Bilmek anlamak mıdır?

Haberleri —



Sokrates, yüzyıllar önce "kendini bil" demiş. Yine bilgi ve bilmenin evrensel bilgesi özgür insan da, "Kendini bilmenin, zamanı ve evreni bilmek" olacağını belirtmekte. Demek ki, kendini bilmek, tüm bilmelerin olmazsa olmazıdır. Kendimizi bilmek, yaşamakta olduğumuz zaman ve mekanı bilmekle başlar. Kendimizi çözüp, bilebildiğimiz oranda tarihi, yani zamanı ve hayatı, yani mekanı da bilmiş oluruz. İnsan kendisini sosyolojik, siyasal ve ahlaki-politik temellerde çözüp, tanıyarak var ettiği ölçüde toplumsallaşır. Bu aynı zamanda bireyin kendi özsel benliğiyle yüzleşmesi ve kendini tanımasının da ifadesidir.
Yaşam, hakikatin özünü taşır. İnsanın manevi varlığı, yaşamın anlama kavuşmasıdır. İster maddi, ister manevi açıdan olsun, yaşamın anlamla olan bağı koptuğu yerde, hakikatten ve onun anlam değerinden söz edilemez. Yaşama, özgürleşmiş anlamı biçmek, bilgi ve bilmenin anlam gücüne irade olmak demektir.
Zira anlam kazanmış yaşam, en değerli ve en özgür yaşamdır. Şüphesiz bilgi düzeyimiz, bilme düzeyimizi; bilgi ve bilme düzeyimiz de, anlam gücümüzü belirler. Bilgi ve doğru söz, yaşamda eyleme dönüşebiliyorsa bir anlam ifade eder. Pratikte yaşam bulmayan bilgi, kuru gürültüden ibarettir. Sadece söz ve kelimeler yığını olur. Yani bilmek, anlamak değildir. Bildiğimiz şeyler, anladığımız şeyler olmayabilir.
Zaman-mekan diyalektiğinde, yaşamın pratik sınavından geçerek, anlamın özgürlüğüne erişebilen bilgi, hakikate ulaşacak ve kendini bilen özgür bireyi, anlama kavuşturacaktır. Hayat çoğu zaman, insana zaman ve mekanı seçme şansı tanımaz elbet. Ancak yine de doğru yer ve doğru zamana erişmek bizim elimizde.
Doğruyu doğru yerde, doğru yeri de, doğru zamanda aramak hakikat arayışının en hakiki yöntemidir. Hakikate ve onun anlamsal özgürlüğüne erişebilmek, aynı zamanda bireyin, bilgi+bilme+anlam olarak kendini aşmasıdır. Bu da hakikatin yüreği olarak zamanlaşmadır. Zira zaman ve mekan, insan doğasıyla açılmış pandora kutusudur. Zaman yaşama, insana ve mekana dair, iyi-kötü, güzel-çirkin, karanlık-aydınlık her şeyin hem tanığı, hem sanığıdır. İyi güzel ve doğru olan olgular gibi, kötü, çirkin ve yalan olan da zaman ve mekanda yaşar ve yaşatır kendini.
Tanık ya da sanık olmak, bireyin, zaman ve mekan döngüsünde kendini öznel hakikatine ulaştırmasıyla alakalıdır. Kendimizi bildiğimiz oranda, bilmenin anlamına kavuşuruz. Anlamın yaşamsal özgürlüğüne erişebildiğimiz ölçüde de, kendi özsel hakikatimize erişmiş oluruz. Yaşama anlam biçmek ve bu anlamın özgürlüğüne irade olabilmek; maddenin varlığında bilgiyi, bilginin sinerjisinde yaşamın anlamını aramak ve anlamın özgürlüğünde, özgürleşen insana ulaşabilmek; kendimize ulaşana dek... Sahi nedir bilmek?


Antep H Tipi Cezaevi

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.