gelmedik

İkinci ameliyatın ardından polisin ifadesini aldığını kaydeden Filiz, “Hastane ve emniyetten gelen polisler ifademi almak için odaya girdiler. Ben de polise 10 yıldır maruz kaldığım şiddeti anlatmaya başladım. Polis bana ‘Senin hayat hikayeni dinlemeye gelmedik’ diye tepki göstererek ‘Kısa bir rapor tutacağız’ dedi. Ben raporda ne yazıldığını dahi bilmiyorum. Şikayetçi olduğumu söylememin ardından Mehmet tutuklanarak cezaevine gönderildi” dedi.

 

 

 

Eve kapattı, tecavüz etti, ölümle tehdit etti; serbest kaldı

Amed Bağlar’da Hasan Mensur G, evli olduğu hamile Z.G.’yi aylarca eve kapatarak işkence etti. Aç ve susuz bıraktığı Z.G’ye doğum yaptıktan hemen sonra da tecavüz etti. Yaklaşık bir ay önce fenalaşarak Dicle Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırılan Z.G’nin tüberküloz ve zatürreye yakalandığı, 30 kiloya düştüğü belirtiliyor.
Jinnews’te geçen habere göre Hasan Mensur G. şikayet üzerine gözaltına alındı, savcılık tarafından  ’30 günlük uzaklaştırma’ cezası verilerek serbest bırakıldı.
Yoğun bakım servisinde tedavi altına alınan Z.G’nin ne kadar süredir işkence altında tutulduğu ve hastaneye nasıl getirildiği öğrenilemezken, Z.G’nin çocuğuna ailesinin baktığı ve olaydan sonra Hasan Mensur G.’ye boşanma davası açtığı öğrenildi.
Ajansın görüştüğü Z.G’nin komşuları, yaşananlara dair şu bilgileri verdi: “ Z.G çok sakin bir kadındı. Eşinin ailesinden de şiddet görüyordu. Yeni doğan bebeğine süt bile verilmiyordu. Evde süt olmasına rağmen bebek açlıktan hep ağlıyordu. Onun kendi sütü olmadığı için bebeğine, ekmeği çaya bandırarak veriyordu. Gördüğü şiddetten kaynaklı oturamıyordu. Gördüğü şiddeti ailesine anlatmaması için de ona ‘Senin telefonuna bir uygulama indirmişiz; ailenle ne konuşursan kaydediyor. Eğer sana şiddet uyguladığımızı söylersen seni ve aileni öldürürüz’ diyorlardı. Ailesine geldiğinde sürekli ağlıyordu fakat korkudan anlatamıyordu.”
Failin Z.G’ye çamaşır suyu içirdiği de komşularınca iddia ediliyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.