Bir kuşağın çığlığı: Ferec

Kültür/Sanat Haberleri —

Ferec

Ferec

  • Ferec çizgisinden, tarzından, müziğinden, duruşundan taviz vermedi. Her bir stranımızın içeriğinde sistemin çürümüşlüğü, Kürt halkının özgürlük arayışı veya yarıda kalmış aşkları ve acıları yer alır. 

MIHEME PORGEBOL

İlk Kürtçe metal grubu olan Ferec, müzikteki 20’nci yılını dolduruyor. Colemêrg’de çocukluk arkadaşı 4 gencin kurduğu Ferec, heavy metal türünde Kürtçe müzik yapıyor. 2004 yılında kurulan Ferec, başta dinleyicide bir şaşkınlık yaratsa da bu zamanla yerini metal müzik dinlemeyenleri bile etkisine alan bir sempatiye bırakıyor. Grubun seslendirdiği ‘Helîkoptêr’, ‘Bavê Min Şivan e’ ve ‘Hevalno’ gibi parçalar kısa sürede başta lise ve üniversite öğrencileri olmak üzere gençler arasında yayılıyor. 2008’de BarışaRock festivalinde sahne almasıyla artık Kürtler dışında da bir dinleyici kitlesine ulaşan Ferec'in kurucu üyesi Reh'le grubun dününü ve bugününü konuştuk. 

Bize kısaca Ferec'den ve kurulduğu süreçte üstlendiği misyondan bahseder misin?

Kurulduğumuz dönem, köylerin boşaltıldığı, Kürtlerin köylerden şehirlere göç edip mevcut kültürünü de taşıyarak yerleştiği bir dönemden sonrasına tekabül ediyor, yani 2000'lerin başına. O zamanlar Colemêrg'deydik. Göçlerle birçok şeyin yapısı olumlu veya olumsuz değişti. Bu durum 2000’li yıllarda gittikçe daha da görünür olmaya başladı. Ferec'in bir araya gelme hikayesi de bu süreçte gerçekleşti. Aslında Ferec için bir misyondan ziyade bir yansıma. 2002’de pop-folk ve pop-rock yapan kalabalık bir grup olarak müzik yapıyorduk ancak bu bizi, yani 2004'te ayrılıp Ferec’i kuracak olanları tatmin etmiyordu. Kendimizi ifade etmek istediğimiz tarz daha sert olmalıydı. Çünkü biz, halk olarak da grup olarak da mevcut sistemle; yani biz yok sayan, görmeyen, baskılayan, dilimizi ‘ne olduğu anlaşılmayan dil’ olarak tanımlayan bir sistemle karşı karşıyaydık. Metal müzikle de bu süreçte tanıştık ve kendimizi bu tarzda daha iyi ifade edebileceğimizi anladık. Dediğim gibi bir misyon üzerinden değil, bizimle aynı hisleri yaşayan bir kuşağın yansıması, çığlığı şeklinde değerlendirilmemiz daha doğru olur.

Grup kurulduktan sonra bir rock dinleyicisi olarak yakından takip ettim. O dönem birçok haksız eleştiriyle karşılaştığınızı hatırlıyorum. Bunun toplumsal yapı ve öğretilerden kaynaklı olduğu bariz. Peki bugün bir şeyler değişti mi? Kürtler metal müziğe alışabildi mi?

Belki bu durumu o zamanlar için toplumsal yapı ve öğretilerle açıklamak tam olarak yerini bulurdu ama günümüz teknoloji çağında, her an her şeyin değişmeye ve çürümeye yüz tuttuğu bir zamanda toplumsal yapı veya öğretinin çok bir anlamının kaldığını düşünmüyorum. Önceleri bariz bir aşağılanma ya da hakarete maruz kalmadık ama bize karşı küçümseyici bir tavır hep vardı. “Bunlar ne yapıyor” diyerek ne yaptığımızı anlamaya çalışanlar, bazen de komik bulanlar veya bir ‘sapma’ olduğumuz fikrini taşıyanlar oldu. Ama bu düşünce ve yaklaşımlara rağmen Ferec kendi çizgisinden, tarzından, müziğinden, duruşundan taviz vermedi. Her bir stranımızın içeriğinde sistemin çürümüşlüğü, Kürt halkının özgürlük arayışı veya yarıda kalmış aşkları ve acıları yer alır. Kürt dili yok edilmek istendikçe Ferec ‘xwebûn’ ruhuyla albüm ve içeriklerini kendi anadilinde yapıp yayımladı. Egemenlerin yok sayan zihniyetine Helîkoptêr, Maf, Sîstem vb. stranlarla cevap verdi, veriyor. Bu şekilde zamanla müziğimizi duyanlar anlamaya, kabullenmeye ve sevmeye başladı. Sahne aldığımız birçok konser ve etkinlikte bu sıcaklık ve samimiyeti hâlâ görüyoruz. Halk bizi dinleyip tanıdıkça sahipleniyor ama buluşma imkanlarımız kısıtlı. Örneğin Newrozlarda, ya da Kürdistan'ın birçok yerinde yapılan konser ve etkinliklerde biz ve bizim gibi rock, jazz, metal müzik yapan grupların isimleri neredeyse hiçbir zaman geçmiyor. Genelde benzer sanatçıların yer aldığı etkinlikler oluyor. Haliyle bu da Kürtçe rock, jazz, funk, metal vb. müzik yapan grupların kafe ve bar benzeri mekanlara hapsolmasına sebep oluyor.

Az önce dediğiniz gibi, Kürt rock müziği özellikle 2000'li yıllarla beraber toplumun politik gerçekliğiyle ortak bir damardan hareket etmiş ve böylece güçlü eserler, güçlü buluşmalar yaratabilmişti. Peki durum bugün nasıl? Kürtçe rock müzik ne durumda, toplumla ne kadar buluşabiliyor?

Rock ya da pop müzik, toplum değişip dönüştükçe daha çok kabul görüyor. Kürt toplumu da değişen ve dinamik bir toplum. 90'lı yıllarla beraber -nedenlerinden bağımsız olarak- yaşanan hızlı kentleşme Kürtleri kültürel olarak da dinamik, değişiklikler üreten bir toplum haline getirdi. Kürtlerin bireyleşme düzeyi yükseldikçe, kent ve kent ilişkileri ve en önemlisi kadının toplumdaki yeri değiştikçe bunun kültüre yansımaları da kaçınılmaz hale geldi. Elbette üretim, emek, sanayi vb. etkenleri temel almadıkça bunu anlamak zor. Öte yandan dijital bir çağda yaşıyor olmamız, bilgiye ulaşma kolaylığı insanların taleplerini de farklılaştırıyor. Sanat için de geçerli bu.