Bir ayda 7 cenaze çıktı

  • Son bir ayda Türk cezaevlerinde 5’i hasta olmak üzere 7 tutsağın cenazesi çıktı. 

İHD’nin bin 605’i hasta, 604’ü ağır hasta tutsak listesinde yer alan 5 ağır hasta tutsak son bir hafta içinde yaşamını yitirdi. Son bir ayda ise cezaevlerinde yaşamını yitiren tutsak sayısı Vedat Çem Erkmen’in yaşamını yitirmesiyle 7’ye yükseldi.  İHD’nin 14 Aralık’taki verilerine göre 2020 yılı başından bugüne kadar 7'si infaz ertelemelerinden kısa bir süre sonra, en az 59 hasta tutsak yaşamını yitirdi. Verilerin açıklanmasından sonra yaşanan şehadetlerle birlikte bu sayı 64’e yükseldi.

Bangin Muhammed 12 Kasım'da

Cezaevinden ilk ölüm haberi, Rojava Kürtlerinden 33 yaşındaki Bangin Muhammed’in oldu. 12 Kasım’da yaşamını yitiren Muhammed’in ölümünden kamuoyunun ancak 26 Kasım’da haberdar olması, aynı zamanda cezaevlerinde uygulanan tecrit ve izolasyonun boyutunu gözler önüne serdi. Bangin Muhammed, tarım işçiliği yaparken Türkiye’de herhangi bir eyleme karışmadığı halde “örgüt üyeliğinden” 6 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum edildi. Tutuklandığında midesi ve bağırsaklarının yarısı olmayan Muhammed, İskenderun T Tipi Cezaevi’ndeki izolasyon hücresinde ölü bulundu. Muhammed, Ekim ayında kendisini ziyaret eden İnsan Hakları Derneği (İHD) İskenderun Şubesi Hapishaneler Komisyonu üyesi avukat Mehtap Sert'e ilaçlarının verilmediğini aktarmış, "Ölmek istemiyorum ama burada öleceğim" demişti.

Garibe Gezer 9 Aralık'ta

Cezaevinde yaşanan ikinci şehadet ise 9 Aralık’ta yaşandı. Kocaeli Kandıra 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan Garibe Gezer'in tecride alındığı süngerli odada ölü bulunduğu ileri sürüldü. Gezer’in ölümünün ardından da şüpheleri artıran bulgular ortaya çıktı. Gezer’in tutulduğu hücrenin acil butonunun devre dışı bırakıldığı ortaya çıktı. Şüpheli ölümlerde avukatların huzurda bulunduğu otopsi işlemi yapma prosedürü Gezer için uygulanmadı, avukatları cezaevine varmadan otopsi işlemleri tamamlandı. Ardından Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı ise soruşturma dosyasında gizlilik kararı aldı.

Abdülerezak Suyur 15 Aralık'ta

15 Aralık’ta ise hasta tutsak Abdülerezak Suyur ve Halil Güneş şehidate ulaştı. Ağırlaştırılmış müebbet cezası verilen ve İzmir Aliağa Şakran T Tipi Cezaevi'nde tutulan 65 yaşındaki ağır hasta tutsak  Abdülrezzak Suyur’a ölümünden 3 ay önce akciğer kanseri tedavisi konuldu. Ayrıca astım hastası da olan Suyur'un, kanser teşhisinden sonra tedavisi yapılmadı. Cezasının infaz süresini tamamlamasına 14 gün kalan Suyur’un şartlı tahliye talebi kabul görmedi. Kardeşi Yunus Suyur, ağabeyinin tedavisinin dışarıda yapılması için verdiği dilekçeye yanıt verilmediğini belirtti. Bir ay önce ağabeyi ile görüştüğünü ifade eden Suyur, "Bir ay içerisinde nasıl bu duruma geldiğini merak ediyoruz. Ameliyat mı ettiler? Bilmiyoruz. İki haftadır haber alamıyoruz. Haftalık telefon görüşmelerine de çıkmıyordu. Daha önce mi öldü? Ne oldu da yaşamını yitirdi? Ölümüyle ilgili çelişki var. Ama durum nedir bilmiyoruz" dedi.

Başvuru yaptığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Suyur hakkında, 2006 yılında ihlal kararı verdi. AİHM, “Bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından mahkum edildiğini tespit ettiği durumlarda, prensip olarak, en uygun tazmin şeklinin, talebi üzerine, başvuranın, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yeniden yargılanmasının sağlanması olacağı kanısındadır" kararını verdi.

Halil Güneş de aynı gün

 Suyur’la aynı gün şehadet haberi gelen hasta tutsak Halil Güneş, uzun süredir İHD’nin ağır hasta tutsaklar listesinde yer alıyordu. 2 Ocak 1993'te henüz 23 yaşındayken ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezaevine giren ve kanser tedavisi gören Güneş, hayatının 29 yılını cezaevinde geçirdi. Güneş, Diyarbakır 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nin karantina hücresinde ölü bulundu. Kanser tedavisi gören Güneş’in hastalıkları, gözaltında gördüğü ağır işkenceler sonrasında ortaya çıkmıştı. 2014'te Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin "cezaevinde kalamaz" raporu verdiği Güneş'e, Adli Tıp Kurumu (ATK)  “tek başına hayatını idame ettirebilir ve hapiste kalabilir" şeklinde rapor vermişti. Güneş’in avukatlarının, 2014'te Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) “serbest bırakılması ve tedavisinin dışarıda sürdürülmesi” için yaptıkları başvuru sonuçsuz kaldı.

Salih Toğrul 16 Aralık'ta

Suyur ve Güneş’ten bir gün sonra ise tedavi olması için şartlı tahliye edilen Salih Toğrul, tedavi gördüğü Mersin Şehir Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Felç geçirmesi nedeniyle refleksleri zayıflayan Toğrul, 2013’te cezaevinde düşerek beyin kanaması geçirdi. Durumu iyice kötüleşen Toğrul, 2014’te siyasal iklimin yumuşaması ve oluşan kamuoyu tepkisi nedeniyle şartlı olarak tahliye edildi. Tedavi sürecinde yaşanan gecikme nedeniyle hastalığı geri dönülmez bir noktaya ulaştıktan sonra tedavisine izin verilen Toğrul, 7 yıllık tedavi sürecinde reflekslerini ve hafızasını yitirdi, ihtiyaçlarını karşılayamadığı için günlük hayatını sürdüremez hale geldi. Hastalığın ağırlığını bedeni kaldıramayacak düzeye ulaşan Toğrul, 16 Aralık’ta tedavi gördüğü Mersin Şehir Hastanesi’nde hayata veda etti.

 

İlyas Demir 17 Araık'ta

 Bolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde adli bir olaydan dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen İlyas Demir (32) de 17 Aralık’ta yaşamını yitirdi. Demir’in ölümüne ilişkin cezaevi yönetimi bilgi paylaşmazken ablası Mahide Demir, kardeşinin 2013'ten bu yana farklı cezaevlerinde tutulduğunu, psikolojik hastalıkları olduğunu, ancak tedavi edilmediğini söyledi. Demir, "Tek kişilik hücrede tutulması suç. Hastanede tedavi edilmesi gerekirdi” diye sordu. Demir, cezaevi yönetimi hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.